(18 Şubat 1992, Pendik
/ İstanbul - )
2016 yılında Yıldız Teknik Üniversitesi Makine Mühendisliği'nden mezun
oldu. Çeşitli derneklerde yönetim içinde aktif görevler yaptı.
14 yaşında Gerçek Hayat dergisinin şiir sayfasında göründü. Şiirleri ve yazıları
Dergah, Fayrap, Gerçek Hayat, İtibar,
Mahalle Mektebi vb. gibi dergilerde yayımlandı.
Yapıtları:
Şiir
Kitapları:
& Sultanbeyli'den Nişantaşı'na Türk Şiiri (2016, Okur
Kitaplığı, İst., 72 s.)
Kaynaklar:
A http://belyaduz.blogspot.com.tr/
Şiirlerinden
Seçmeler:
FAKAT
GÜZEL KINADIK
I
Arkadaşlara devam ediyorum
Çalışıyorum arkadaşlığı dostlukta ısrar
ediyorum
Yaşamak üstümüze geliyor fişler ve şarj
aletleri büyük dert anlıyorum
Je suis muslim biji serok obama hepimiz
ermeniyiz fakat güzel kınadık biliyorum
Azınlıkçılıkta ustalaşıp paralel yapı
teşhis biriminde markalaşan bütün gasteciler
Siivisi onaylanmış milli irade için işe
alınmıştır!
II
Zihnimi mevzileyen bir Türk şiiri vardır
Yani eril bir söylem olarak değil
Birini cinsiyetçi bulmandaki o entelektüel
hava hiç değil
Daha iyi bir kariyer için akreditasyon
kartından da bahsetmiyoruz burda
Torununa boyunluk ören babaanneden mesela
bahsediyoruz
Oğluna harçlık için on saat kaynayan
alınlardan
Çengelköy çikolatasıyla gelinin ailesine
gol atmaya giden oğlandan
Sultanbeyli'den Nişantaşı'na Türk şiirinden
Yurdumun üstünde tüten en son ocaktan
bahsediyoruz.
III
Geceye sarkacaksan mutfakta derinleşmelisin
O rafı az önce terketmiştir annen,
simetriden anlarsın.
Her günün bir rengi vardır, geceleyin
boyanır.
Her günün bir rengi var, Allah azze ve
celle.
Ben bu şiiri teheccüde kalkmış biri olarak
değil
Koklamadım çiçeklerini bir şevval ayı
orucunun
Allah'ın ekstraları vardır süper paketleri
Sen tövbe edersen şahit olur melekleri.
IV
Gençlik bir hünerdir bahşedilir
Koşturursun dünyayı debisi yüksek bir gözde
durulursun
Giymediğin iklimde kızlar
İçmediğin tarz kıyafetler
Sen o dünyanın yıldızı değilsin
Sen basit bir kul olmak hususunda
Ustalaşmalısın.
Allah'a koşmanın en verimli mevsimisin sen.
Minareler sancak gibi yükselmiştir göğe
senin İstanbul'unda
Bir müslüman en çok secdede yükselir.
V
O müthiş keşkelerin ulan aynı sudan bu
kaçıncı geçişin
Tartışma bitince çakozladığın o final
cümlesi
Sürprizsiz kalışımız herkesin beklenen
olgunluğu göstermesi
İyi polis kötü polis, doğa-kültür,
merkez-çevre, her karşıtlıkta o ampirik denge
Kravatın halıya uyumu, misafirden daha
rahat bir el sabunu.
Siyah şişman gösterir, fasulyeyi akşamdan
ısıt, torrenti ihmal etme
Aslında bütün takım elbiseleri çevreyi
kirletir.
VI
Senin bana üzülen tarafın nerde
Bana en çok sığındığın tarafın, zaaflarımdan
taraf oluşun
Dünya sanki azalıyor seni sevdim seveli
Bizim cennet umacak bir aile kurmamız
lazım.
SESLİ
ŞIMARIK
yüzlerine simler metaller taktılar
metaforlu dövmeler sürdüler icabında
plazalarda büyük resmi gördüler yıllık
bazda hesapladılar
bir doğrunun peşine üç yalan doladılar
gender inequality çalıştılar yıl boyu
yıl boyu pijama partileri baby shower
tesettür defileleri
fonda yüksek topuklar ve alkışlar fonda
eriyen ömür.
çok kültürlü ağrılar çektiler akm
yıkılmasındı
çok cesur sahne şovlarına aftır partilere
rakı masalarına bilendiler
bir hafta sonu eğlencesi olarak ıspanak
yatağında marine edilmiş fotoğraf keyfi.
dava adamıydılar ihale ihale abandılar
istanbul'a
işe alırken beyaz şaraptan sordular
demokrasinin kurtuluşu özgürce içmemize
bağlıydı
slim fitten estetik ameliyatlı yerlerinden
selfi çubuğundan
ve yüksek çözünürlüklü bir miktar
kafelerden göründüler
batı ataşehir'den doğan medyasından
kahvaltıda portakal suyundan geldiler
televizyona bakan koltuk takımları kadardı
evlerinin sosyolojisi.
SESSİZ
YORGUN
tornacıda bir cepheye başladılar asgari
ücretten
kız alamadılar maaşları kurumsallaşmamıştı
bir aileyi hak etmediklerine karar verildi
kızlara anlatıldı sesler çekildi iyi marka
damatlar bulundu
avmye alınmadılar bir lüksten değil
kavgadan geliyorlardı
büyük resmi bir bankta gördüler sigortasız
çalıştırılıyordu taşerondu
soma'da 301 kez öldüler bakın çok enteresan
1862 yılından örneklerle açıklandılar
devletsiz mesleklerde çalıştılar gece
gündüz helal rızkı adımladılar
karpuz kabuğundan gemiler yapmaktan sıralı
ölümlerden
sazdan ve kına gecelerinden konu komşu
geldiler
güneşe nazır piknik yaptılar devletin
çayırlarında
yakın tarihten bir tedirginliği taşıdılar
osmanlı'yı dizilerden delikanlılığı
saklanan yaralardan uzun uzun öğrendiler
mahallenin güzel kızına ulan açılamadılar
yaktılar bir şiir duvarlara
terkedilmişliğin kanını akıttılar
varoşlarda güvercin mezatı yaptılar
taklacıysa paçalıysa daha bir inandılar
babalarından yenildiler sesleri gariban
kokardı.
bin yıllık yorgunluklardan geldiler
sesleri kesildi kafalarına vuruldu bir
günahtır tutturuldu
erkeklerine bir sevgiyi emanet ettiler gelip
geçtiler sevdalardan
bir ceylan gibiydiler öyle güzel kendini
tekrarlayan
çocuk büyüttüler öldükçe kocaları
modern estetiğe karşı doğu'nun güzellik
önerisiydiler
oğullarını kaybettiler vatan sağolsundu oh
lan herkes rahatladı
biz bu yorgunluğu tanıyorduk bu sessizlik
yoldaşımızdı
onların üzgünlüğüdür şimdi burda boynumuza
takılan.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder