12 Ekim 2016 Çarşamba

FERHAD GÜLSÜN


(10 Şubat 1980, Mustafakemalpaşa / Bursa - )


        İlk ve orta öğrenimini Bursa’da, lisans eğitimini Atatürk Üniversitesi Fen-Edebiyat Fakültesi Matematik Bölümünde tamamladı. 2001 yılında Ordu ilinde matematik öğretmeni olarak göreve başladı. Halen Erzurum'da matematik öğretmeni olarak görev yapıyor.
        Şiirleri ve yazıları Ada, Akademi Gökyüzü, Alaz Edebiyat, Andız, Ayna İnsan, Berfin Bahar, Deliler Teknesi, Denizsuyukasesi, Genç Kalemler, Göğe Bakma Durağı, Güllük, Hayal, Mavi Liman, Patikalar, Sanat ve Düşün, Siyah-Beyaz, Şehir, Temrin, Yalınayak Edebiyat, Yasakmeyve vb. gibi dergilerde yayımlandı. “Kıyı” dergisinin “Her Sayı Kıyı’da Bir Şair”  bölümünde (Sayı: 202, Mayıs-Haziran 2008) şiirleriyle yer aldı.
Ödülleri: 2007 Homeros Ödülleri /Attila İlhan Şiir Ödülü (Mansiyon), 2007 Kocaeli Üniversitesi Gençlik Ödülleri  / Şiir İkincilik Ödülü’nü, “Birdir İki” adlı dosyasıyla Küçükkuyu Ulusal ı. Zeus Şiir Ödülü'nü, 2008 yılında Lavaraci.com sitesinin düzenlediği “21.yy.Hayyamları Aranıyor” şiir yarışmasında Lavaracı Onur Ödülü’nü aldı.
Yapıtları:
Şiir Kitapları:

& Birdir İki (2008, Küçükkuyu Belediyesi Yayınları)
Şiirlerinden Seçmeler:

BİRDİR İKİ

tespihin demkeş tanesi perişan
bana varmadı senden dönen yol
aşkım
iki gözüm kadar uzak
sayfalar pürmelal

berhudar ol…

kerem’in göğünde gülün aslı
süpürdüm denizi seyyid’in suyuna
masaldır gonca vermeyen yağmur
yaslayıp geceye yüzümü
güneşe ağladım

boşuna…

Kıyı, Sayı: 202, Mayıs-Haziran 2008

BULUTLARI BEKLERKEN

ahşap yalnızlığın gül yetimi eleni
kemençeye yaslamış başını gönlü taka

ey gidi niko

karda izi kaldı ölümün
gurbetin dili lâl
toprağa can ekti marika

sürgünün sırtında dağ yeşili sofia
ben aslıyım bu suyun sense öteki

ey gidi karadeniz

elleri horon memleketim
gözleri sirtaki

Kıyı, Sayı: 202, Mayıs-Haziran 2008

FERHAD

güneşin güvercin kanadına dokunmasıyla uyanır gökyüzü
toprağın sırtında gelincik sabahın zarif elleri
göçebe bir buluta yüklenir bereketi gözlerin
öncesi yaşamaktır sınırın sonrası mülteci
var mıdır çocuk olup da gökkuşağına kanmayan
ya da hangi yalnızlıktır pabucunu babasının mezarında unutan
yoksul duvarlarını sevdim bacasız evimin
annemin kerpiç dilini

susmanın da dili var mıdır Şivan

aşk çıkmıyor gönlümü hangi kuyuya atsam
ipsiz bir balonun dipsiz nefesinde umudum
kaç ömür daha eskir aynada unutulmuş bu yüz
Fırat’ın ıslak teninden yakamozları yoldum
salıncağımdan düşür beni anne çocukluğum zehir
yak düşlerimi tandırın kızıl ellerinde
saksıda mayın tarlası gül açmıyor yurdum
var mıdır insan olup da insana yanmayan
ya da kimdir kendini bir yabancının suyunda unutan
kurşun izlerini sevdim hükümlü kaderimin
babamın ıssız dilini

ölümün de dili var mıdır Şivan

KERMES

kuru ekmeğin sırrı aşk
pul seriyor kıbleye balon hırsızı
hangi vuslata ersek nafile

çula eğilmiş dönüyor dünya
dönsün

selametle…

yoksulun emziğinde kan
gönül teri çıplak
bahçeye nar geldi
sofrada gaile

güle eğilmiş gülüyor çocuk
gülsün

muhabbetle…

Kıyı, Sayı: 202, Mayıs-Haziran 2008

KOZA

minneti olmaz şekerin çaya
kefen giydik emziğin şerefine
asın

üzüm değil ki şarabın öyküsü
asma yaprağında büyür bahar
toprağından ay doğar Hınıs’ın

gözleri göğümün mavi
gözleri göğümde yunus
ikiden yol aldık aşka

bir sayın...

bozkırın teninde sandal
terliği kumdan köpüklü ağustos

omzun
ömrümün cam kenarı

sırtımızda yakamoz

Kıyı, Sayı: 202, Mayıs-Haziran 2008

MAVERA

/ insan

adım adem bakışım havva
öpecekken hayatı gözlerinden
kırıldı dudağımda gökkuşağı
an söküldü can telef
batıyor göğsüme esmer bir mezar taşı

-bam teli koptu dilin
kırlangıç bana küstü-

eski bir yalnızlık tırnağımın ucu
kestim güneşin kâhkülünü

konuş ey bulut
gül tohumunda bir insan ağlıyor

iki yağmur tanesi toprağı bir
ne yana baksam yeldâ
aşk bitince başlıyor

// aşk

giden gitti...

mum yaktım uyan
gözlerim aynada mavi hâlâ

gölgem meçhul
saklım tuz
aklım elâ

Kıyı, Sayı: 202, Mayıs-Haziran 2008

MÜNEVVİR

ayıklar bizi iki gördü
oysa iki sarhoş birdik
/
hangi yoksul düşün cebiyiz
hangi sonraya bıraktık öncemizi
aşk ile kızdı kum tutuştu gözyaşıyla
suya düştü sabır
umut…
mavide yüzgeci kopuk yakamoz
kül değiliz / anla

diyorsun
gece unuttu bizi acının deminde
elbet yırtılır gök çizdiğimiz yerden
bir çocuk gün olur zamanla
//
bilirsin ay üşür
bulutu söz eyleme
dönüşün sır iki gidiş arası
dök yüzünü yüzüme
yol bizim yolcu ayyaş
gülüşün sokak lambası

sakla gölgeni söğüt dalına
öfken öfkemin çoğul hali
canım canan gönlünün öbür yarısı
///
sus diyor saki
bağırsın fırtına tozunu
nasıl kırılır sana büyüyen yanım

yaşamak
ay ışığında gül kere

al benden birimi sende bir olalım

Kıyı, Sayı: 202, Mayıs-Haziran 2008

THYRSOS

yâr olmadı cümbüşe tamburun ela sesi
bir ney ağlıyor tenhada nefesi saba

dionysis
tanrı aşkına uyan

ateşi öptüm güldüğü yerden
elimde yağmur testisi

ayrılık dile gelmiyor
asma dalında bir engerek yalnızlığım
sabahı musikî

zamandır
suyun sırrını bulan

aynanın gözleri yakut
güneşin hangi bağıdır toprağın kıblesi

gülden aldım dikenin sabrını
mahzen
bir çift üzüme cennet

küpün gönlü uçurum

imdada ermeyen aşk

nihavent bir salkımda müebbet

Hiç yorum yok: