İstanbul Üniversitesi İletişim Fakültesi Gazetecilik Bölümü’nü
bitirdikten sonra, Kocaeli Üniversitesi’nde “Türkiye Yazılı Basınında
Azınlıklar ve Marjinal Gruplar” adlı yüksek lisans tezini tamamladı. Doktorasını,
Ankara Üniversitesi İletişim Fakültesi’nde “ 1980 Sonrası Siyasal Değişimin
Işığında Kadın ve Liderlik Olgusu” adlı tez çalışmasıyla aldı.
İlk şiiri Sincan İstasyonu
dergisinde yayınlandı. Şiirleri Akköy,
Cin Ayşe, Deliler Teknesi, Dize, Hâr, Kurgu Düşün Sanat, Muaf, Sincan
İstasyonu, Şiirden, Şiiri Özlüyorum, Varlık, Yasakmeyve, Yeniyazı gibi
dergilerde yayımlandı.
Ödülleri: “Gece Yanığı” adlı
dosyasıyla 2011 Homeros Arif Damar Jüri
Özel Ödülü’nü, “Çayırı Sayıklamak”
adlı kitabıyla 2014 Ceyhun Atuf Kansu
Şiir Ödülü’nü aldı.
Yapıtları:
Şiir
Kitapları:
& Cevher Kapısı (2010, Şiirden Yayınları, İst., 84 s.)
& Gece Yanığı (2011, Yazılı Kâğıt Yayınları, Ank., 64 s.)
& Çayırı Sayıklamak (2013, Komşu Yayınları, Yasakmeyve
Şiir Dizisi: 108, Şiir: 101, İst., 72 s.)
Şiirlerinden
Seçmeler:
AKLIN
SEKMESİ
açınca kendiliğinden kanallar boyu kavisli
suç
yaprakları damarlı ve bir o kadar nefti,
toplamak gerek ev içlerini, kapı önlerini
geldik gölgemizle fazlı darı’ndayız şimdi
bize gelince daraltır güzellik ilk hecesini
kuyusu derin ve bir o kadar siyah,
toplamak gerek ruh dağınıklığını, kötü
günleri
geldik içimizle yusuf sureti’ndeyiz şimdi
açılınca kendiliğinden şehir önlerinde
günah
ırmaklar boyu bir garip korku aklın sekmesi
o zaman dağıtmak gerek vahdeti, zavallı
vahdeti
geldik gövdemizle mansur teni’ndeyiz şimdi
bizden çıkınca genişler ömrün kırlangıç
diyeti
kurulmuş divanlarda sabırla ölçülür şiirin
kafiyesi
toplasak da bitmez yanık döşleri, yanık
döşleri
geldik ahımızla kerem sözü’ndeyiz şimdi
“Gece
Yanığı” adlı kitabından
İPEKTEN
İLMEK
içindeki karanlık genişleyecek
soluk alıp vermesi gibi küçük tayların
bastıracaksın kanatlarını durmadan
göğsündeki eski yaraya
aralayacaksın zamanı
rüzgarı kapı yapıp sonsuzluğa
birazdan dolacak adı boşluk olan saydam
kuyu
ellerinde tuttuğun çiçek tozlarıyla
göç gurbet ve unutkan sözlerle
uzatacaksın boynunu ipekten ilmeğe
o zaman açılacak uykun kaldığı yerden
büyük bir pencereye
“Cevher
Kapısı” adlı kitabından
KENDİM
İLE…
kendimden kaçtığımdır:
aslında ben sonbahardan önce ölmüştüm
çok önceleri daha kendimi ağaç sanırken
bir bozkırın ortasında, rüzgara açıkken alnım
dallarım göğe değil gövdeme dönerken
büyümek için
ilk kez içe batan kendimle denemiştim
ölmeyi
kendimin kaçtığıdır:
neden dolaşırım ki bu daracık sokakları
küçülen evlerin arasından geçerim neden
kar yağmış olur aniden kapı önlerine
bir çocuk annesinden aşırır güneşi
ben kuşların ardına düşerim bilmeden
kendimden kaçtığımdır:
ey yanı başımda yürüyenler söyleyin
ben kimim sahafları tavaf ederken
eski bir kokuyu içime çekip çekip
soluğumu sayfalara dağıtırken kim…
bana bir merdivenle inilir mi söyleyin
kendimin kaçtığıdır:
ya da durun durun söylemeyin
bu kente çok eskiden de geldiğimi
kayıklara binip denizi öpmeye gittiğimi
yer yer karardığımı yer yer silindiğimi,
söylemeyin hayatın kötü bir tekrar olduğunu
kendimden kaçtığımdır:
kendimi sınamaktan gelirim, sorguya
çekmekten
dar ağacımı içimde gezdiririm inatla,
elimde urgan
ah o çocuk, bir tülün ardından korkuyla
sokağa bakan
o bakar
her akşam ellerime kaygılı gözlerle, içlenir
kısacık bir andır, soruları o söyler
cevapları ben sorarım
kendimin kaçtığıdır:
tuhaftır bazı sızılar, yakıp gelmiş gibi
bir ormanı
uzun bir gecede bilerek kilitlememiş gibi
kapıları
bazı bakmalar cinayettir, saplar bir
hışımla bıçağını
geçmişin elleriyle yakamızı bırakmayan
fotoğrafa
bazı açmalar ateştir, çiçeğini kül altında saklar…
kendimden kaçtığımdır:
o kadar yoksul ki kelimelerim giydirip
gönderirim
urbalarını çıkarmadan alırsınız içeri, öyle
değil mi!
uğuldar cümleleriniz, bir daha demem
kendimi
demem ölümün en çıplak sözcük olduğunu
ve gizlendiğini yaşamın en renkli
elbisesinde
kendimin kaçtığıdır:
ben içimde taşıdım sokakları, taşları ve
ırmakları
ah en kötüsü kentleri o karanlık koca
gövdeleriyle…
içimde taşıdım, kim gülümseyerek bakıp
geçtiyse
acılarıma, solgun bir menekşeye bakar gibi
şimdi çokça eksiğim, aslını sorarsanız
biraz fazla…
“Çayırı
Sayıklamak” adlı kitabından