30 Ocak 2016 Cumartesi

ENVER ATILGAN

(15 Mart 1931, Ergani / Diyarbakır - 25 Ocak 1995, İstanbul)


       1949 yılında Dicle Köy Enstitüsü’nü bitirdi. 1949-1957 yılları arasında Ergani’nin çeşitli köylerinde ilkokul öğretmeni olarak çalıştı. Askerlik dönüşü Ergani İnkılâp İlkokulu’nda görev yaptı. 1970 yılında İstanbul’a atandı. 1976 yılında emekli oldu.
TÖS Ergani Şube Başkanlığı, TÖS Yönetim Kurulu üyeliği yaptı. 1976-1980 yılları arasında DİSK’te eğitim uzmanlığı görevlerinde bulundu. 1970 yılında eğitim ve öğretim alanında araştırmalar yapmak için TÖS tarafından Macaristan’a gönderildi. 1971 yılında bu izlenimlerini Akşam gazetesinde dizi olarak yayımladı.
       Yakalandığı amansız hastalıktan kurtulamayarak 25 Ocak 1995’te yaşama gözlerini yumdu.
       İlk şiiri 1957 yılında Cumhuriyet gazetesinde çıktı. Yazı ve araştırmaları, Akşam, Demokrat, Diyarbakır, Ergani, Politika, Sosyalist, Tös gazetelerinde; şiirleri Çağdaş Eğitim Dergisi, Ilgaz, , İmece, Karşı Edebiyat, Kıyı, Ocak, Şiir Okulu, Yelken dergilerinde yayımlandı.
Yapıtları:
Şiir Kitapları:
& Nuhun Adamı (1963)
& Eko-Can (1969)
& Yaşam Demişiz Adına (1991, Gerçek Sanat Yayınları)
Araştırma - İnceleme Kitapları:

&  Ergani (Yaşar Hekimoğlu ile birlikte; 1967)

25 Ocak 2016 Pazartesi

AYŞE SEVİM


(1979, İzmit / Kocaeli- )


     Tam adı Ayşe Sevim Günay. İstanbul Üniversitesi Tarih Bölümü’nden mezun oldu. Sinop'ta yaşıyor; evli.
       Şiirleri, öyküleri, yazıları ve söyleşileri Beyaz Bulut, Karabatak, Keşkül, Kitap Haber, Kültür Gündemi, Lacivert, Nihayet, Star Kitap, Şehrengiz, Yeni Şafak Kitap vb. gibi dergi, fanzin, gazete ve eklerinde yayımlandı.
Ödülleri: “Güneşe Yolculuk” isimli romanı ile Çocuk Edebiyatı dalında2004 Türkiye Yazarlar Birliği Ödülü’nü aldı.
Yapıtları:
Şiir Kitapları:
& Taburcu (2000, Şule Yayınları, Merdiven Kitaplar, İst., 55 s.)
& İşlenmemiş Suç (2013, Şule Yayınları, İst., 62 s.)
      Deneme, İnceleme, Eleştiri Kitapları:
& Feminizm (2005, İst., 112 s.)
& Yazarlar ve Aşkları (2007, Şule Yayınları, İst., 189 s.)
       Çocuk Kitapları:
& Güneşe Yolculuk (Roman, 2004, İst.)
& Türk Destanları Serisi-Göç Destanı (2006, Zambak Yayınları, İst., 46 s.)
& Türk Destanları Serisi-Alpamış Destanı (Zambak Yayınları, İst.)
& Türk Destanları Serisi; Ashab-ı Kehf
& Tuhaflıklar Asansörü – Hikâye Anahtarcısı I (2016, Profil Yayınları, İst.; Resimleyen: Sümeyye Eroğlu)
& Ejderhalar Zamanı - Hikaye Anahtarcısı II
& Dede Korkut Hikayeleri (Çocuklar için uyarlama)
       Ç
Kaynaklar:

Çay, Kahve ve Delilik Üzerine / Emel Kılıç


Şiirden Yayıncılık: 172
Şiir-Çeviri-Antoloji: 131
Genel Yayın Yönetmeni: Metin Cengiz
Dizi Editörü: Müesser Yeniay
Yayın yılı: 2015
Yayın yeri: İstanbul
Sayfa sayısı: 64 s.


Denize Yolculuk / Başak Tuncel


Şiirden Yayıncılık: 168
Şiir-Çeviri-Antoloji: 127
Genel Yayın Yönetmeni: Metin Cengiz
Dizi Editörü: Müesser Yeniay
Yayın yılı: 2015
Yayın yeri: İstanbul

Sayfa sayısı: 72 s.

BAŞAK TUNCEL



(17 Haziran 1985,  Üsküdar / İstanbul - )


       İlk, ortaokul ve liseyi Üsküdar'da okudu. Hacı Sabancı Lisesi’ni bitirdi (2002). Anadolu Üniversitesi Basın-Yayın bölümüne girdi (2003). Burada iki yıl okudu, bıraktı. Kocaeli Üniversitesi İletişim Fakültesi Radyo, Sinema ve Televizyon Bölümü'ne girdi (2005), bu arada çeşitli TV kanallarında haber editörü ve spiker olarak çalıştı, üniversiteyi 2013 yılında bitirdi.
      Şiirleri ve yazıları Afrodisyas Sanat, Antrakt, Ekin Sanat, Kıyı, Kitapçı, Lacivert, Şiirden, Yasakmeyve vb. gibi dergilerde yayımlandı. Başak Tuncel'in şiir dosyasına yer veriliyor. Kıyı dergisi (Sayı: 282, Mart-Nisan 2013) "Her sayı Kıyı’da bir şair" bölümünde ve Yasakmeyve dergisi (282. Sayı: 76, Eylül-Ekim 2015) şairin genci bölümünde, şiirlerine yer verildi.
      Antrakt Sinema'da halen film çözümleme yazıları yazmaktadır.
Yapıtları:
Şiir Kitapları:
& Denize Yolculuk (2015, Şiirden Yayınları, İst., 72 s.)
Kaynaklar:
A  http://basaktuncel.blogspot.com.tr/

Şiirlerinden Seçmeler:

KIŞ BAHÇESİ

Karda kaybolduğumda
Anladım unutulduğumu
Duymayı anladım
Zamanı unuttuğumda

Müziğin içinden aşkın geçişini seyrettim
Tutkunun içinden kavga
Şefkatin içinden nefret
Her şeyin birbirinin içinden geçişini
Tarifsiz bir yapboz resmine doğru

Hiçbirinin yüzü yoktu
Hiçbiri beni görmedi
Hiçbirine bakmadım
Biri diğerine çarptıkça sadece yıkılıyordu

Sadece duyuyordum

Aralık 2012

“Denize Yolculuk” adlı kitabından

TİTREŞİM

Ay ışığının kıyısında bir şair titrer
Pencerenin pervazında bir kedi

Zaman ve mekân mefhumundan habersiz
Titreşir titreşirler

 Ve her tende değişir ışığın rengi

Aralık 2007


“Denize Yolculuk” adlı kitabından

24 Ocak 2016 Pazar

HAFİZE ÇIVKIN

(8 Nisan - )


       Eskişehir'de yaşıyor.
       Şiirleri, Lacivert, Peyniraltı Edebiyatı, Şiiri Özlüyorum, Uçarı, Varlık vb. gibi dergi, fanzin, gazete ve eklerinde yayımlandı.
Yapıtları:
Şiir Kitapları:

& Ophelia (2016, Şiiri Özlüyorum Kitaplığı)

H. VASFİ UÇKAN

(1929, Ödemiş / İzmir- )


      Teknik okullarda okuduktan sonra deniz astsubayı oldu. 1957’de subaylık sınavına girerek subaylığa hak kazandı. Ondört yıl subaylıktan sonra emekli oldu. TRT Ankara Radyosu’nda dramaturg olarak çalıştı.
       Şiirleri Karşı, Kaynak, Türk Dili, Varlık, Yeditepe gibi dergilerde yayımlandı. Hikâyeler, radyo, televizyon ve sahne için oyunlar yazdı.
Yapıtları:
Şiir Kitapları:
& Gurbet Yolcusu (1950)
& Deniz Kesimi (1965)
& Boşluğa Düşen Taş (1994)
       Oyunları: 
& Acılı Toprak (1983, Devlet Tiyatroları, Ank., 80 s.)
      
Şiirlerinden Seçmeler:

GONCA

Ne zaman şiire başlasam
Sözcükler bana doğrulur
Gün çatıyı aşar ansızın
Patlar yüreğimde gonca gülleri

ÖTEKİ SULARDA ÖLÜMÜN

Ölüm tutar bizi korkusuz
Al yelelerinde dolanıp atların
İner dağ havalarından öteki sulara
Alır götürür bizi öteki sulara
Biz kurşun ağırlığında karanlığın

Bir cılız ceylan mağaralarda
Bütün mağaralar ıslak ve ceylan
Kaçma ara güçlü bakışları
Mermiler gelir geçer ve ölüm
Bir eski gök boşluğunda gözleri
Ak sulardan öteki sulara

Koşar bir at. Atların en iyisi

H. TUĞRUL ATASOY


Yapıtları:
Şiir Kitapları:
& Olduğu Gibi (2014, Hayal Yayınları, İst., 80 s.)
& Yeni Yetenlere (Sone Yayınları, 74 s.)
       Öykü Kitapları:
& Yarının Dünüdür Bugün (Hayal Yayınları, İst., 92 s.)

& Gölgeler Güneşte Gezinir (2015, Hayal Yayınları, İst., 96 s.)

HIZIR İRFAN ÖNDER

(21 Şubat 1964, Yukarıdurak Köyü, Ardeşen / Rize - )


       Ardeşen Merkez İlkokulunu, 1982 yılında Rize İmam-Hatip Lisesi’ni ve 198 yılında Ege Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Sosyoloji Bölümü’nü bitirdi. Lüleburgaz'da yaşıyor.  Askerlik görevini 1989 yılında Ankara'da kısa dönem olarak yaptı. 1993 yılından bu yana Gaziantep, Artvin ve Kırklareli'nde felsefe grubu öğretmeni olarak çalıştı. Okul müdür yardımcılığı ve müdür vekilliği görevlerinde de bulundu. Halen Lüleburgaz Anadolu İmam Hatip Lisesi’nde Müdür Yardımcısı ve Uzman Felsefe Grubu Öğretmeni olarak görevini sürdürüyor. Evli ve iki çocuk babasıdır.
       Lise yıllarından bu yana şiir yazıyor. Şiirleri Acemi, Afrodisyas Sanat, Akatalpa, Akpınar, Alkış, Altınoluk, Anafilya, Aşkın E-Hali, Aydın Güzelhisar, Aydili, Bağlaç, Bandırma Gürses, Başarı, Berceste, Berfin Bahar, Bezuvar, Bilim ve Aklın Aydınlığında Eğitim, Bizim Ece, Çağdaş Türk Dili, Çağdaş Yaşam, Çıngı, Dareyn, Değirmen, Dergah, Dilhâne, Doğu Edebiyatı, Edebiyat Ufku, Edepdağ, Ekin Sanat, Emeğin Sanatı, Erciyes,  Fecr-i Âfâk, Filbahar, Genç Kardelen, Güncel Sanat, Hakses, Hantek, Hayal Bilgisi, Hicran, İDAkörfez, İnsancıl, Kafiye, Kahve Molası, Kayıp Edebiyat, Keyf-i Edebiyat, Körfez'de Edebiyat, Kumru, Kundak, Kültür Çağlayanı, Lacivert, Maki, Mavi, Mavi Dünya, Mavi Yeşil, Milli Gazete, Müdafaa-i Hukuk, Müsvedde, Ortanca, Ozan, Ozan Ağacı, Öğretmenim, Patika, Sayha, Sevgi Yolu, Silgi, Sokak Arası, Somuncu Baba, Sunak,  Şairçıkmazı, Şiir Dalı, Tay, Tmolos Edebiyat, Toşayad Kümbet, Töre, Türk Dili, Üslup, Vandal Yürek, Viran ve Bahar, Yüzakı vb. gibi dergi, fanzin, gazete ve eklerinde yayımlandı.
Yapıtları:
Şiir Kitapları:
& Niçin Ağlar Güller Bana? (2007, Gündüz Kitabevi Yayınları)

& Canana Mektuplar (2009, Karabük Kültür ve Sanat Derneği Tay Dergisi Yayınları, Karabük)

BÜŞRA KURTAR

(1994, Ankara - )



       Selçuklu Anadolu Lisesi’ni bitirdi. Konya’da yaşıyor.

21 Ocak 2016 Perşembe

ŞİİRDEN YAYINCILIK’TAN 3 YENİ KİTAP



Türkiye'de bir ilk. Metin Cengiz'in yalnızca şairlerin poetikaları üstüne eleştirel değerlendirmeleri ve analizi yapılan şiir örnekleriyle hazırladığı bir antoloji. Aslında bir Türk şiiri tarihi.


Müesser Yeniay'ın eleştiriden şiir kuramlarına, şair ve yazarlar üstüne değerlendirmelerden poetik yazılara... Türk edebiyatı ve şiiri üstüne önemli bir başvuru kaynağı. 




 Ünlü Rus şairi Gennady Aygi'nin Ülker İnce çevirisiyle Seçilmiş Şiirler'i

ŞİİRİ ÖZLÜYORUM KİTAPLIĞI’NDAN 5 YENİ KİTAP



Hüseyin Çiftçi- Rahatsızlık Çiçekleri (Şiir)- 64 Sayfa- 10 TL
Fuat Çiftçi- Deniz Konçertosu-( Şiir)- 150 Sayfa- 15 TL
Leyla Çağlı- Saksıda Deniz (Şiir)- 64 Sayfa- 10 TL
Hafize Çıvkın-Ophelia (Şiir) 64 Sayfa- 10 TL
Muhsin Şener- Şiir Solumak- Şiir Yaşamak ve Sabahattin Yalkın (Deneme) 222 Sayfa- 10 TL
Kitapları edinmek için;
not 1: tek istekler de dahil kargo bize aittir.

not 2: Hesap bilgilerimiz şu şekilde: FUAT ÇİFTÇİ ADINA 1402053 NUMARALI POSTA ÇEKİ HESABI. YA DA, IBAN: TR620006400000154210140719 (FUAT ÇİFTÇİ ADINA) İŞ BANKASI Mail, Facebook adreslerimize ve telefonumuza mesaj bırakabilirsiniz. TEL: 0 542 407 2802


Yusuf Alper'den ustalık dönemi şiirleri: "Dünyanın Gürültüsü"


"Bir bitmez acının fırdöndüsünde
Karanlık kuyulara düşmüş
Çırpınıp çırpınıp gömülen biziz
Kimi bekliyoruz, kurtarıcı yok artık
Kim adam edecek bizi, hangi dikta hangi iz"


Yusuf Alper'den ustalık dönemi şiirleri: "Dünyanın Gürültüsü", Noktürn Yayınları'nda!
Noktürn Yayınları’ndan Üç Şiir Kitabı, Bir Roman:

Yusuf Alper'in yeni  şiir kitabı "Dünyanın Gürültüsü", Ali Koçak'ın ilk şiir kitabı "Alnımda Uyuyan Güvercin", Bilal Çiftçi'nin ikinci şiir kitabı "Askılar" ve Uygur Kıran'ın ilk romanı "İntihar Tiyatrosu" Noktürn Yayınları tarafından yayınlanıyor.





İbrahim Halil Akdağ’ın ilk kitabı “İkinci Dünya

İbrahim Halil Akdağ’ın ilk kitabı “İkinci Dünya” Yasakmeyve Yayınları tarafından yayınlandı.

Kitabın arka kapak yazısı:

“İkinci Dünya” bir ilk kitap. Dağları seviyor İbrahim Halil Akdağ. Bir de kadınları. Kadınlar hep giderler. Bunu biliyor. Dağlar kalır geriye. Onun da farkında. Dünyaya dönmüş yüzünü bunları anlatıyor. Dudaklarında öpülmeyi bekleyen çatlaklarla.
Dinlemek gerek.

Enver Ercan

Şahin Altuner’in ilk kitabı “Geçmiş Gibi Eksik”

Şahin Altuner’in ilk kitabı “Geçmiş Gibi Eksik” Yasakmeyve Yayınları tarafından yayınlandı.

Kitabın arka kapak yazısı:

Yüzüne hep akşam iniyor Şahin Altuner’in. Bütün sokaklar alıp başını giderken, cesetler öyle yerde dururken, şehrin duvarları kan revan içindeyken incinmiş yüreklere çiçek ekiyor. Yine de çocuk cesetlerinin şiirlere sığmayacağını biliyor.
“Geçmiş Gibi Eksik” bir ilk kitap, ama “sıkı” bir kitap…

Enver Ercan

YASAKMEYVE / SAYI 78

 
78. Sayının Sunu Yazısı:

Hem şair, hem psikiyatr… Şiirin yanı sıra kitap boyutunda psikoanalitik çalışmalar da yaptı Yusuf Alper. Şair arkadaşlarımız sorularıyla bu kez onu yatırdılar terapi koltuğuna!.. Yusuf Alper’in şiir dünyasını ve şair kimliğini bu kadar yakından bilmiyorduk açıkçası.

“Engel Tanımayan Şairler” dosyamız bu sayıda da sürüyor. 10 şairin yer aldığı bu 2. dosyadan sonra da bize ulaşan şairler olursa, onları da şiir severlerle buluşturacağız tabii.

Tahir Abacı, “Şairler Kahvehanesi”nde yine şairlerimizin bilinmeyen, az bilinen yönlerine ışık düşürüp şiir dünyamızı zenginleştiriyor.

“Şair ve Okuru”nun isim babası İbrahim Yıldırım, yeni bir öneri getirdi: “Okur ve Şairi” ve ilkini kendisi hazırladı. Yusuf Uğur Uğurel ve Seyit Göktepe’yi anlatmış yazısında. Onlar da İbrahim Yıldırım’ı. Eğer çıtayı böyle yüksek tutabilirsek, yepyeni ve edebiyat dünyasına önemli katkılarda bulunan bir bölüm olacak dergimizde.

Malûm, ülkemizde bir savaş hali var. Peki şairlerimiz ne düşünüyor bu konuda? Betül Dünder’in hazırladığı “Yasakmeyve Konuşmaları”nda bu kez Hayri K. Yetik, Duygu Kankaytsın, Mutlucan Güvendir ve Altay Ömer Erdoğan söz aldı.

Baki Asiltürk ve Dilan Yamaç’ın hazırladığı “Diyalojik Okuma”nın bu ayki konukları Mehmet Sümer - “Büyük Saat’in Vuruşu” ve Ali Özgür Özkarcı – “Bir Müddet Aranızda Olmayacağım”. Peki, Poe’nun “Kuzgun” şiiri nasıl yazıldı? Onu da “Edepli Magazin”den öğreneceksiniz.

Nilay Özer, ilk “Vaat Edilmiş Sayfalar”ıyla bu sayıdan itibaren bizlerle olacak. Hoş geldin diyoruz.


O, hem şiiriyle, hem de siyasal mücadelesiyle Türkiye’ye örnek oldu. “Halkta var olan öz ve biçimi diyalektik olarak yükseltmek, şiiri yükseltirken halkın yaşamının ve yaşam biçimlerinin yükselmesine yardımcı olmak” için yazdı şiirlerini. Saygıyla selamlıyoruz. Enver Ercan

20 Ocak 2016 Çarşamba

SUPHİ AYTİMUR


(18 Mart 1922, Fertek / Niğde  - 26 Haziran 1997, İzmir)


Lisede iki yıl okuduktan sonra öğrenimini bırakmak zorunda kaldı. 1940-1955 yılları arasında çeşitli kamu kuruluşlarıyla bir bankada çalıştı. 1956-1977 yılları arası yerli ve yabancı çeşitli kuruluşlarda çevirmen olarak çalışıp emekliye ayrıldı. 26 Haziran 1997 tarihinde İzmir'de akciğer kanserinden öldü.
Üzerinde yıllarca çalıştığı T.S. Eliot çevirileri dolayısıyla edebiyat çevrelerinde "Eliot Suphi" adıyla ünlendi. 
1938 yılında hece ve aruzla başladığı şiir serüveninde 1943 yılından sonra serbest şiire yöneldi. 1945 sonrası Ülkü ve Türk Dili dergilerinde yayımlanan şiirleriyle çıkış yaptıktan sonra çok uzun bir süre dergilerde görünmedi. 70'li yıllardan başlayarak şiirleri, çevirileri ve söyleşileri Gergedan, Oluşum, Tan, Varlık, Türk Dili, Yaratı, Yazı, Yusufçuk vb. gibi dergilerde yayımlandı.
Yapıtları:
Şiir Kitapları:
& İncedir Derincedir – Seçme Şiirler (Hazırlayan: Mehmet H. Doğan, 1999, YKY, İst., 144 s.)
       Çevirileri:
& T.S. Eliot / Çorak Ülke, Dört Kuartet ve Başka Şiirler (1990)
& E. E. Cummings /  Seçilmiş Şiirler (1993)
& Robert Frost / Ateş ile Buz (1994)

"Abdülkadir Budak'a mektup" / Sennur Sezer


       Merhaba Abdülkadir Budak,

       Mesafe’yi okurken bir dize takıldı dilime: “Anne geç kalmıştır, şiir bitmiştir”. Şiirin bitmesi annenin önleyebileceği bir kazaydı sanki… Birden burnumun direği sızladı. Şiirini gün boyu düşünüp bitirememenin acısı mı, önleyebileceği ne çok kaza olduğunu düşünüp dünyadan sorumlu olmanın ağırlığı mı? Sen ki şiirlerini babalara yazarsın amacın bunların hiçbiri değildi belki. Belki de annelerin şiire yetişememesinin ağıtıdır: “Anne geç kalmıştır, şiir bitmiştir”.

       Seni daha çok Leylalarla anımsayacaktır Türk şiiri, gövdene işlediğin Leyla deseniyle. (Gövdene işlenmemiş bir yüz nasıl yansır gömleğine? Belki de yalnızca bir Ah sözcüğüdür, ya da bir gözyaşı izi: Leyla deseni. Leyla’nın kim olduğunu ve nasıl göründüğünü onun sevdasıyla Mecnun olan bilebilir.) Ustalarımızdan biri, bizdeki âşıklık yeteneğinin Mecnun’dan geldiği söyler. Gerçek âşıkların da bizler olduğu da… Mecnun’un yalnızca adı kalmıştır. (Bunca tutkunlukla övünmek genç şairin şanındandır.)

       Sevgili Abdülkadir,

       Şiirlerinde endişe sözcükleri cam kırıkları gibi ışıldıyor, uyarıyor boyna. Kimi zaman bir mermerin mezar taşı oluşunda değer yitirişine, kimi zaman bir kaplumbağanın kamyona yenilişinde. Ve beni yeniden inciten bir dize “Atarım içime yazmam bir daha”. Tutulması olanaksız bir söz bu bir şair için. Zamanın karşı konulmaz yıpratması mı böyle un ufak eden içindeki sevinci: “Bol gelirken gündüze gecenin elbisesi”.

       Daha dün Kayseri’de bir demet coşkuydunuz, bir heyecan. Yine bunaldığında dile getiremediğin istek mi yakıyor içini: “Bir dergiden söz açın, kitap çıkarmalardan/Yarışır gibi şiirler yazdığımız günlerden”. Duruldunuz mu? Ayrıldınız mı birbirinizden. Yalnız kalmanın büyüklüğü mü çöktü üzerinize. Mırıldandınız mı: “Zaten kan kaybetmeye alışkın bir adamım”. 

       Uzak kaldığınız şehirler çocukluğunuz gibi geri dönülmez ayrıntılara mı bölündü. Akşamüstü çay içtiğiniz bir bardağın elinizden kayıvermesi gibi… Boğazınızda bir buruk tat. Çocukların kucaklanmayı reddedişi gibi Doğu’da bir şehrin kapısından girmek gelmiyor içinden. Büyüdüğünü mü düşünüyorsun? Doğduğu şehre küser mi insan, ama işte yürek söz dinlemez, küsüyorsun. Ben bilsem de başkaları bilmez ki Sivaslı olduğunu. Sivas’ın tarihinde kan ile şiir birbirini yenilemiştir.

       Küsmen gereksiz, şehri değiştiremezsin, tarihi de…  Gömleğini değiştir. Bu kez bir Pir Sultan gölgesine düşmüş gül, alevlensin deseninde gövdenin. Gülleri sula, güvercinleri suvar, şiirle an arkadaşlarını küslük elverir… Unutma “Koklanmayan gül üşür!”

       Sevgili Abdülkadir Budak,

       Şiir içindeki çocuğu korumaktır belki. Lunaparklarla avutmak… Bir bardak ayran, bir sıcak börek yeme umuduyla sıcakta biçilen ot,  yaya yürünen yol. (Şiir yoksul bir çocuktur. Her şeye şaşmaya hazır… Sevinmeye hazır. Genç bir adamdır babası, babalığa doymadan ölmüş. Kokusu yitik, bayramlarda uzak uzak tüter.)

       Sevgisizlikten yakınan bir şairsin. Sevecenliği belli olanlardan mısın? Şiirinin sözcüklerini nasıl seçiyorsun, tınılarıyla mı? Ahşabın tınısını mı seviyorsun, metalin mi… Hangi madenin tınısı daha yakın sana. Gümüşün tınısı mı sıcak, çeliğin mi?

       Sevgili Abdülkadir Budak,

       Lanet Okuma Hakkı’n var elbet. Ama bence aşk dile düşmanlarına. Günümüzde gerçek aşk kadar yadırgı duygu mu var insanlarımıza. Tüketirse aşk tüketir yapmacıklığı.

       Sana, bütün şairlere olduğu gibi , aşk yakışıyor zaten, lanet değil.

       Sevgilerimle...


Sennur Sezer

8 Ocak 2016 Cuma

CEM İNALTONG

(1971, Eskişehir - )


       ODTÜ Matematik Bölümü mezunu. 
       Şiirleri ve yazıları Adam Sanat, Kitap-lık, Sanat Dünyamız, Şizofrengi vb. gibi dergilerde yayımlandı.

Şiirlerinden Seçmeler:

AŞİKÂR BEDİZ, AŞİKÂR...

       “man muss Flügel haben, wenn man den Abgrund licht...”
                                                                        Nietzsche

Onun yüzüne bakıyorum bir sonra ölümün,
çeviriyorum kendi yüzümde yer gök düğüm...
Ölüm mü çıkaracak dizeler arası coşkumu gökyüzüne?
Yoksa ben hiç bilmeden dili, coşkunun hiçbir hecesinde
mavilikleri bilmeden ve seken taşların hiçbiri okşamadan
deniz gibi saçlarımı,
hiç bilmeden mi yani rahmimde büyüyen gizi
düşmüşüm dudaklarına?
ölüm mü çıkaracak yoksa dizeler arası
coşkumu yeryüzüne?

Aşikâr Bediz aşikâr...
Öldüğüm ve yaşamın bende ölüm
gibi bir yuva kurduğu aşikâr...

Düşmüşüm ateşler içinde, inmişim dudaklarına;
ya da indiğim bir efsanede geçer ya,
o ateş binbir aşktan
süzülerek sızsa da toprağıma, yüreğime
gökkubbenin yürümeyi bilmeyen yıldız gözlü
sözleri de batsa, elim kolum o düşmenin içinde
tarihin zindan-
larına vurulur da
bir
bir
yanamam yine dudaklarında!

Aşikâr Bediz aşikâr...
Yandığım ve geçtiğin her sokakta
ayrı bir renk olduğum aşikâr...
Oysa ağıtlar tutamaz beni, bu da aşikâr...
Ben bende bir mısraya nokta
durur,
“Yenildim galiba... Yüreğim boş, beni seven kadınlar bedbaht,
yorgunum...”
sabahın askısından hep soğukları seçerim rengime.
Seçerim ya, önce erkek, sonra kadın, sonra ikisini
de tanımayan bir çocuğun ağzıyla çıkarım
sahneye : Yeşerecek ne varsa işte
çıldırmışçasına atar kendini özgürlüğe...
Ölüm mü çıkaracak yoksa dizeler arası
coşkumu yüzüme?

Aşikâr Bediz aşikâr...
Ben aynanın kırılmaz özü ve öteki
gidip gelip bakan...


Kitap-lık, Sayı: 39, Ocak-Şubat 2000