İyi
şairim ve canım kardeşim ve kadim dostum
Koray Feyiz
için...
Yağmurlardan gelmiştir bir elinde çiçek,
öbür elinde çilekli pasta
Yaz denizi üzerinde gülümseyen martıdır,
kokusuyla dolaşır aşkın
Bir sinema gibidir yüzündeki incelik, Fatih
Akın filmleri gibi renkli
Serseri bir hüzünle ve efendi bir flüt
sesiyle sokaklara karışır.
Kardeşliğin umuda koşan bulutlarıyla
yıkanmıştır, nemlidir içi
Kalbine ay batmış, şiirleri taşın göğsünde
mor çiçekler açmıştır
Kendini oyup, oradan kesik geceler ve kırık
düşler çıkarmıştır
Dem olmuş bir şairdir, sıcacık kuşlu anılar
biriktirmesi bundan.
Bir şarkının iskeletini bulmuşlar sahilde,
yarası pas tutmuş diyorlar
Çocukluğun o cumbalı evinde bir maske can
mı çekişiyor ne?
Çürümüş yapraklar akıyor ağaçlardan, suçsuz
bir kalbi parçalamışlar
Lodos yüzlü bir kadının gül sancısı tutmuş,
taşa dönüşmüş şebboy.
Anneler derin bir yara taşırlar içlerinde,
onlar uykusuz aynalardır
Sessiz rüya kapısıdırlar, kalbinden
öperseniz ruhunuzdaki sis dağılır
Uzun bir üşümek kalır, çünkü masum bir
avludur şairin kül ağzı
Anneler üzgün şairdirler, oğulları, kızları
bozguna uğramış bir şiir.
Eskimeyen bir rüzgârdan gelmiştir bir
elinde evlat kokusu, öbürü küs
Rakının denize ilk defa bakışı gibi, göğe
bir karışması var ki
İşte bunu anlatamam, bunu bahçeye düşen
gölge de anlayamaz
Yaz, dut yemiş bülbüle döner, güneş
yorulmuştur sarışın olmaktan.
Şiir bir gurbettir, incinmiş kelimeler
sokağından geçti keder
Gövde yanmaya yemin etmiş, çok yaşasın
masallarımızdaki mavi
Bir daha hayat seferine çıkar mıyız, el yazısı
alın yazısı mıdır, sus
Açık bir ışık gibidir gönlü, aşk gökyüzünde
bir yıldız yalnızlığıdır.
Güz bir otel odası değil de nedir, hayatı
kucaklayan bir ney sesiyim
Siyah kahırdı yaşadıklarımız, cesur bir
güvercin ayaklandı bundan
Gözlerimiz mahcup bakardı, un ufak olmuş
devrim çocuklarıydık
Aşk kadar ömrümüz vardı, korkmazdık
uçurumlarda yaşamaktan.
Engin
Turgut
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder