24 Ekim 2016 Pazartesi

NESLİHAN SU


(13 Mayıs 1971 - )


      Eskişehir Anadolu Üniversitesi Eğitim Fakültesi Yabancı Diller Bölümü İngilizce Öğretmenliği’nden mezun oldu. Antalya’da yaşıyor.
      İlk şiiri “İnci Küpeli Huzurum” Bireylikler dergisinde yayımlandı. Şiirleri Akatalpa, Bireylikler,  Dize, Eliz Edebiyat, Heves, Mor Taka, Şiiri Özlüyorum, Taflan vb. gibi dergilerde yayımlandı.
      Ödülleri: “Düş Lekesi” adlı dosyasıyla 2006 yılında Safranbolu’da 7. si düzenlenen Uluslararası Altın Safran Belgesel Film Festivali kapsamında  düzenlenen şiir ödülünde mansiyon aldı.
Yapıtları:
Şiir Kitapları:
& Yeraltında Gülme Krizi (2016, Artshop Yayıncılık, İst., 64 s.)

Şiirlerinden Seçmeler:

HEYKELLER ÖPÜLMELİ

kilitli su narların kızardığı uzak ülke
üflenmedi ülkene henüz zaman tenhalarda birkaç sokak
gezinip dolaşsın bırak süslenip saçılsın
bir heykeldi ben onunla öpüştüm
bir ırmak geçtiydi üzerimizden içi kırık bir heves
hepsi bu

şeytan çarpsın uçsuz boynumda kıpırdanan neydi
neydi o büyük düş o büyük gergedan
kuşlardan çok önceydi çok hastaydım
karnım daha da büyüdü ve dalgınlığım
harflerin biçimsizliğiydi belki de ağzımı acıtan

git kendini yedi dağın kulağına fısılda
aç üstünü karanlığın gecenin derin ağzını da
yelkovan kuşları geçecek aklından bırak geçsin kıpırdanma
uzağından ince bir yağmur ol birik kendine
eşyalara dokunma
eski bir hastalık bu bende dilimde susup duran ihtiras
suya vuran ay sus ay sus ihtiras
hastaydım ben kuşlardan çok önceydi
hastaydım ben masum ve itaatkâr
karnım daha da büyüdü ve dalgınlığım
taşların biçimsizliğiydi belki de kollarımı acıtan

kabuğun kaygısı burada yer
-in rahmine in/en derin sızı
(hiçbir sızı masum değildir ve itaatkâr)

TERANE

Orada
kar mahkûmu sabırla seyrederken dünü
gözünde arpacık kâhindi zaman
katledin !

kim görmüş şafağım sökük eteğim dışa dönükmüş

içimde bu saatte kimse yokken
en tenha yerimde bir fesleğen
tuttuğu nefes bu topraktan değil

zaman kasten saklanmış konuşmuyor

işte orada en kısa yerinde ömrün
boyum uzun ve yüzümün solgunluğu
soyunup kendini bin ahla taşlamış
arınıyor gözlerinde asya ürperdik

uğultular uğultular
bu pislik bu kan bu idrar
batı taraflarımdan atlılar iniyor atlılar
kaç fersah geçecek yelkovan bakirliğin agorasından
ve akrep ağzında karlı şubatlar

altıeylülçarşamba dünün ağrısı akşamdı

ayyaş yerlerimde malum bir terane
her yeni aşkta aşınır aynı yüz
bakar mı bu göz kendi suretine
oysa ay dağlarında bir esire
yakut taşın gizeminde bir şey duymamış gibi
ince bir gülümseme ve alçak sesle
aşkı andırıyor

üç adımda çöküyor insan en kısa yerinde ömrün

orada vakit hayli geçmiş
geçmiş kendinden
konuşmuyor


Akatalpa, Sayı: 121, Ocak 2010

Hiç yorum yok: