(1977, İstanbul - )
Şair ve yazar. Saadet Hanım ile Tülay beyin
oğlu. Nilüfer Hatun İlköğretim Okulu, Maçka Teknik Lisesi Elektronik Bölümü ve
Marmara Üniversitesi Teknik Eğitim Fakültesi Elektronik-Bilgisayar Bölümü’nü
bitirdi. Üniversite yıllarında tiyatro ile uğraştı. İki yıl öğretmenlik yaptı. Askerliğini
Van Erciş’te yaptı. Şiirleri Fransızca, İngilizce, Arnavutça, Ermenice gibi çeşitli
dillere çevrildi.
1991 yılında şarkı sözleri yazarak yazı hayatına başladı. 1994 yılında
Show TV’nin düzenlemiş olduğu ‘Pop Show 94 Beste Yarışması’nda Özlem adlı şarkı
sözü yedeğe kaldı. 1995 yılında Altın Güvercin Müzik Yarışması’nda aynı şarkı
sözü yine yedeğe kaldı. “Paldır Kültür” adlı özel tiyatro ekibiyle “Duvarlar
Yıkıldıktan Sonra” adlı bir pop opera sahneledi. Bir reklam ajansında düzeltmen
olarak çalışıyor. Bilgiişlem, internet tasarımı ve programcılık ve editörlük
yapıyor. İstanbul’da yaşıyor. Düzenli olarak Birgün gazetesinde yazıyor.
1992 yılında şiir, 1996 yılında öykü yazmaya başladı. İlk şiiri
üniversitede çıkardıkları “Adım” dergisinde
yayımlandı. Şiirleri, öyküleri, yazıları ve söyleşileri Ada, Adam Öykü, Adam Sanat, Ağır Ol Bay Düzyazı, Akatalpa, Akbük, Bahçe,
Başka, Birgün, Birgün Pazar, Budala, Cumhuriyet Kitap, Çevrimdışı İstanbul, Çıkın,
Dünyanın Öyküsü, E, Edebiyat Eleştiri, Eşik Cini, Express, Fil, Hasta Eşekler, İmece,
İmge Öyküler, Kaçak Yayın, Kafa, Kavram Karmaşa, Natama, Notos, Öküz, Öteki-siz,
Öykü Teknesi, Özgür Edebiyat, Pencere, Poeikus, Radikal, Radikal Kitap, Rüzgar,
Sarnıç Öykü, Sincan İstasyonu, Şiir Oku, Şiirli Çıkın, Uç, Varlık, Virgül,
Yasakmeyve, Yazılıkaya, Yurt Kültür vb. gibi dergi, gazete ve eklerinde
yayımlandı.
Ödülleri:
1999
yılında Gençlik Kitabevi’nin açtığı yarışmada “Hayalperistanbul” adlı hikâyesi birinci oldu. “Kâh ve Rengi” adlı dosyasıyla 2000
Orhon Murat Arıburnu Şiir Ödülü’nü, “Nokta”
adlı öyküsüyle 2002 Haldun Taner
Öykü Ödülü’nde İkincilik Ödülü, “Bak
Hâlâ Çok Güzelsin” adlı kitabıyla 2005
Behçet Aysan Şiir Ödülü’nü, “Sanki
Yarın Nisan” adlı kitabıyla 2006
Naim Tirali Öykü Ödülü’nü, “Pervaneyle
Yaren” adlı dosyasıyla 2011 Bedri
Rahmi Eyüboğlu Şiir Ödülü’nü aldı.
Yapıtları:
Şiir
Kitapları:
& Kâh ve Rengi (2000, Hera Şiir Kitaplığı, İst., 72 s.)
& Bak Hâlâ Çok Güzelsin (2004, Doğan Kitap,
İst., 76 s.)
& Yaz Tarifesi (2009, Metis Yayınları, İst., 73 s.)
& Pervaneyle Yaren (Bedri Rahmi Eyüboğlu Şiir Ödülü’nü aldığı dosyaya eklenen
şiirler ile “Bak Hâlâ Çok Güzelsin” adlı
kitabının birlikte basımı; 2013,
Tekin Yayınevi, İst., 144 s.)
& Pervaneyle Yaren (2015, Kırmızı Kedi Yayınları, İst.,
88 s.)
Öykü Kitapları:
& Ezilmiş Leylaklar Kitabı (2003, Doğan Kitap,
İst., 228 s.)
& Sanki Yarın Nisan (2005, Doğan Kitap, İst., 201 s.)
& Kalbin ve Tenin Bütün İstekleri (2008, Sel
Yayıncılık, İst., 166 s.)
& Gece Güzelliği (2010, İletişim Yayınları, İst., 174 s.)
& Hikâyeden Çocuk (Seçki; 2011, İletişim Yayınları, İst., 240
s.)
& Gökyüzü Sineması – İki Film Birden (2012, İletişim
Yayınları, İst., 243 s.)
& Herkes Yalnız (2015, Kırmızı Kedi Yayınları, İst., 168
s.)
Romanları:
& Seni Hatırlatan Yıldızlar (2004, Doğan Kitap,
İst.)
Kaynaklar:
*24 Şubat 2016 tarihinde güncellendi.
ÇİÇEKLERDEN BİR YAZ AKŞAMI
eski bir kızdır ve
her şey böyledir
bir körfez umudu
keser hep
gemilerin yok
saydığı bir denizden
kör bir çiçekçi
kızdır
toplar rengini hiç
bilmediği bahçelerden
kendini toplar hep
çiçektir sapına kadar
sunar dünyaya bize
ve görmediği her yere
kör olmak ölmektir
biraz da
açtığı bütün
kapılardan okyanus
kapanan her kapıdan
hüzün tango
basamağı kırık her
merdiven gül
her yalnızlık
sarmaşık
sarılır sardıkça
öpüşür her gece
sesinden yüzünü
okşadığı bir garsonla
limanda balık tutar
çocuklar sabahlara dek
aslında onlar mı
balığı zaman mı onları
kim bilir
bir kızdır her
vapurda biraz acınan
ve serin bir yaz
akşamıdır hep dışarıda
serinlikten başka
bir şey anlamayan
“Kâh ve Rengi” adlı kitabından
MESUT DİYE BİR KANARYA
mesut diye bir
kanarya vardı çocukça bir şeyler
gece vapurlarında
ağlayarak mehtaba bakan
bir evi terkedip
giderken pencere önlerinde
sarmaşık diye bir
çiçek vardı ne bileyim
çok özleyince
hapishane demirlerine sarılan
mesut diye bir
kanarya hüzünlü bir öyküdür
göğe ağan
saçlarıyla dağılmış bir şehrin
şiir yazan bir
çocuğun yüzünde ince
hiç öpülmedik
dudakları vardı gülgün
yağmurda serinleyen
yaz taşları ikindiler
mesut diye bir
kanarya vardı yoksul bir şeyler
eski alfabelerden
solgun birkaç harf
yazıldığı gibi
okunmayan aşkın lisanından
ırmak gibi nergis
gibi sabahları sevişmek gibi
olur olmaz aklı
yerinden uçuran
benim eski dostumdu
sigaradan öksüren
simitle çayı seven
seninle tanıştırdım
balkonlarda
unutulmuş susam kırıntıları
hiç sevinmemiş bir
kız vardı elleri güz
çok üzülünce usulca
giden bozgun iskeleler
mesut diye bir
kanarya vardı sonra
sonrası şıkır şıkır
birşeyler
“Bak Hâlâ Çok Güzelsin” adlı kitabından
YARA BANDI
gençtim, okul
camlarına yapıştırılmış bantların
camda bıraktığı
izden krepon sevda
uçan kuş resmi
yalnız dal resmidir biraz da
duvar kağıtlarının
sarısında eskimiş öğretmenler
bir kaç dolu küllük
unutulmuş arkadaş evlerinden
birlikte yatılan
yataklar tek başına toplanırken
gençtim, ihaneti
ömrümün saçımdaki ipeğe
günlüğü tutulmuş
ama yapılmamış bir kaç devrim
cüzdanımda
saklanmış kitap kapağı eskizleri
eriyip gidiyor
şimdi zararlar hanesinde
kalbimin sokağında
bir çocuk bembeyaz öksüren
ah vapurlar unutur
hep beni bir yere giderken
gençtim, çalma tuşu
kırık grundig teyplerde
bir kaç kırık
piyano tuşu, lise gömleğimde
kalbimi öpsün diye
cebimde yakalanan fotoğraf
bir kaç çamaşır
suyu lekesi zayıf karnemde
tutturur giderdim
beyoğlundaki bir klarnet sesinden
bir mezarlık çiçeği
gittiği her yere ölüm götürürken
gençtim, ölü
bulunan bir roman kahramanı
bir kaç şiir
kasedinin bozuk bandı yaralı yüzümde
bir evin eski
sahibine gelen kayıp mektup yaslı pul
birlikte çıkılan
evlerin pencerelerindeki sesten
garba düşmek
gurbettir yavrum benim derken
ah camları kırık
kalbim, benim en eski pencerem
“Bak Hâlâ Çok Güzelsin” adlı kitabından
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder