1884 Doğumlular etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
1884 Doğumlular etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

2 Şubat 2017 Perşembe

CEMAL HOCA


(1884, Camuşlu Köyü, Kağızman / Kars- )


       Asıl adı İsmail Turan’dır. Küçük yaşlardan itibaren medrese eğitimi gördü. 11 yaşında iken Nakşibendi tarikatına girdi. Cemal adı ise sonradan ek olarak babası tarafından verildi.
       Öğrenimini tamamlayan Cemal Hoca önceleri din ve tarikat ağırlıklı şiirler yazdı. Köyünde imamlık yaparak mütevazı bir yaşam sürdürdü. Bu dönemde aşık olduğu bir kadına da çokça şiir söyledi. Bağlama çalmadaki yeteneği ve sesiyle çevrede yaygın olarak bilenen Cemal Hoca, dini şiirlerden sonra sevgi, doğa ve sosyal içerikli şiirlere yöneldi. Özellikle de bu şiirlerinden sonra yörede daha çok tanındı.
      Yaşamının sonuna dek köyünde imamlık yapan Cemal Hoca’nın şiirleri Metin Turan tarafından yayımlandı. Daha sonra Ünal Mehmetbeyoğlu’nun yeni çevirileriyle yapılan ayrıntılı bir araştırma “Kağızmanlı Cemal Hoca, Hayatı Edebi Şahsiyeti Şiirleri” (2007) adıyla Yasin Yaşar Turan tarafından yayımlandı.
Kaynaklar:

Şiirlerinden Seçmeler:

DÜŞÜRME

Ey kadir ü kayyum Hazret-i Allah
Seni birleyeni dara düşürme
Zamane şerrinden hıfzeyle bizi
Rahmin çoktur ah u zara düşürme

Lütfundan kesmeyiz gümanımızı
Can içinde göster cananımızı
Amanında sakla imanımızı
Lanete müstahak köre düşürme

Cemal Hoca senden diler ey hüda
Muhannet babına salma dünyada
Habibin aşkına ruz-i cezada
Affeyle ümmeti nara düşürme

GÖRESİN

Bahar geldi yüce dağlar başında
Süsem sümbül ola bite göresin
Aşkı buldun ise civan çağında
Tütiyalar gibi tüte göresin

Aşık vuslat bulur serden geçerse
Arifler yurdunda şerbet içerse
Bahar vakti bağda güller açarsa
Şeyda bülbül ola öte göresin

Varıp da gülleri dermek istersen
Açıldığı vakit görmek istersen
Murad-ı maksuda ermek istersen
Bir pir eteğinden tuta göresin

Zikr-i hüda eyle kalma avare
Eğer aşık isen hüsn-i didare
Deme niçin Mansur çekildi dare
Enelhak sırrına yete göresin

Hoca Cemal hüsn-i canana mail
Sen de arzun için ara bul delil
Bin gönülü irşat eder bir kamil

Gidip eşiğine yata göresin

1 Mart 2016 Salı

FAZIL AHMET AYKAÇ

(24 Temmuz 1884, İstanbul - 4 Aralık 1967, İstanbul)


       Paris Siyasal Bilgiler Fakültesi'ni bitirdi. Uzun yıllar Güzel Sanatlar Akademisi'nde ve İstanbul’da çeşitli liselerde edebiyat ve felsefe öğretmenliği yaptı. Elazığ milletvekili seçildi. Görevi nedeniyle uzun süre Avrupa'da kaldı. 1950 yılına kadar siyasetle uğraştı.
       Fecr-i Âti edebiyat akımı şairlerindendir. Genellikle eski beğeni biçimleriyle düzenlediği taşlama manzumeleriyle tanındı ve sevildi.
Yapıtları:
Şiir Kitapları:
& Divançe-i Fazıl (1913)
& Harman Sonu (1919)
& Kırpıntı (1924)
& İkinci Sis (1952)
Kaynaklar:
A  Abdullah Özkan – Refik Durbaş, Cumhuriyetten Günümüze Türk Şiiri Antolojisi, Cilt 1, 1999, Boyut Dosya Yayınları, İst., s. 37
Şiirlerinden Seçmeler:

HANİ?

Bu ne türlü ihtiras
Sarık sardı her papas?

Mütehassıs çok ama
Bilmem nerde ihtisas?

İşte gene ortalık
Eski hamam eski tas!

Piyasada aranan
Hep yalanla iltimas

Ne umalım kalaydan
Altın bile tuttu pas!

(Rest!) çekince kumandan
Generaller dedi: Pas!

“İkinci Sis” adlı kitabından

ŞARKI GİBİ

Bilmek dilerim fikrini ben doğrusu yârin
"Aşk olmasa mânâsı nedir sanki baharın!"

Gönlünden eğer taşmasa seller gibi hicran
Niçin köpürür böyle delirmiş gibi Umman?

Sen söyle güzel gözlü, güzel duygulu sultan
"Aşk olmasa mânâsı nedir sanki baharın"


      “İkinci Sis” adlı kitabından