1910 Doğumlular etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
1910 Doğumlular etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

24 Eylül 2018 Pazartesi

BURHAN ARPAD




(19 Mayıs 1910, Mudanya / Bursa - 3 Aralık 1994, İstanbul)

Türk Basın Şeref Kartı sahibi gazeteci, yazar ve çevirmen. Ahmet Hisarlı ve Birisi imzalarını da kullandı. İsmail Hakkı ile Ayşe Süreyya’nın oğlu. Çevirmen, yazar Ahmet Arpad'ın babası. İstanbul’da Rehber-i Tahsil Numune Mektebi ve Orta Ticaret Mektebi’ni bitirdi. 1925-1928 yılları arasında sinema makinistliği yaptı. 1928-1935 yılları arasında Tekel Cibali Tütün Fabrikası’nda muhasebe memuru, 1936-1943 yılları arasında Tekel Genel Müdürlüğü’nde mutemet olarak çalıştı.
1940 yılında aylık sanat-kültür dergisi “İnanç”ı çıkardı. Salah Birsel ve İhsan Devrim ile birlikte ABC Kitabevi’ni (1943), daha sonra tek başına Arpad Yayınevi’ni kurdu.
Gazetecilik mesleğine 1936 yılında Vakit gazetesinde başladı. 1947-1962 yılları arasında Uyanış ve Kurun dergileriyle, İleri, İstikbal, Tan, Cumhuriyet, Memleket, Hürriyet, Vatan  gazetelerinde muhabir, röportaj ve fıkra yazarı olarak çalıştı.
Beyoğlu Halkevi yayın kolunda yılın kitap ve karikatür sergilerini açtı, kendi çabasıyla kurduğu ve başkanlığını yaptığı Türk Film Dostları Derneği adına İstanbul’da film fetivalleri düzenledi ve ilk Türk filmlerini Berlin Film Festivaline götürdü. Türk Tiyatrosu Dergisi’nin ve Filarmoni Dergisi’nin genel yayın müdürlüğünü yaptı. Bazı hikâyeleri Almanca’ya çevrildi.
Gazetecilikten ayrıldıktan sonra yaşamını serbest yazar ve çevirmen olarak sürdürdü. 1961 ve 1964 yıllarında Berlin Film Festivali’nde jüri üyeliği yaptı. 1979-1991 yılları arasında Cumhuriyet gazetesinde ''Hesaplaşma'' köşesinde köşe yazıları yazdı.
İlk yazısı 1936'da “Güzelhisarımda” başlığıyla Servet-i Fünun-Uyanış dergisinde çıktı. Öykü, gezi günlüğü, eleştiri türündeki yazıları Adımlar, İnanç, Türk Dili, Varlık, Yeditepe, Yığın, Yurt ve Dünya, Yürüyüş dergilerinde yayımlandı. 1940 kuşağı yazarları arasında anılan Arpad öykülerinde gerçekçi bir anlayışla sıradan insanların yaşamlarından kesitler verdi.
1943'ten başlayarak Ahmet Hisarlı ve kendi adıyla Alman ve Avusturya edebiyatlarından Erich Maria Remarque, Stefan Zweig, Anna Seghers, Joseph Roth, Odon von Horvath, Thomas Mann, Ingeborg Bachmann, Fritz Habeck, Ignazio Silone, William Saroyan, Henry Wallace, Balom Aljehem, Dimitır Dimov, Jaroslaw Habek, Silanpaa ve Panait İstrati gibi yazarlardan çeviriler yaptı.
Ödül: “Gezi Günlüğü” adlı kitabıyla 1963 TDK Deneme, Eleştiri, Gezi Ödülü’nü ve 1988 Burhan Felek Basın Hizmet Ödülü’nü aldı. 1975'te Bulgaristan Cumhuriyeti Kyryl Kardeşler Kültür Nişanı’ na; Stefan Zweig Cemiyeti üyesi olan Arpad, Alman dili edebiyatından yaptığı çevirilerle 1985'te Federal Almanya Cumhuriyeti Birinci Derece Liyakat (Altın) Madalyasına, 1987'de Avusturya Cumhuriyeti Bilim ve Sanat İçin Birinci Derece Onur (Altın) Madalyasına değer görüldü.
Yapıtları: Öykü: Şehir: 9 Tablo, İnanç Neşriyat, İst.: 1940; Dolayısıyla, 1955; Son Perde veya “Komik-i Şehir” (Komik Naşit’in hayatını konu edinen biyografik öykü; 1961, Düşün, İst.; öyküler eklenerek 2. Bas. Direklerarası adıyla, May, İst.: 1964; Taşı Toprağı Altın, İzlem, İst.: 1966; Yeditepe Olayları, May, İst.: 1974,
Roman: Alnımdaki Bıçak Yarası, Set, İst.: 1968.
Tiyatro Yazıları: Perde Arkası, Yeditepe, İst.: 1959; İlk Gece, Yeditepe, İst.: 1962.
Tiyatro: Operet: 8 Tablo – Tiyatro Hikâyeleri, İzlem, İst.: 1964; Oyun: 6 Tablo, Dönem, İst.: 1966.
Gazete Yazıları: Günü Gününe, 1962; Hesaplaşma, May, İst.: 1964.
Anı: Yok Edilen İstanbul, Türkiye Turizm ve Otomobil Kurumu, İst.; 1983, Bir İstanbul Var idi, Der. Ahmet Arpad, Doğan Kitap, İst.: 2001; Perde Arkası, Doğan Kitap, İst.: 2001.
Gezi: Tuna’dan Şimal’e Avrupa, Yeditepe, İst.: 1953; Uçuş Günlüğü, Yeditepe, İst.: 1959; Gezi Günlüğü, Yeditepe, İst.: 1962; Avusturya Günlüğü, Yeditepe, İst.: 1963.
Diğer: Ada Karyesinden Sakarya Vilayetine, Adapazarı, 1953; Batı’da Toplu Sözleşme ve Basın Sendikaları, H. Yılmazer ve E. Dallı ile, İstanbul Gazeteciler Sendikası, İst: 1962; Stefan Zweig: Hayatı ve Eserleri, Eserlerinden Seçmeler, 1967; Doğunun ve Batının Büyük Ustaları Remarque, Kitaş, İst.: 1972; Çağdaş Avusturya Edebiyatı Antolojisi: Roman ve Hikâye, 1972.
Çeviri: Fritz Habeck, Gece Yarısı Bir Gemi, 1966; Stefan Zweig, Hikâyeler, 1966; Erich Maria Remarque,  İnsanları Seveceksin; İgnazio Silone, Ekmek ve Şarap; Erich Maria Remarque, Garp Cephesinde Yeni Bir Şey Yok; Thomas Mann, Buddenbrook Ailesi; Anna Seghers, Transit; Dimitir Dimov, Sarı Dünya; Stefan Zweig, Yıldızın Parladığı Anlar; Anna Seghers, Ölüler Genç Kalır; Stefan Zweig, Amok Koşucusu; Stefan Zweig, Fouche; Stefan Zweig, Yakıcı Sır, Ahmet Arpad ile, Evrensel Basım Yayın, İst.: 2004; Stefan Zweig, Kitapçı Mendel, Ahmet Arpad ile; 2010, Yordam Kitap, İst.: 2010; Stefan Zweig, Unutulmuş Düşler, Der. Ahmet Arpad, Everest, İst.: 2011; Erich Maria Remarque, Dönüş Yolu, Remarque’la yaptığı röportajla birlikte, Everest, İst.: 2012.
Kaynaklar: TBEA, c. I, 2001, 101-102; Oktay Akbal, “Arpad Bir İstanbul Yazarıydı…”, Cumhuriyet, Evet / Hayır, 30 Ocak 2007; Refik Durbaş, “Gerçekten bir “İstanbul” var mıydı?”, Birgün, 6 Ekim 2016; Necatigil, İsimler, 51-52; Necatigil, Eserler, 26-27, 346, 360-361, 403-404; Kurdakul, Sözlük, 84; Nebioğlu, 77; Karaalioğlu, 61; “Arpad, Burhan”, TDEA, I, 160-161; Mehmet Seyda, Edebiyat Dostları, İst., 1970, 42-45; Acaroğlu, 37-38.

*Güncellem: 14 Şubat 2020.

8 Haziran 2018 Cuma

İŞXALBİRLİ YANARİ



(1910, İşxalbir (şimdiki adı Kalburlu) köyü, Artvin - 1995)


       Asıl adı Mahmut Acar’dır. Köylerine gidip gelen aşıklardan etkilenerek küçük yaşlardan itibaren şiirle ve aşıklık geleneğiyle ilgilenmeye başladı. Bağlama çalmayı kendi kendine öğrendi. Mahlasını da kendi koyan Aşık Yanari, köyünde aşık olduğu kızla evlendi. 1953 yılında eşinin ölmesiyle yeniden evlendi.
       Yörenin bilinen en önemli aşıklarıyla karşılaşıp deyişmelerde bulunan Yanari, Huzuri (1886-1951)  gibi aşıkları kendisine usta kabul edip onlarla atışmadı.
       Yazmadığı için günümüze sınırlı sayıda şiiri kalan Aşık Yanari, ağırlıkla din olmak üzere çeşitli konuları işledi. Özellikle divanlarından birkaç örnek yazılı olarak kalmıştır.
Kaynaklar:
Şiirlerinden Seçmeler:

BUL BENİ

Dinleyin ehl-i kamiller gel arifte bul beni
Edep erkan ehl-i İslam doğru rahta bul beni
Ta ezelden ikrarımı ervahımda vermişim
Hem hakikat hem tarikat marifette bul beni

Cümle mahluku var eden yerin göğün sahibi
Hem ahir zaman nebisi cümle alem habibi
Dört yolu doğru gösterdi emreyledi mezhebi
İmam’ Azam Ebu Hanefi mezhepte bul beni

Der Yanari zikrediyor her gün için pirini
Esirgemez kurban eder daim ona serini
Kimdir bu sözlerin sahibi sorarsanız yerini
Kaza değil ismi Artvin vilayette bul beni



27 Haziran 2017 Salı

XEVELİ BABUŞ


(1910, Xeve (şimdiki adı Sürügüden) Köyü, Göle / Ardahan  - 1973)


      Asıl adı Babuş Karatay’dır. Herhangi bir okul eğitimi almadı. Aşıklık geleneği ve şiirle küçük yaşlarda ilgilenmeye başladı. Köylerine gelip giden aşıklar aracılığıyla kendini geliştirdi. Özellikle Türk ve Kürt aşıklık geleneğindeki hikaye anlatıcılarından çok şey öğrendi. Sesinin güzelliği dolayısıyla kısa sürede yörede duyuldu.
       Geleneksel halk anlatılarını sonraki kuşaklara da aktan Xeveli Babuş, yörede bilinen birçok türküye de kaynaklık etti. Döneminde birçok aşıkla karşılaşıp deyişmelerde bulundu ve bu yolla türküleri kulaktan kulağa yayıldı.
       Yörede yaygın olarak bilinmesine karşın yazılı kaynaklara fazla geçmeyen Xeveli Babuş’un türküleri büyük ölçüde anonimleşti.
       Askerliği dışında yöreden ayrılmayan Xeveli Babuş köyünde öldü ve orada toprağa verildi.
Kaynaklar:
Şiirlerinden Seçmeler:

DİNLEYİN AĞALAR

Dinleyin ağalar dinleyin beyler
Size bir avratlar destanı deyim
Bıyık burup gezmek marifet değil
Gölgesinden korkan beyi neyleyim

Avrat var ki arpa unun aş eyler
Avrat var ki buğdayı termaş eyler
Avrat var ki bir orduyla baş eyler
Ben bunların hangisini söyleyim

Avrat var ki eteğinde balası
Avrat var ki yetimlerin anası
Avrat var ki zulümlerin kalası
Merhameti bilmeyene ne deyim

Avrat var ki lokma yutmayı bilir
Avrat var ki halay tutmayı bilir
Avrat var ki gündüz yatmayı bilir
Ben bunların hangisini eyleyim

Avrat var ki tahta nalınla gezer
Avrat var ki hergün maniler düzer
Avrat var ki iner deryada yüzer
Ya ben kimi tutam kimi toylayım

Avrat var ki Şeyh Şamil’in kalası
Avrat var ki İshak Beyin lalası
Babuş’un başında tatlı belası

İzin verin ben adını demeyim

24 Aralık 2016 Cumartesi

ADİLE NECLA KANDEĞER


(1910, Selanik – 1965, K.Maraş)

İstanbul Ortaköy İlkokulu’nu ve İzmir Kız Muallim Mektebi’ni bitirdi, öğretmen olarak Maraş'a atandı. Maraş'ta evlendi ve burada 33 yıl öğretmenlik yaptı. Mahallî dergi ve gazetelerde halk şiiri tarzında şiirler yayımladı. Şiirlerinde genellikle Maraş'ın Kurtuluş Mücadelesinde gösterdiği kahramanlıkları, Maraş'ın sosyal hayatını ve tabii güzelliklerini dile getirdi.

Kaynaklar: Avcı, Kahramanmaraşlı Şairler, 38; Yaşar Alparslan, Lütfi Alıcı ve Serdar Yakar, Türk Edebiyatında Maraşlılar. K.Maraş: Ukde Kitaplığı; 2009; Yaşar Alparslan ve  Serdar Yakar, Maraş Meşhurları. K.Maraş: Öncü B., 2009; Fatma Ahsen Turan, Reyhan Gökben Saluk ve Özlem Ünal Ünalan, Geçmişten Günümüze Sazda ve Sözde Usta Kadınlar. (ed. Nezahat Özcan). Ank.: Gazi Ktb., 2014

*Yayına hazırlayan: Şükrü Kırkağaç

*Güncelleme tarihi: 6 Kasım 2023

3 Aralık 2015 Perşembe

MAZLUM KENAN KÖSTEKÇİ




(26 Eylül 1910, Çorum – 13 Haziran 1936, Çorum)


       Soyadı Köstekçioğludur, ancak, şiir kitabı Köstekçi soyadıyla yayımlandı. Asıl adı Ömer Mazlum Köstekçi. Çorum’un eski ailelerinden biri olan Köstekçioğulları’ndan; dönemin Çorum Milletvekili Süleyman Köstekçioğlu’nun oğludur. Mazlum Kenan imzasıyla yayımladığı şiirleriyle tanındı.   1923 yılında ilköğrenimini tamamladıktan sonra 1925 yılında Çorum Mıntıka Ziraat Ameliyat Mektebi’nde okudu. 1927 yılında Ankara’da Köy Muallimliği Kursu’ndan ehliyetname alarak Çorum’un Doğla ve Karapınar Muhaciri köylerinde (1928-29) öğretmenlik yaptı.. 1930 yılında Sivas Muallim Mektebi’ndeyken yakalandığı hastalığın tedavisi için İstanbul’a gönderildi. Burada tedavi olurken imtihana girerek Gazi Muallim Mektebi’nden mezun oldu. 1932-1933 öğretim döneminde İstanbul’daki 14. İlkmektep muallimliğine atandı. 1933 yılında hastalığının daha da artması sonucunda muallimlikten çekildi. Dört yıl Heybeliada ve  Burgazada senatoryumları ile Cerrahpaşa Hastanesi’nde verem tedavisi gördü, bu ölümcül hastalığın pençesinden kurtarılamayarak 13 Haziran 1936 tarihinde henüz 26 yaşında yaşama veda etti.
    Köstekçi’nin hastalığı sırasında yazdığı 28 şiiri, Sedat Simavi’nin çıkardığı Yedigün dergisinde yayımlandı ve 1942 yılında  “Zakkum Çiçekleri” isimli kitabı İbrahim Alâeddin Gövsa’nın önsözüyle ailesi tarafından kitaplaştı. Hece vezniyle yazdığı lirik şiirlerde, çektiği acıları ince bir duyarlık ve ustalıklı bir dille ele aldı.
      Şiirleri, Varlık, Yedigün gibi dergilerde yayımlandı.
Yapıtları:
Şiir Kitapları:
& Zakkum Çiçekleri (Ölümünden sonra ailesi tarafından bastırıldı, 1942, Ahmet Halit Kitabevi, İst.)
Kaynaklar:
A  Tanzimat’tan Bugüne Edebiyatçılar Ansiklopedisi Cilt II, 2001, YKY, İst., s. 523
A  Ahmet Günbaş, Erken Ölümlü Şairler Antolojisi (2007, Hayâl Yayınları, Ank., s. 15-17)
Hakkında Yazılan Yazılar:
Şiirlerinden Seçmeler:

BAKIŞMANIN ŞİİRİ

Duru ve mat yüzünde gözlerim dolaştı da,
Seni çok yakın buldum gönlümde ağlayana.
Susayan ruhum sende kaynağa ulaştı da,
Kavuştum sende ancak eşsiz bir çağlayana.

Körpe genç çizgilerin seçilmişleri sende,
En tatlı manaları şen gözlerin taşırlar.
Dayanılmaz istekler dinse biraz gelsen de,
Kıvırcık kirpiklerin gözünden kamaşırlar.

Çoğalan bir ateşle suları yarıyorum,
Düştüm gözlerindeki deniz derinliğine.
Gözleri deniz renklim ah seni arıyorum,
Artık kavuştur ruhum beni serinliğine.

BİR BAHAR GÜNÜ BEN DE

                                                        Faris’e

Baharın tazeliği süslerken yamaçları,
Bir şifa ümidini ruhuma sunacağım.
Şafağın pembeliği öperken ağaçları,
Bu fışkıran bahardan teselli umacağım.

En ışıklı bir günde artık bitmiş olarak,
Asabi ellerimle saçlarımı yolarak,
Bir öksüz çiğdem gibi boynu bükük solarak,
Gözlerimi bir bahar gününde yumacağım.

ŞAMDAN

Bileklerimden sarkan sapsarı ellerimi,
Gördükçe gözlerime inanmaz oluyorum.
Bu hasta yatağımda, yıkık emellerimi,
Hüzünle düşündükçe boşalıp doluyorum

Bu on sarı parmağı son günüme saklayıp,
Camlaşan gözlerimle onlara bakacağım,
Son bir hızla ruhumu tepemde kucaklayıp,
On kollu şamdan gibi başımda yakacağım.