14 Temmuz 2015 Salı

ALP ARSLAN AKMAN

TAŞ MESELİ

Misal
Bir yaprak düştüğünde
Toprağın duyduğu acı
Daha mı azdır
Doğurduğunda
Ağacı

Yahut
Mıh mesela                                                 
Yararken bir duvarın bekaretini             
Hıncını mı almadadır                               
Sırtından vurulduğunun

Peki neden
Ağlamaktan utanan
Güler yüzlü bir devrimci gibi
Asılı kalır yanaklarında
G-özsuları
Darağaçlarının

Bilemem
Bir bildiğim taş meseli
Ki bu biçimsizlik ancak taşın huyudur             
Sertlik kanunu
Ve taş kırılırsa
İçten kırılır


SÜVEYDA

Ah çapraz ateşlerde kaldım
Arz ile arş arasında
Yar ile mahşer

Zifiri karanlıkta
İçimdeki hınçla
Parıldayan hançer

Dilimde hala
Kabuğunu özleyen
Bir yaranın yangısı

Tenden içre kemiğe
Değince divitin ince ucu
Şiirin kamaştığı

Her dizede kan tadı
Canımla işlediğim
Hançer oyası

Sür İbrahim
Ben boynumla bilerim
Yaz(g)ımın azabını


FAİLİMEÇHULÇOCUK

Bir şiiri daha vuracaklar bu akşam
Şimdi sözlerime dikkat et çocuk

Taşıyamaz hafifliğini
Saç örgülerine kurduğun salıncak

Bu kaçıncı karıştırışın aşkı
Kaçıncı çanak çömlek patlayışı

Unutma
Her sevda sui generistir aslında
Sızıları bilhassa

Bir istiridyenin büyüttüğü şiirsin / İncinirsin

Yeni yetme güvercinin
Çatıdan atlayarak
Uçamamayı öğrenişidir; Aşk

(D)üşüyorsun
Göğsünde yaralı bir güneş
Güz hüzünlü aşkların göç vaktidir

Yaşlı gökyüzüne dikkat et çocuk
Bir şiiri daha vurmasınlar bu akşam!

HÜZNÜNÜ HANÇERLER HER ŞAİR

Müntehir bir şairdir Eylül
Kendini kurşuni gökkuşağına şiirle asan
- Günebakanın hicabı karabasan buluttan
Ha yağdı ha yağacak güzünden düşen bin parça
Dudak büken bir yetim gibidir
Olay mahallinde yarım kalmış şiir –
Her gidiş kadar vakitsizdir
Her hazan kadar lalettayin
Lakin, söz verilmiş sabır tükenmiştir
Ve dahi ölesi gelmiştir
Mevsimsiz bir kırkikindi misali
Zafer Ekin’in

Anladım ki
Her şair ömrünü hançerler hüznüyle

Müntehir bir şehirdir İstanbul
Pimi çekilmiş âşıkları göğüs cebinde taşıyan
- Göğü yaşlı sevdaların ıslak sokaklarında
Yaka bağır açık, yalınayak, yalınaşk dolaşmak
Buluttan şapkanın altında hem de şair başına
Üstelik ciğerindekinden incedir içerindeki sızı -
Dudağından sızan aşk şarabı kan kırmızı
Kötücül bir habis gibi göverir yalnızlık
Göğüs kafesine sarı sarmaşıklar sarılır
Ve kırılır kara bahtının kuşatmasında
Mütebessim bir Rüştü Onur direnişi

Anladım ki
Her şair ömrünü yağmalar yalnızlığında


Müntehir bir şiirdir Güneş
Filistin askısında sallanan faili meçhul
- Bileklerimde ağır bir intihar rahatlığı
Ve tecrit edilmiş tebessümler var yüzümde
Bedenim kaybedilmiş bir savaşın
Metruk muharebe meydanı –
Kapanan gözkapaklarımda huzur
Gece yağan karın sessizliği
Dinginliği derin denizlerin
Ve bir bebeğin taş uykusu
Kalubeladan beri korkunçtur
Müntehir bir şairin tutkusu

Anladım ki
Hüznüyle büyür
Hüznünden ölür
Hüzünle gömülür her şair

Ve rezil bir güzle yüzleşir bu şiir…


AŞKIN AKARSULAR ATLASI

                                                                       Su’ya Yazılan Şiir

Karakışın ortasında güneşli bir Anadolu’dur yüzün
Hüznün, şemsiyesiz yakalanışım nisan yağmurlarına
Ardı sıra gülüşünden süzülen bin bir renk ebemkuşakları
Sendendir dağlarımın tenbeyaz gelinliği
Buzul güzelliği doruklarımın
Ve Torosların
Ve İda’nın
Ve Ayder’in taze toprak kokusu…

Sendendir nehirleri hür taylar misali
Omuz omuza koşturan mavera
Fırat’la Kızılırmak’ın kadim kardeşliği
Karadeniz’in Akdeniz’e beslediği
Esmer sevdanın mahfili; afili Marmara

Sendendir çifte su verilmiş çelik gibi
Yaprağın kaderini çizen hazan bulutları
Çocuk sevinçlere kar beyaz değen mutluluk
Ve dağ köylerinde umudun yollarına düşen çığ
Aşkın en katı hali yani
Yine sendendir…

Salacak’a karşı ağlayan algın bir güzeldir Damalis
Ve deniz, sürgün bir süveydanın aşılmaz su(r)ları
Gözbebeklerinde beliren yaralı (g)iz Tamara’nın
Kara sevdalı ada(m)ların metruk a(ş)kdamarı
Ah ile sendendir…

Yerebatan sarkıtlarından düşer gibi alnıma
Bir gece vakti düşüme mıhlanan suret
Gözlerini alan akis Narkissos’un
Ve Kays’ın gürzüyle dağılan sır; Aşk
İlle de sendendir…

Maatteessüf sana dair
Meftun şairlerin dilindeki lal şiir
Abıhayat ummanında gam vurgunları
Karaya vurmuş bir aşkın göğsündeki met cezir

Oysa sana nasıl da benzerdi
Günselinde menevişlenen İstanbul
Yoksul çocukluğumun deniz özlemi
Gülüşünle çağıldayan o delişmen nehirler
Ve işte burası
Bir şiirin denize döküldüğü yer

Sen inceden bir yağmursun
                                   Yüreğimin bozkırında      
Ben senle doğrulan bir başak
                                   Bozkırların ortasında…

Alp Arslan Akman


* Şiirler, Alp Arslan Akman’ın izniyle yayınlanmıştır.

Hiç yorum yok: