6 Haziran 2017 Salı

AHMET İNCE


(2 Şubat 1950, Karaağaçlı Köyü, Tonya / Trabzon- )


      1971 yılında Fatih Eğitim Enstitüsü’nün Türkçe Bölümü’nü bitirdi. Türkiye’nin çeşitli bölgelerinde Türkçe- Edebiyat Öğretmenliği yaptı. 1976–1978 döneminde TÖB-DER Genel Yönetim Kuruluna seçildi. 12 Eylül 1980 sonrasında TÖB-DER davası nedeniyle 64 arkadaşıyla birlikte yargılandı. TCK’nin 141/1. maddesine muhalefetten 8 yıl ağır hapis cezasına çarptırıldı. Trabzon-Mamak-Çanakkale cezaevlerinde 4 yıl 3 ay kadar tutuklu kaldıktan sonra, 1985 yılı başında tahliye edildi.
       12.04.1991 tarihinde yürürlüğe giren 3713 sayılı Terörle Mücadele Yasasıyla 141. madde TCK’den çıkarılınca, hakkındaki mahkûmiyet hükmü ortadan kalkması sonucu, Milli Eğitim Bakanlığı’nın 31.12.1991 tarihli kararnamesiyle Çankaya-Dikmen Teknik ve Endüstri Meslek Lisesi Edebiyat öğretmenliğine atandı. Eğitim emekçileri hareketinin sendikal hak ve özgürlükler mücadelesine EĞİTİM-SEN içinde devam etti.
       Meslek yaşamı süresince, şiir-sanat, edebiyat, emek hareketi; yurt ve dünya sorunları üzerine, yerel ve ulusal düzeyde yayın yapan çeşitli gazete ve dergilerde şiirleri, yazıları yayımlandı. 1968 yılında mezun olduğu Trabzon Lisesi’ne 11.09.2001 tarihinde Edebiyat öğretmeni olarak atandı, 15. 09. 2002 tarihinde aynı okuldan emekli oldu.
       Şair, belirli aralıklarla, yerel ve ulusal düzeydeki birtakım yayın organlarında “eğitim-kültür-sanat, felsefe; inceleme-eleştiri” içerikli yazılar ve şiirler yazmaya, bazı yerel televizyonlarda kültür-sanat programlarına katılmaya devam ediyor.
       Şiirlerinde ince bir duyarlık, çarpıcı bir lirizm, büyülü bir ahenk, fırtınalı bir sevgi, yumuşak bir erotizm, ateşli bir özlem, güçlü bir umut ve toplumcu bir bakış dikkat çekmektedir.       
       Şiirleri ve yazıları Tonyahaber vb. gibi dergi ve gazetelerde yayımlandı.
Yapıtları:
Şiir Kitapları:
& Umudun Fısıltısı (1988)
& Özlemin Çağrısı (1994)
      Araştırma Kitapları:
& Demokratik Öğretmen Hareketi (1989)
& Öğretmen Hakları ve Sendikal Birlik (1991)
Kaynaklar:

Şiirlerinden Seçmeler:

ACILAR UMUDA

sıcacık duygular içinde
demlenir taze şarkılar

yolları ayrılsa da sevdaların
sen yine uğraşacaksın
toplamaya
düşüp kalkan yolcuları
ortasında karanlıkların

öfkeli bir ırmak şimdi
arıyor karanlıkta
kendini çoğaltan gücü

varsın bitimsiz soğukları
toplasın da gelsin gece
yeni baharlar yaratır
güzelim doğa
acılar umuda yürür
sevgiler mutluluğa

FIRTINA ÇOCUKLARI

burası yağmur ve deniz ülkesi
özgürlük ve barışın sesi
mavi ile yeşilin nikahı burada kıyıldı
burada yazıldı hamsi ile mısırın aşkı
fındık ile çay bu toprakta öpüştü

şimdi
özgürlük şimşekleri
tekmeler karnını karanlığın
inletir yeri göğü yıldırımlar
değişim sancısıyla kıvranırken doğa
aralar bacaklarını bulutlar
salar suyunu aşağılara

o zaman biz
ıslanırız ezgisinde kemençenin
yıkanırız bakışlarında hamsi gözlü güzellerin
savrulurken yeşil saçları sisli kıyıların
yaşarız günahların gizli aşkların

biz fırtına çocuklarıyız
ömrümüz sularda
yağmurlarda geçer
en çılgın aşıklarıyız doğanın

deniz türküleri
horon havası
hamsinin hoplaması
yansıtır bizi

ormanların yeşil gülüşünden geçer sevgimiz
deniz mavisinde yıkanır umutlarımız
bütün renkleri en hızlı biz yaşarız
mutluluğun resmini en güzel biz yaparız
çünkü biz
sevda türküleri yakan
karanlıktan aydınlığa akan
fırtına çocuklarıyız

HÜZNÜN ISLAK GÜLÜŞÜ

Dağların sis dolu yüreğinden
Kristal yağmurlar damlıyor şimdi
Anılarımızın sararmış yapraklarına…

Hüznün ıslak gülüşünde,
Mevsim suskun bir yalnızlık.
Mavi bir özlem arıyor şimdi,
Kardan beyaz düşleri…

Kavganın kalbinde tutuşurken isyan,
Şiirlerden köprüler kurduk,
Anılarımızın uçurumlarına…

Anılarda ses verdi proletarya:
“Sömürüye ve zulme karşı
Hıncımız volkan…
Fabrikalar, tarlalar, siyasi iktidar,
Her şey, emeğin olacak! ”

Böylece, uzattık ellerimizi
Devrimin yiğit çocuklarına…

Ufkumuzun sınır hatlarında,
İsyan ateşi yanıyor şimdi.
Yüreklerimiz yağmur yarışı,
Sevgi, sessiz bir gemi;
Anılar, ıslak bakışların gizemi…

Bitimsiz acılar denizinden,
Martıların beyaz çığlığı yükselir şimdi
Yitik anılarda kaldı coşku ve saf neşe…
Gözlerimizde bulutların yangını,
İhtilal neferleri, sevgimize yazıldı…
Devrimin çocukları,
Milyonların kalbinde birleşerek,
Koşuyorlar güneşe…

20.07.2011
Trabzon

IRMAK ÖPÜŞLÜ

sevgilim
bu gece üzünçlü bir uykudadır gözlerin
üzünç var desem
fındık bahçelerine yağmurlar yağacak
dağlardan kentlere inecek umutsuzluk
dar sokaklara
geniş bulvarlara inecek bu fırtına
oylum oylum girecek geceme tutsak kentler
kanayacak yüreğim

üzünç yok desem
kuş olup gözlerime konacak
mavi bir martı gibi gözlerin
ağaçlar korkusuz bir ıslık olacak
işte bunun için sevgilim
gözlerinde üzünç yok
rüzgârın çığlığı var

kapıldık bir aşk çağlayanına sımsıcak
özlemlerin tünelinden akıyoruz
sen, karanlıktan ve sözcüklerden koparak
ışıldıyorsun karşımda bembeyaz, ıpıslak

ince bir sızıyla söylenen türküler gibi
uzak, çok uzak bir ufuk çizgisidir ömrümüz
bulanık sel suları gibi
tüm tenimizde ırmak öpüşlü izler
sevgilim

bu gece, ırmak öpüşlü sulara benziyoruz

Hiç yorum yok: