29 Ekim 2010 Cuma
DİVANELİĞE DÖNEN PERGEL / EMEL İRTEM
DİVANELİĞE DÖNEN PERGEL / EMEL İRTEM
Divaneliğe Dönen Pergel / Emel İrtem / 1999, Hera Şiir Kitaplığı, Şiir Dizisi: 31, İst., 55 s.
Kitabın Künyesi:
Dizi Editörü: Hüseyin Alemdar
Dizgi: Serap Kırılmış
Düzelti: Emel İrtem
Ofset Hazırlık: Mercan Ajans
Baskı: Yön Matbaacılık
Emel İrtem'in 1999 Arıburnu Şiir Ödülü'nü alan bu kitabında 28 şiir yer alıyor.
HAYZ
bir vazoda azarlanmış gül, Yaz
duruşu mağrurluğundan incelmiştir
suretinden geçerek madamın
atlar ve kelebekler içinde yaz
buharlaşıp gülden silinecektir
ayazımda kalmıştır yaz, Gülperdaz
derim. Yahut yaprakları mevsimin
dökülmeye başlar madam
o güzleri sever perdesiz yazın
aslını gül yapmış gibidir
necef taşları yer acıktıkça, Taşperdaz
derim. Gül ekşir saçlarında madamın
pilâki ve tarçın kokusu içinde yaz
yanmaya başlar ve giderek kül olmaya
madamsa pastoral bir aşk zaten
resimlerde genç kızlığı kanar
sık sık tekrarlanır geçmiş, Şi'rperdaz
derim.
dün beni öptü de madam
göğsünü yarıp vazodan döktü
ben kan/hayz derim
o virgülperdaz der, utanır eğilir.
Emel İRTEM
28 Ekim 2010 Perşembe
EMEL İRTEM
AHZETİNA
eski dünya bir ‘Ah’ın içinde döne döne
konuyor şu mağrur mendireğe
binlerce kelime ezberlemiştir acı
nafile hiçbiri gelmiyor dile
üstündeki esvabı bu tat parçalamıştır
Ah’lar eski dünyanın eski Meryem’i
utanmış sevişmekten kalmış tek memeli
bir buldozer olsa ona da vurulurdu
gördüğü çöl devesi, ökse otu, Franco’nun lalesi
kurşuna vuruldu taze kurşunun kendisi
kenar kenardan daha kenardadır
deniz ufuktan daha uzakta
mesafeye ‘ah’ çekilir ince bir yayla
acıyı ölçer terzisi bir top kumaş gibi
yalnızlık makası, huy mezrosu, aşk ipliği
kenarı kenara diker Zetina dikiş makinesi
sanki ufuk çizgisini dikiyor, destur!
işte o vakit çarpar mendireğe bir gemi
yahut kız yanlış adama vurulmuştur
KARA YAZI
Mektup yanar pervane döner.. sen nasılsın
Gönlümden bir yol geçer.. sen nasılsın
Sonra kapı açılır, açan korkar, vıy der kaçar
Bu kül bahçesinde sakin bir su mürekkep
Yanan dünya ıslansın.. peki sen nasılsın
Elimde bir zarf, bir yaz bir kış
Sonra bir tas deniz içinde tufan var
Ekseninden kaymış bakış, bu yedinci çember
Ben neredeyim bu kadar hayata yakışıksız
Mezarlıklardan taşıyor ölüler... sen nasılsın
Meydanı olmayan bütün coğrafyalar benim
Denizsiz bir kentte giyiniyor hayâl
Bana yazdıklarını okudum anladım
Gölgesine sığındığım bu hikâyede mahşer
Kapı artlarından eşiğime gülümser
Söyle yârim... ademden beri sen nasılsın
Saz sustu, keman sustu yaz şimdi sen yaz şimdi
Kapı tufan kapısı
Vııııy... vıııy
Konuşur kendi kendine
Gıcııır... gıcııııır
Eğer beni soracak olursan...
eh!.. ben de iyiyim..
Sonra Edebiyat, Mayıs-Haziran 2007
BENDE KALAN ŞİİRLER
TAŞ DA ÇÜRÜR
Böyle dedi kaya mezarını temizleyen Rüstem Usta.
Taş da çürür.
İncir kokuşlu dar sokakları aştınsa, görmüşsündür
Kıyıda, küçük bir çocuk taş atıyor suya
Taş da çürür.
Eğil biraz, paslanmış kıyı babasına tutunarak sark
Suyla rıhtımın birleştiği yerlere bak
Taş da çürür.
Kumsalda, çam tahtasını astarlıyor sandalcı baba
Çocuk büyümüş; yüzmeyi biliyor, denizle oynamasını da
Yüreğim çürümez; gözyaşları işlemez, kurşunlarınız da
Taş çürüsün.
Ali CENGİZKAN
RÜZGÂRA ASTIĞIM ÇINGIRAK / FİLİZ ZİBEK
RÜZGÂRA ASTIĞIM ÇINGIRAK / FİLİZ ZİBEK
Rüzgâra Astığım Çıngırak / Filiz Zibek / 2010, Hayâl Yayınları, Şiir Diisi: 44, Ank., 72 s.
Kitabın künyesi:
Yayın Yönetmeni: Özgen Kılıçarslan
Kapak Tasarımı: Veysel Şaylı
Düzelti: Sevinç Kırgıl
Filiz Zibek'in kitabı "Rüzgâra Astığım Çıngırak"ın içinde 40 şiir yer alıyor. Kitabın yayınlanmasından sonra Filiz Zibek'in Facebook'ta yayınlanan bir yazısı ve kitaptan üç şiiri paylaşıyorum.
"Nihayet...” diyen arkadaşlarımı anlıyorum. Bunu söylemekte çok haklılar. Yılları bulan (neredeyse yirmi yıl) şiir serüvenim var. Ve bu bir “ilk” kitap… Gecikmişliği bununla da bitmez üstelik. İthafından kaynaklı olarak, benim için oldukça trajik bir de öyküsü var çünkü. (Uzun süredir beyin tümörü hastalığıyla cebelleşen ablama ithaf edilmiş bu kitap, o “henüz” yaşıyorken; kitap çıksın, o görebilsin istemiştik. Bunu çok istemiştik ama maalesef olmadı. Geçen hafta kendisini yitirdik çünkü.) Evet, en önce bu anlamda gecikmiştir bu kitap.
Gecikmemek için saygıya değer bir çaba göstermiş olan yayıncım, arkadaşım sevgili Özgen Kılıçarslan’a çok teşekkür ediyorum. Zira bu dosya bir yılı geçkin bir süredir “Hayal Yayıncılık” ‘ta, benim tembelliklerim, bitmeyen ekleme ve düzeltilerim yüzünden tamamlanmamış bir biçimde sırada bekliyordu. Özgen Kılıçarslan ile birlikte bahsettiğim trajik öykünün verdiği psikolojiyle, bir anda karar verip hızla hazırlandı bu kitap.
Bu kitap için ilk kitap olması nedeniyle yeterince coşku duyamadığım doğrudur. Yine de bu ülke, şiir kitabı basmak için hâlâ cesaret sahibi olan yayıncılara ve okuruna sahip olduğu için umutlu olduğum gerçeğini yinelemek isterim. O halde, bu ülkede şiir okumak ve okutmak için çaba gösteren herkes içindir bu kitap.
Kitap henüz çıktı, dağıtılmaya başlandı. İnternet ortamında ve hemen hemen tüm kitapçılarda satışa sunuldu. Benden iyi dileklerini esirgemeyen siz dostlara gösterdiğiniz ilgi, yakınlık ve umutlu sözcükleriniz için her birinize ayrı ayrı teşekkür ediyorum. Ve şöyle tamamlamak istiyorum, o çok sevdiğim yazarın cümlesiyle:
“ben buradayım ey sevgili okur, peki sen neredesin?”
01.07.2010 Filiz Zibek"
FİLİZKIRAN’IN SESİ
o aldandığım bahar rüyasında
uyudu tehlikeyi bekleyen gözlerim,
darmadağın uğultunu fark ettiğimde
yüz çevirdiğin ihtimaldeydim.
yarattığın tufanda hazırlıksız parçalanmış
önceleri birdi, ikiye böldüğün dallarım,
karşı durmadıysam tek bilgiyledir:
bilemedin ki ey barbar,
bahçemdeki yağmadan payını almayı unuttuğun
en sağlam savaş yaram şimdi, o masumiyet.
ne ki anladım tuttuğum nöbet boşunaymış
göğsümde tuttuğum heves boşuna
kimsenin değilmiş, kalbime kattığın ağu
yolların canı sıkılan haliymiş, savurduğu toz.
ortasından yırtılan her fotoğraf siyah!
KARABASANIN SESİ
sözümden yanayım
tembih ve ısrar
cinnet veya cinayet
çukur ya da oyuk
bendim o siyah boşluğun içinde
varmadan hiçbir yere
aynı inkâra durmadan tırmanan.
taş topluyorum
kalbimin sökülen yamalarına
güzel sözlü mektuplar
bilmediğim birçok yalan
yatışmak için sarıldığım her uykuda
sabaha karşı o hep aynı karabasan
kara adam, karama basan.
ÇINGIRAĞIN SESİ
uykusu tatlıydı
yüzümdeki yetimin
taşındığım şehirlerde
evin buruk haliydi balkon
kendi kuyusuna taş atan aklım
bana durmadan çınlayan azar,
hayat sağır, dünya olasılık, nefes lâmekan
yok odaların kuyuları seveceği
bildim!
asılsız bir haberim artık
kim bu diye sorulduğunda
adımdaki sürgünü sayıklar
rüzgâra astığım çıngırak.
Filiz ZİBEK
FİLİZ ZİBEK
(1974, Diyarbakır- )
1990’lı yılların başından bu yana yazıyor.
İlk şiirleri, 18 yaşındayken Promete adlı dergide yayınlandı.
Şiirleri Bir Yeni Biçem, Binçiçek, Çağdaş Türk Dili, Dize, Esmer, Eşik, Kendi, Kurgu, Promete, Rüzgâr, Türk Dili, Uğraş, Varlık, Yaratı adlı dergilerde yayınlandı.
Ödülleri: 1993 yılında Varlık dergisinin düzenlediği Yaşar Nabi Nayır Gençlik Ödülleri’nde şiirleri dikkate değer bulundu.
Yapıtları:
Şiir Kitapları:
Rüzgâra Astığım Çıngırak (2010, Hayâl Yayınları, Şiir Dizisi: 44, Ank., 72 s.)
GEÇMİŞE YOLCULUK
1988 yazı. Babam üç torunuyla birlikte. Burdur'daki kirada oturduğumuz evde sanırım oğlum Burak'ın yaşgünü çekilmiş olan fotoğraf.
Babacığım, bu fotoğraf vesilesiyle üç torunun hakkında sana biraz bilgi vereyim. Üçü de okulunu bitirdi. İsmail iktisatçı oldu; iki gün sonra Ankara'da nişanı var. Naciye Ziraat Mühendisi, Burak Çevre Mühendisi oldu. Oğlunun mühendis olduğunu göremedin ama oğlun iki mühendis babası oldu.
Babam ve annem, 21 Ocak 2005, Afyonkarahisar, Kardeşimin evi.
Babamla son fotoğrafım.
24/25 Ekim 2010, Afyonkarahisar
AY YORGUNU / NUR
AY YORGUNU / NUR
Kitabın Künyesi:
Ay Yorgunu / Nur / 1997, Hera Şiir Kitaplığı, Şiir: 13, İst., 78 s.
Dizi Editörü: Hüseyin Alemdar
Kapak: Davut Köse
Fotoğraf: Ufuk Duygun
Dizgi: Serap Uçarı
Düzelti: Nur Arıoğul
Ofset Hazırlık: Lâl Tanıtım
Baskı: Emre Matbaacılık
Kitabın şairi kendini kitabın ilk sayfasında şöyle tanıtıyor:
"11 Eylül 19623'de İstanbul'da doğdu. Dünyaya gelişiyle birlikte onu ilk karşılayan sonbaharla o kadar ödeşleşti ki, ister istemez kendi hayatı için en doğru amaç olarak keşfettiği şiire sığındı. Gerçekte önemli olanın, insanın inandığını hissetmesi ve onu yaşaması olduğunu savunuyor. Tabii bunun yalnızca kendini rahatlatacak basit bir inanç olmaması koşuluyla. Hep öğrencisi olduğu şiir ve resimden başka turkuvaz öncelikli olmak üzere mavinin her tonunu, denizi, deniz kabuklarını, palmiyeleri, üflemeli ve vurmalı çalgıların olduğu bütün caz ritmlerini, NewAge tarzı müziği, oğlu Ozan Bulum'u, ailesini, dostlarını ve hep bir yerlere gitmeleri çok seviyor. Serbest reklam yazarı olarak çalışıyor. Yürü Direncim adlı kitabından 9 yıl sonra çıkan Ay Yorgunu'ndaki şiirlerin 30'u, son yedi yılda Adam Sanat, Varlık, Sombahar, Milliyet Sanat, Gösteri, Şiir Atı, Yaşasın Edebiyat ve Poetik'us gibi dergilerde yayımlandı."
"Ay Yorgunu"nda "...lekedir zaman", "...sonbahar sizin olamaz", "kırılıyor toprak suskunluğumuzla" ve "... yaşam bazen kapanmadır açık boşluklarımıza" başlıklı dört bölümde 41 şiir yer alıyor.
Kitaptan Üç Şiir:
RASTLANTI
her rastlantı bir şiir açar yüreğine
yavru kuşların çığlığıyla yırtılır içindeki bulut
renkli balıklarla kamaşır gözlerin
çocuk bahçende gezinir saydam baloncuklar
soyunur toz, kuşanır parlak ruhunu
gövdende bir orman uzar
sözleri büyütür ay ışığı
her rastlantı bir desen çizer düşlerine
beyazlığın dansıyla kıpırdar içindeki tuval
karışır paletinde eski ve yeni
kendini işledikçe belirir gölge
tuşlanır renkler, devinir dayanç
er geç öğretir, lekedir zaman
farkındalıkla biçimlenen
Haziran ‘997
SORULAR GÖZLERİMİZDE ÇENGEL
kumlarda gezinen seslerimiz
köpüklere binip gitti günün birinde
suskun bir martıyız göğünde yalnızlığın
sorular gözlerimizde çengel
hep alçalıyoruz boşlukta
Ocak ‘990
ADINI BULAMADIĞIM ŞİİR
içimde cam kırıkları dışımda sis
gölgeyim aslını arayan
yörüngesiz yolcuyum ağır ve kör
kopuk ve sağır
doğrularım acıyor dokunamıyorum
siz hiç hüznün ötesine gittiniz mi?
Kasım ‘995
NUR
(11 Eylül 1962, İstanbul)
Asıl adı Nur Arıoğul. Nur ve Nur Bulum adlarını da kullandı. Uzun yıllar reklam yazarı olarak çalıştı. Gravür, akrilik ve yağlıboya çalışmalarından oluşan resim sergileri açtı. Bağımsız olarak reklam yazarı ve yemek stilisti olarak çalışıyor.
1984 yılından bu yana şiirleri ve yazıları Adam Sanat, Gösteri, Milliyet Sanat, Poetik’us, Sombahar, Şiir Atı, Varlık, Yaşasın Edebiyat dergilerinde yayınlandı. 2004 yılında Türkiye’de Kadının Yolculuğu adlı kitabı hazırladı, editörlüğünü yaptı. Bu kitap Belçika’da Kadın İnsiyatifinde dağıtıldı.
Ödülleri: “Yürü Direncim” adlı kitabıyla 1988 Akademi Kitabevi Özendirme Ödülü’nü aldı.
Yapıtları:
Şiir Kitapları:
Yürü Direncim (1990, Belge Yayınları, İst., 56 s.)
Ay Yorgunu (1997, Hera Şiir Kitaplığı, Şiir: 13, İst., 78 s.)
Öykü Kitapları:
Uçtum Rengine Kondum / Arayış Öyküleri (2010, İnsan Yayınları, İst., 111 s.)
27 Ekim 2010 Çarşamba
ÜÇ'LEME / HÜSEYİN ALEMDAR
"Bazı şeyleri bir türlü öğrenememe yeteneği var bende" demiş Cemal Süreya.
Her şeyi öğrendiğini sanan, en başta aşk ve hayat dersinde sınıfta kalır. Bütün sınıflar yedi masalık derslikse, mutlaka her birinde en az iki kez çakmışımdır. Şiir, sinema ve futbolun "yedi" rakamlı takıntı hâlinde istedim ki, "bazı şeyleri unutamama yeteneği" tadında ömrüme yayılan şeylerden uzak-yakın "üç'leme" çıkarayım:
1) Üç şair uzağım: Cahit Sıtkı, Dağlarca, İlhan Berk
2) Üç sinema yakınım: Metin Erksan, Ömer Kavur, Semih Kaplanoğlu
3) Üç futbol dalgınlığım: Cemil, Ali Kemal, Hagi
4) Üç şiir imrenmem: "Samansarısı", "Mendilimde Kan Sesleri", "At Avrat Silâh"
5) Üç şair aldanmam: Edip Cansever, Ahmet Erhan, küçük İskender
6) Üç sinema yalanım: "Sevmek Zamanı", "Selvi Boylum Al Yazmalım", "Karpuz Kabuğundan Gemiler Yapmak"
7) Üç sinema yaram: ArzuUUU, Türk'ân, Mer''al!
8) Üç futbol kasabam: Ah! Araklı, Vefa, Zonguldak!!!
9) Üç futbol ayaklanmam: Trabzon, Eskişehir, Bursa
10) Her akşam evine hediye götüren üç şairim: Ercüment Uçarı, İhsan Üren, Engin Turgut
11) Her akşam kendini gecesiyle çoğaltan üç şairim: Attilâ İlhan, İsmail Uyaroğlu, Hüseyin Peker
12) Hâlâ şiir diye etime gömdüğüm üç mankenim: Özlem Kaymaz, Merve İldeniz, Begüm Özbek
13) Yeni yeni kanıma sinema diye attığım üç bıçak: Yeşim Büber, Hazal Kaya, Melis Birkan
14) Ömrümün son üç golünü onlarla atmak istiyorum: Emre Çolak, Mustafa Yumlu, Necip Uysal
15) Şiir, sinema ve futbol karışımı uzak bir ilçe gibi ölmek nasıldır!?
Saat üç buçuk mu ne,
ne öğle ne ikindi
yoksa bütün hepiniz kader misiniz!
Yaşlandık be Hüsen!
HÜSEYİN ALEMDAR
EROS'UN OKU / FİKRET DEMİRAĞ
EROS'UN OKU / FİKRET DEMİRAĞ
Kitabın Künyesi:
Eros'un Oku / Aşk ve Erotizm Şiirleri 1979 - 1996 / Fikret Demirağ / 1997, Hera Şiir Kitaplığı, Şiir: 7, İst., 127 s.
Dizi Editörü: Hüseyin Alemdar
Dizgi: Serap Uçarı
Düzelti: Fikret Demirağ - Faize Özdemirciler
Ofset Hazırlık: Asım Temelatan
Baskı: Pirmat Basımevi
Kitap, "Mavi Sayfalar", "Gri Sayfalar" ve "Ek Bölüm" başlığında üç bölümden oluşuyor.
Kitapta, "Mavi Sayfalar" üst başlığı altında "Giriş Şiirleri: Gündelik Şarkı Sözleri", "Akdenizli Aşk Sözleri", "Aşk'la Kanatlı Günler" ve "Sevişme Lirikleri, Aşk Serpintileri"; "Gri Sayfalar" üst başlığı altında "Aşk'ın 'Kanat Sesleri' Uzaklaşırken...", "Hüzne akış Sayfaları", Şiirkız'a Hüzünşiirler", "Evliadam'ın Uzun Yıllar Şarkısı", "Beyaz Efsane'nin Sonu(mu?)"; "Ek Bölüm" üst başlığı altında "Acılar Konçertosu" ve "Bir Sabah Sevgiyle Uyandır" başlığı altında kırk şiir yer alıyor.
Kitaptan iki şiir:
AŞK İRİSİ GÖZLERİNİN POSTERİ
Her sabah acemi başlarım, yeniden
acıya ve Aşk'a, Hayat'a ve şiire
her sabah yeni baştan, acemi;
daha bu dünyada söylenecek şarkım çok,
daha acemidir yüreğim, ölüm, dur geri.
Ben ne zaman bir şarkıya başlasam
süsler yüreğimi sevgilimin gözleri.
Süsler acımın bulutdelen duvarlarını
sevgilimin Aşk irisi gözlerinin posteri,
ki beni de bekler savunulacak Hayat'ın
ve kavganın 'ateş altındaki' siperleri;
daha istemem assınlar ölümün duvarına
yüzünden yeryüzü selleri geçen resmimi,
Hayat'ı severken asmasınlar kimseninkini.
Sevgilim, önümüze ardımıza düşürmeye başladı
'karanlık', mermilerini.
Ne zaman bir güzellik sayfası yazmaya dursam,
umutlu bir Aşk'ı, Hayat'ın şiirini,
bir çıkarın 'mitralyöz'ü durdu ateşe,
ama silemedi bendeki Hayat'ın iyi sesini,
bendeki Aşk irisi gözlerinin posterini.
Lefkoşa, 17 Mayıs 1982
BİR SABAH SEVGİYLE UYANDIR BENİ
Acımın alnından öperek uyandır bir sabah beni
dışarıda güneşi ve baharı yağarken yağmur.
Yüreğimde bir müzikle uyandır beni
tüy parmaklarını ağrıyan yerlerimde gezdir.
Saçlarımdan zamanı geçirerek uyandır bir sabah.
Sen günün şiiri ol, ben şarkını besteleyeyim.
Sen narin bir nar fidanı gibi salın rüzgârda
ben yanında yaralı bir dize gibi durayım.
Aşk ve Şiirle barışan bir dünyaya uyandır bir sabah beni.
Lefkoşa, (hüzünlü bir tarih)
Fikret DEMİRAĞ
FİKRET DEMİRAĞ
BEHÇET ÇELİK
25 Ekim 2010 Pazartesi
OKTAY TAFTALI
(25 Ekim 1958, Erurum - )
Tam adı Mehmet Oktay Taftalı. Nevin Hanım ile PTT memuru İhsan Taftalı’nın oğlu. Haydarpaşa Lisesi'ni ve ardından 1982 yılında İstanbul Üniversitesi Felsefe Bölümü'nü bitirdi. Aynı Üniversite'de yüksek lisans yaptı, 1986 yılında Viyana Üniversitesi’nde “Ernst Mach ve İzlenimci Felsefe” konulu bir tez hazırladı. 1988 yılında Viyana’da eğitim danışmanlığı yapmaya başladı. 1974-77 yılları arasında Fenerbahçe Kulübü’nde lisanslı olarak boks yaptı.
Üç Çiçek, Poetika, Düşler ve Öküz dergilerinin yazı kurullarında bulundu. İlk şiiri “Ahırda Gördüm Onları” 1980 yılında Somut dergisinde yayınlandı. 1980 yılından bu yana şiir, yazı ve söyleşileri Doğu Batı, Düşler, E, Kaçak Yayın, Mor Taka, Oluşum, Öküz, Öteki-siz, Özgür Edebiyat, Poetika, Sombahar, Somut, Üç Çiçek, Varlık, Yazko Edebiyat, Yeni Harman gibi dergilerde yayımlandı.
Yapıtları:
Şiir Kitapları:
Pembe Aralık (1986, Çizgi Yayınları)
Suların Durulduğu Yerde Yalnız Askerler (1994, Era Yayınları, İst.)
Kan Geleneği (1997, Era Yayınları,İst.)
Sivil Aşk Yoktur / Şiirler 1980-1999 (Toplu şiirler; 1999, Gendaş Kültür Yayınları, İst., 79 s.)
Deneme, İnceleme, Eleştiri Kitapları:
Şiirin Mikroestetik Eleştirisi / Ahlak, Estetik ve Şiir (1993, Era Yayınları, İst., 136 s.)
Medya Çağında Düşünce (1995, Era Yayınları)
Şiirin Mikroestetik Eleştirisi / Ahlak, Estetik ve Şiir (1998, Gendaş Kültür Yayınları, İst., 136 s.)
Bir Uzun Mektup / Emperyalizm, Ahlâk ve Siyaset Üzerine (2005, Cadde Yayınları, İst., 168 s.)
Hayal Yöre / Batı Aydınlanmasının Sonu ve Yerli Düşünce (2005, Cadde Yayınları, İst., 206 s.)
Acının Eşiğinde Yaşama Felsefesi (2010, Destek Yayınları, İst., 144 s.)
Kaynaklar:
Tanzimat’tan Bugüne Edebiyatçılar Ansiklopedisi Cilt II / 2001, Yapı Kredi Kültür Sanat Yayıncılık, İst., s: 775
BİR YANIMIZ ÖFKE VE DENİZ
belki kimseye bildiremedik
ulaşmadı haberimiz yerine
oysa bu denizlerden karşı kıyılara ne çok yineledik
‘utanmak biraz insan olmaktır aslında’
biz getirmedik bilim ve tanrı egemenliğini
sömürgeleri biz keşfetmedik
günaha ilişkin değil kimliğimiz, günah belki bu çağdadır
ve avuç içimizdeki yara ondan intikam almaya yetmez
ansızın havaya düşer yorgunluğumuz
dağ geyikleri üzerine bir söylence olur
kimse görmek istemez bizi akşamları
çünkü inanca göre biz
akşamı bacak aramıza gerer, alkolle inceltiriz
ve inanırız daima
utanmak biraz insan olmaktır aslında
ihtilallerin riyasını düşünürüz
ve isyanı kutsarız çokuluslu ölümlere soyunarak
küçük yaşlardan beri biliriz
bir yanımız öfke ve deniz bir yanımız palandöken doruğu
ateş, toprak ve su gibi
aziz olmayı denemeliyiz
uygun zaman: gençlik olabilir
mekân: kuşkusuz ortadoğu
ve insan görünmeyen bir kuytuda ansızın
utanmak biraz insan olmaktır aslında
sonra ceketimiz bir uzun rüzgâr yüklenir
ve ayaz kokar ellerimiz
yıllarca haber alınamaz bizden
postamız gecikir
gecikir postamız diye
cinnet getiririz güvercin katillerine
oysa zaman bize eşlik etmek zorundadır
geçmek zorundadır o
uçmalıdır haberimiz, bildirilmelidir yerine
‘günah belki bu çağdadır ve biz utanırız
çünkü utanmak, biraz insan olmaktır aslında’
“Suların Durulduğu Yerde Yalnız Askerler” adlı kitabından
EMANETİM TEHDİT EDİYOR YILLARI
Tamer Saatçioğlu anısına
Beni vurduğunuzu kimseye söylemeyin
nasılsa her canlı
sonunda toprağa düşer
doğa yineler kendini bir kısrağın karnında
emanetin ve tehdidin gizli ilişkisinden ötürü
yavrusunu emziren bir anne ateştir
ateş gibidir düşmanına
ben onunla barışığım
işte bu yüzden uysal ve sabırlı
bir ad bulmalıyım kendime
zalimler ve kahramanlar arasında ortak bilinen bir suçtan
almalıyım cesaretimi
ateş gibi anasının yanına iyi bir oğul
uysal ve sabırlı bir ad kendime
ve her canlı gibi düştüğün bu toprağa
sonsuz anlamlar verebilirim
ben hâlâ
ayakkabısını bağlarken ilk derse geç kalan bir çocuk gibi
infazıma geç kalabilirim
beni vurduğunuzu kimseye söylemeyin
yaşarken değil belki
öldükten sonra ben
yalnız rüyalarınıza emanetim
“Kan Geleneği” adlı kitabından
24 Ekim 2010 Pazar
İLHAN BERK'E ŞİİRLER / AHMET UYSAL
İLHAN BERK ÖLMÜŞ DEDİLER
İlhan Berk ölmüş dediler, ah nice
Issız kalır dağlarda kuruyan otlar
Bundan böyle ne kadar güzel olduğunu
Kim söyler eskidikçe güzelleşen kadınlara
Bir şiirden düşmüş su birikintisini
Kim görür kim yazar betiklerinde
Bir daha eser mi öyle Helene uyruklu rüzgâr
Ağaçlar kiminle göz göze gelir
İlhan berk ölmüş dediler, bir bulut
Almış başını gidiyor erte vakitlere
Ahmet UYSAL
İLHAN BERK'TEN SONRA
İlhan Berk’ten sonra,
Büyülü şiiri aramak gerekli değildir
Her gün pazar kurulan sokaklardan geç
Üç kez ağzından ve en mavi yerinden öp gökleri
Ot yüklü akşamlarda otur rüzgârı dinle, ağaçlara
Bak, öyle bakmak aşktır çünkü
Gökyüzü gibi kokan kadınlara bak, onların kollarında
Tutunmuş yaz kumsalının kokusunu soluğuna karıştır
Göğsü çözük geceyi sevmesini ırmaklarla öğren, savrulan
Otlarla öğren bu toprağı sevmesini, bir kadınla öğren
Suyla öğren şiiri, sözcüğü bulutla, ıssızlığı köpükle
Öğren yeryüzünde olmayı.
Ahmet UYSAL
OMZUMDA KUĞULAR / AHMET UYSAL
- metin güven’i düşünerek-
unuttuğum hangi eylüldü,
omzunda kuğular ve gül,
dağ koruları, gökdere uğultusu.
kozahan avlusundan
ham ipeğiyle geçerdi her sabah,
boynunda sabahın tılsımı.
inebey’den eteğinde güzle
inerdi, onu öpmeyi düşündüğüm
ahşap aralığa.
yağmur kokusuna gizlerdim
yalnızlığımı, şiirini yazdığım
sisli sokaklarda
maksem’e doğru karanlıkta,
bıraktığı yerde beklerdi beni, çok eskiden
göğsüme dayadığı gökyüzü.
unuttuğum hangi eylüldü,
omzunda kuğular
yağmurlardan sonra upuzun.
Ahmet UYSAL
21 Ekim 2010 Perşembe
ARİF DAMAR
(23 Temmuz 1925 Karainebeyli köyü/Gelibolu/Çanakkale - 20 Ekim 2010, İstanbul)
Şair. Tam adı Arif İbrahim Damar. Arif Hüsnü (Gün, 1941), Arif Barikat (İnsan, 1943; Yeni Ses, 1943; Ant, 1945; Gün, 1945; Yığın, 1946; Yeryüzü, 1951) ve Ece Ovalı (Ulus, 1959) imzalarını kullandı. Mükerrem Hanım ile köy imamı ve öğretmeni Hüseyin Hüsnü’nün oğlu. Çanakkale Cumhuriyet İlkokulu’ndan (1937) sonra Edirne’de başladığı ortaokulu İstanbul Yenikapı Ortaokulu’nda (1941) bitirdi. İstanbul Erkek Lisesi’nde iki yıl okuduktan sonra uzaklaştırıldı (1943). 1944 yılında taşındığı Ankara'da 1950 yılına kadar yaşadı. 1944-47 yılları arasında Ankara’da Atatürk Orman Çiftliği’nde memurluk yaptı. Askerliğini Erzurum ve Zara’daki sürgün alayında yaptı (1947-50). yaptıktan sonra İstanbul'a döndü, 1950'de Mahmutpaşa’da işportacılık ve 1954-68 yılları arasında bir şirkette muhasebe memurluğu yaptı. 1946’da Türkiye Sosyalist Emekçi ve Köylü Partisi’ne, 1947’de Türkiye Gençler Derneği’ne üye oldu. 15 Kasım 1951’de yayımlanan "Dayanılmaz" adlı şiirinin ardından 5 Aralık 1951’de Türkiye Komünist Partisi üyesi olduğu suçlamasıyla tutuklandı; soruşturmanın sürdüğü iki yıl boyunca cezaevinde kaldıktan sonra kanıt yetersizliğinden aklandı (1954). Bu dönem şiirlerini 1956 yılında "Günden Güne" adlı kitabında topladı. Kitap 1957'de toplatıldı ve açılan davada suçsuz bulundu. 1967'de Türk Solu’nda çıkan “Che” adlı şiiri ve 1983'te Sakarya gazetesinin Seslerin Ayak Sesleri kitabından alarak yayımladığı “Vietnam” adlı şiiri nedeniyle hakkında yedi buçuk yıl ağır hapis istemiyle açılan davalar aklanmayla sonuçlandı. Yayınevinde yasak yayın bulundurduğu gerekçesiyle 1982'de üç ay hapis cezasına çarptırıldı, Bozcaada tutukevi'nde yattı. 1984'te kitabevini kapatıp kendini bütünüyle yazılarına verdi. 1985'te Melih Cevdet Anday ile ortak imza attığı "Yağmurlu Sokak" adlı romanı yayımladı. İki yazar tarafından yazılan bu kitap 1959 yılında Murat Tek takma adıyla Tercüman gazetesinde tefrika edildi. En son Cumhuriyet gazetesinde 'Ayın şairi' bölümünü hazırlıyordu.
Suadiye’de Yeryüzü Kitabevi’ni kurdu ve yönetti (1969-84). Ankara’da Ant (1945, 10 sayı) ve İstanbul’da Yeryüzü (1951-52, 11 sayı) dergilerinin yazı kurullarında, 1963-66 yıllarında Türkiye Edebiyatçılar Birliği’nin yönetim kurulu üyeliğinde bulundu. TYS, PEN Yazarlar Derneği ve Edebiyatçılar Derneği (onur) üyesi. İstanbul’da yaşadı; evli, bir çocuk babasıydı.
20 Ekim 2010 tarihinde kaldırılmış olduğu Göztepe Eğitim ve Araştırma Hastanesinde öldü.
Şiir yazmaya orta birinci sınıf öğrencisi iken başladı. İlk şiiri “Edirne’de Akşam” 1940’ta Yeni İnsanlık dergisinde çıktı. Şiir, öykü, yazı ve kendisiyle yapılan söyleşileri; Adam Sanat, Ant, Büyük Gazete, Cumhuriyet, Cumhuriyet Kitap, Demokrasi, Demokrat, Dost, Düşün, E, Emekçi, Gösteri, Gün, Güney, Hayâl, Hürriyet Gösteri, 2000'e Doğru, İnsan, Milliyet Sanat, Nesin Vakfı Yıllığı, Papirüs, Pazar Postası, Politika, Şiir Atı, Tanin, Tercüman, Türk Solu, Türkiye Yazıları, Ulus, Varlık, Vatan, Yarın, Yasakmeyve, Yazko Edebiyat, Yeditepe, Yelken, Yeni Düşün, Yeni İnsanlık, Yeni Ses, Yeni Tarih, Yeni Ufuklar, Yeryüzü, Yığın, Yön vb. dergi, gazete ve eklerinde yayımlandı.
1940 kuşağı şairleri arasında “insan gerçeğini derinden kavramayı amaçlayan, şiirselliği ve şiir estetiğini de gözeten şiirleriyle tanındı. Kısa şiirlerinde kimi zaman bir görüntü ustası, kimi zaman bir özdeyişçi kimliğindedir. Gitgide yalın bir anlatıma kaymıştır” (Özkırımlı). İlk şiirleri “yerleşik, durmuş oturmuş, savaş aleyhtarı, anti-faşist, halkçı, insancıl özü belirlenmiş şiirlerdir” (Demir Özlü), 1956’dan sonraki şiirlerinde ise “yeni dil ve söyleyiş olanakları aradı. Yüksek sesle okunacak coşkun söyleyişler yerine öz yönünden toplumsallığı yitirmeyen, değişik duyarlıklara açılan temiz, etkili, kendine özgü buluşlara ve imge gücüne dayanan bir şiir kurmayı başardı” (Kurdakul). Onu kendi kuşağından ayıran en belirgin özelliği Garip, İkinci Yeni ve gerçeküstücülüğe açık olması, biçim ve dil araştırmalarını elden bırakmadan kendi bireysel gerçeğini aramaya yönelmesidir. İlhan Berk, Ölüm Yok ki’ye yazdığı önsözü “Sen ey ‘soğuk demirci’si şiirin!” diye bitirmiştir.
"Arif Damar şiiri meydanlarda okunacak gür sesli şiirlerden değil. Sessiz, karşıdakinin vicdanına yönelik yumuşak sesi onu toplumcu şairlerden ayıran bir diğer yanı. Sessiz ancak etkili. Heyecana, coşkuya olanak tanımayan, yüreğe dokunmayan ince duyarlıktan uzak şiiri için vicdana yönelen bir ses demem de bundan. Ses veren değil sesini toplamaya çalışan dememin nedeni de aynı. Karşıdakinin kaygılarının ötesinde, onunla fısıltılı bir sohbete girmişcesine, sesini isteyen bir şiir kısaca." (Metin Cengiz)
Uzun öyküleri “Sarhoş Kâğıt” 1959’da Büyük Gazete’de, “Yanlış Yorum” 1961’de Vatan gazetesinde çıktı. Melih Cevdet Anday’la birlikte yazdığı “Yağmurlu Sokak” adlı roman 1959’da Tercüman gazetesinde tefrika edildi. Birçok şiiri Ö. Özgeç, V. Özerdemli ve S. Özsan tarafından bestelendi. Kendi sesinden şiirlerini “Eski Yağmurları Dinliyordum” kasetinde topladı (1987).
Ödül: İstanbul Bulutu ile 1959 Yeditepe Şiir Ödülü'nü (Cemal Süreya ile paylaştı); 1994 Salihli Dionysios Şiir Ödülü'nü; 1996 Edebiyatçılar Derneği Onur Ödülü'nü (altın madalya); Bir Gökkuşağı İnerse Nasıl ile 2008 Sedat Simavi Ödülü'nü aldı.
Yapıtları: Şiir: *Günden Güne, İst.: İstanbul Mtb., 1956 *İstanbul Bulutu, İst.: İstanbul Mtb., 1958 *Kedi Aklı, İst.: İstanbul Mtb., 1959 *Saat Sekizi Geç Vurdu, İst.: İstanbul Mtb., 1962 *Alıcı Kuş, İst.: Fahir Onger, 1966 *Seslerin Ayak Sesleri, İst.: Cem, 1975 *Alıcı Kuşu Kardeşliğin, (ilk beş kitap) İst.: Cem, 1975 *Ölüm Yok ki, Ank.: Türkiye Yazıları, 1980 *Ay Ayakta Değildi, İst.: Cem, 1984 *Acı Ertelenirken, (seçme şiirler) İst.: Adam, 1985 *Günden Güne/Dost, (1945’te basılamayan “Dost” adlı kitabıyla birlikte) İst.: Cem, 1986 *Yoksulduk Dünyayı Sevdik, İst.: Bilim Ktb., 1988 *Alıcı Kuşu Kardeşliğin, (gen. ilk beş kitap) İst.: Can, 1990 *Ay Kar Toplamaz ki, (son dört kitap) İst.: Can, 1990 *Onarırken Kendini, İst.: Varlık, 1992 *Eski Yağmurları Dinliyordum..., (seçmeler) İst.: YKY, 1995 *Seçme Şiirler, İst.: Adam, 1998 *Kitaplar Kitabı: Toplu Şiirler, İst.: Gendaş Kültür, 2000 *Külliyen Red, (Toplu Şiirler; Aynanın Önünde adlı yayınlanmamış kitabıyla birlikte), İst.: Bilim Sanat, 2002 *Kırık Makara, İst.: Alkım, 2004 *Gitme Kal, (Seçme Şiirler), İst.: Toroslu, 2006 *Yoksulduk Dünyayı Sevdik, (Toplu Şiirler), İst.: Kırmızı, 2007 *Bir Gökkuşağı İnerse Nasıl, İst.: Babil, 2008.
Deneme: Edebiyat Yazıları, İst.: Hayâl; 2007.
Roman: *Yağmurlu Sokak, (Melih Cevdet Anday’la), İst.: Don Kişot, 2002.
Kaynaklar: TBEA, c. I, 2001, 263/2010; Bezirci-Özer, Antoloji, c. IV, 346-355; Cengiz, Eleştirel, "Arif Damar: Sesini Toplamaya Çalışan Şair", 133-135; Doğan, Antoloji, c. II 15-24; Kurdakul, Sözlük, 218-219; Necatigil, İsimler, 124; Özkan-Durbaş, Antoloji, c. 2, 484-493; Özkırımlı, TEA, II, 343-344; “Damar, Ârif”, TDEA, II, 188; Karaalioğlu, 157-158; Demir Özlü, “Arif Damar Üzerine”, Seslerin Ayak Sesleri, (Arif Damar, önsöz) İst., 1975, 5-12; Hikmet Altınkaynak, Edebiyatımızda 1940 Kuşağı, İst., 1977; İlhan Berk, “Bir Soğuk Demirci”, Ölüm Yok ki, (Arif Damar, önsöz) Ank., 1980, 11-15; Arif Damar, Eski Yağmurları Dinliyordum..., (“Söyleşiler”), İst., 1995; Memet Fuat, “Seçme Yapıtları:”, Cumhuriyet, 21 Şubat 1996; Arife Kalender, “Su Sesli Şair”, Cumhuriyet Kitap, S. 373, 10 Nisan 1997; Arif. Damar, Seçme Şiirler, “Yaşamöyküsü”, İst., 1998, 66-69; Cenk Gündoğdu, "Ben açlıktan geliyorum. Böyle bir ortamda soluk alan adamlar elbette politik olurlar, olmalıdırlar da.", (söyleşi), Varlık, S. 1197, Aralık 2005, 50-54; Atilla Birkiye, "Bir Mor Zambak Açıldı Açılacak", Varlık, S. 1197 Aralık 2005, 55-57; Mukadder Özgeç, "Arif Damar: Sanat sanattan anlayanlar için yapılır; şiir de şiirden anlayanlar için...", Yazılıkaya, S. 6, Haziran 2006; Nilay Özer, Arif Damar ile Söyleşi, Hayâl, S. 23, Ekim-Kasım-Aralık 2007, 7-11; Enver Topaloğlu, "Arif Damar: Su Akar, Zeytin Yeşil, Lenin Ölümsüz", Gazete Duvar, 28 Ekim 2017; Salih Bolat, "Arif Damar", Şalom, 1 Mayıs 2020.
Hazırlayan: Şükrü Kırkağaç
*10 Ağustos 2022 tarihinde güncellendi.
ZEYNEP UZUNBAY'IN YENİ ŞİİR KİTABI "GERİ DÖNÜŞÜM"
ZEYNEP UZUNBAY
Zeynep Uzunbay, Antalya, 2010 / Fotoğraf: Tahir Akay
(11 Temmuz 1961, Karaözü kasabası / Kayseri - )
Şair,
yazar ve öğretmen. Asıl adı Zeynep Özdemir. Fatma Hanım ile öğretmen Mustafa Özdemir’in
kızı. Kayseri’nin Karaözü kasabasında doğdu. O yıllarda Sivas'a bağlı olan
Karaözü, daha sonra Kayseri ilinin Sarıoğlan ilçesine bağlandı. İlk ve ortaöğrenimini
Kayseri’de tamamladı. 1979’da, Kayseri Sağlık Meslek Lisesi’ni bitirdi. 1979-81
arasında Tokat ve Turhal’da hemşirelik yaptı. 1985’te Gazi Eğitim Fak. Türk
Dili ve Edebiyatı Bölümü’nü bitirdi. 1986-2006 arası çeşitli okullarda edebiyat
öğretmenliği yaptıktan sonra, 2006’da emekli oldu. 1986 ’da öğretmenliğe
başladı, 2006 ’da emekli oldu. Edebiyatçılar Derneği üyesi. İzmir’de yaşıyor;
iki çocuk annesi.
İlk
şiiri “Bekleme Beni” 1993’te Çağdaş Türk Dili dergisinde çıktı. Şiir,
öykü, yazı ve söyleşileri; Agora,
Akatalpa, Akropol, Biçem, Bireylikler, Çağdaş Türk Dili, Damar, Denizsuyukâsesi,
Dize, E Şiir Yıllığı 2000, Evrensel, Evrensel Kültür, Hayalet Gemi, İle, İzlek,
Kavram Karmaşa, Kıyı, Kitap-lık, Maraşantiya, Mor Taka, Öteki-siz,
Patika, Pencere, Sincan İstasyonu, Sol, Varlık, Yasakmeyve, Yazılıkaya, Yeni
Biçem gibi dergilerde yayımlandı. Halim Şafak, onun için, “Yazdıkları kendi
hayatı olduğu kadar, o hayatın dilidir. Zeynep şiir dilini oluşturabilmiş bir
şair özelliği göstermesiyle de dikkate değerdir. Onun yazdıkları bu biçimle ve
bu dille yazılabilir. Şiirin dilini de, biçimini de şiirleştirdiği aşk anlayışı
belirginleştirir” değerlendirmesini yaptı. Şiirleri İtalyanca ve İngilizce'ye
çevrildi.
Ödül: Sabahçı Su Kıyıları adlı dosyasıyla
1995 Çankaya Belediyesi ve Damar Dergisi 2. İlkbahar Şiir Yarışması Üçüncülük
Ödülü’nü; Yaşamaşk ile 1998 Orhan Murat Arıburnu Şiir Ödülü’nü, Kim’e
ile 2004 Karşıyaka Belediyesi Homeros Şiir Ödülü’nü, “Mektup” adlı
öyküsüyle 7. Onur Güvener Öykü Yarışması’nda Miço Özel Ödülü’nü, Boğaziçi Kitap
Fuarı Haiku Yarışması’nda Jüri Özel Ödülü’nü aldı.
Yapıtları: Şiir: *Sabahçı Su Kıyıları, Ank.:
Çankaya Belediyesi, 1995 *Yaşamaşk, İst.: Hera, 1998 *Kim’e, İst.: Papirüs,
2003 *Yara Falı, İst.: Dünya, 2006 *Geri Dönüşüm, İst.: Komşu/Yasakmeyve, 2010
Öykü: *Kamçılanma Mesafesi,
İst.: Manos, 2017 *Çoğunluk Dersleri, İst.: Sel, 2019
Roman: *Acı Bir Kuş, İzmir:
İlya, 2010 *Yokuş Aşağı Portakallar, İst.: Evrensel, 2015
İnceleme: *Aydınlığım Deliyim
Rüzgârlıyım – Gülten Akın Şiirinde Temalar, İst.: Komşu/Yasakmeyve, 2011
Çocuk Kitabı: *Aklımın Çiçekleri,
İst.: Nesin, 2010 *Kedi Merdiveni, İst.: Nesin, 2011 *Konuşan Kalem, İst.:
Nesin, 2018 *Mamma, Erina ve Korda, İst.: Nesin, 2019
Kaynaklar: TBEA, c. II, 2001, 874/2010;
Odabaşı, Antoloji, 2000, 502-503; Zeynep Uzunbay, “Sorulara Yanıtlar”, Damar,
S. 58, Ocak 1996; Özgen Seçkin, “Hangi Dizelerini Yazmış Olmayı İsterdim”, Damar,
S. 58, Ocak 1996; N. Aksakal, “Sabahçı Su Kıyıları’nda Gezinen ‘Tam Teşekküllü’
Şiirler”, Damar, S. 58, Ocak 1996; Tuğrul Asi Balkar, “Bir Uzak Maviden:
Dünyalıymışım”, Damar, S. 58, Ocak 1996; Fahrettin Koyuncu, “Zeynep Uzunbay’ın
Şiiri Üzerine”, Damar, S. 58, Ocak 1996; Halim Şafak, Saptamalar Vurgular,
Ank., 1998, 170- 183.; Atila Er, “Bir Fal Öyküsü”, Cumhuriyet Kitap, S. 897, 26
Nisan 2007, 6; Sel Yayıncılık web sitesi, erişim tarihi: 27 Mart 2023; Nesin
Yayınevi web sitesi, erişim tarihi: 27 Mart 2023
YARAYA TUTULAN AYNA / GÖKHAN ARSLAN
YARAYA TUTULAN AYNA / GÖKHAN ARSLAN
Gökhan Arslan'ın 2010 Arkadaş Z. ÖZger Şiir Ödülü'nü aldığı dosyası Mayıs Yayınları tarafından yayınlandı.
GÖKKUŞAĞI, ALBİNO
baba beni evlat edin
renklerinden emekli bir gökkuşağının
su sızlatan sesiyle söyle
uykusunda ölen oğulların adına
yakama iliştir yeni icat yaraları
yazılsın derime bu eksik envanter
konuşsun içine şeytan kaçmış şehirler
baba beni evlat edin
artık tabutuna aşık bir ölüdür hayat
dilimi düğümleyen şer tercümesi
sevgili cinnet, aklımın tersyüz dalgıcı
döker içime yıkandığı karanfil suyunu
baba beni evlat edin
ve aşka tecilli sesinle söyle:
denize recm
denize recm
Gökhan Arslan