19 Ekim 2016 Çarşamba

ÖZGÜN ERGEN


(7 Aralık 1988, Aydın - )


       Dokuz Eylül Üniversitesi Dramatik Yazarlık-Dramaturgi Ana Sanat Dalı mezunu. “Nâzım Hikmet’in Yaşamı ve Oyunlarında Aydın Kavramının İncelenmesi” başlıklı teziyle Z Raporu Şenel Aksu En İyi Tez ödülünü aldı.
       Şiirleri, Akatalpa, Bireylikler, Hayal, Patika, Şiirden, Şiiri Özlüyorum, Varlık, Yeni Tiyatro vb. gibi dergi, fanzin, gazete ve eklerinde yayımlandı.
 Ödülleri: “Aşağıdakilerden Hiçbir İz Yok” adlı oyunuyla 2013 yılında Suat Taşer Kısa Oyun Yazma Yarışması’nda Sahnelenmeye Değer Ödülü aldı.
Yapıtları:
Şiir Kitapları:
& Salgın (2011, Hayâl Yayınları, İst., 64 s.)


Şiirlerinden Seçmeler:

BOZUK

Tez çürüdüm
Çatladı artık aklınızın yumurtası, civciv öldü
Beşi bir yerde takındım zincirlerimi; başım bağlandı ilmik
tutmayan iple
El değmemişiydim demirin; sabaha paslandım

-Gelinlik de kefen de maskeniz sizin; karaları örtmeye

Uzun timsah başlarıyla saldırdı erkekler, genç kızlığıma
Gözyaşımı etime katık yapıp yedi büyük büyük ağabeylerim

Akatalpa, Sayı: 140, Ağustos 2011

DEĞİŞİM SAATİ

lekeli uçurtmalar sakladım cebimde, kederli
içimin mağara duvarına eğilip baktım

değilim artık
o değil
o küçük kız, sessiz, çekingen
ağzının kıyısında
tarlakuşları uçuran

erken büyümenin yası
birikiyor tırnaklarımda

değneğine binerek günleri tek tek ayrılmış
süpürge saçlı atımın
dünyayı savunabilir miyim
bütün kötülere karşı

ruhum kaç bin yıl
kendinde bir dansken
rüzgârla yarışan kadın

DÜNYAYA EĞRETİ

Biri beni çengelli iğneyle iliştirdi dünyanın yakasına

Kıpır kıpır bir ekranda canlandı gölgem
Kanallar değişti vitrin yenilendi
Podyumun ışıltısı, sahnenin tozuna karıştı
Yüzümün boyaları aktı, boşluğun ağırlığından

Düğmeye bastılar ben çalıştım
Döndüm tanrıların etrafında
Renkten renge girdim, yasaklarla avundum
Yüreğin fişini çektim, bilinmedi adım

Kopya kâğıdı kadar hızlı ve silik çıktım hayata
Aslım buruk yüzlü bir işçinin nasırlı ellerinde kaldı

Akatalpa, Sayı: 118, Ekim 2009

EKMEK KADAR KUTSAL

Altı delik kumbarama -ah bir sorsalar
Kaç acı biriktirdim bu şiiri doğurmaya

Kınalı bir türküydü çocukluğum
Şeytan tırnağımda bir kopuşun açtığı
yaraya bakardı öğretmenim, boyacı çocuğun
-hani bana diyen parmağına
ayıplarınızı silmekten yorulan peçeteye

Önlüğünden tutulup sokağa bırakılan çocuktum
Kaldırım taşlarına sarmalanan
Kalp bu, elbet suya atılırsa dibe de çöker
Küçücük putların önüne serilir seccade

Ekmek değildim üstelik; öpülüp başa koyulan

Yoksuldum, balım yoktu bir parmak
ağızlarına çalacak

Akatalpa, Sayı: 136, Nisan 2011

ELLERİ YARAT

Adresimi sorsam bütün orman yabancı

Gökyüzüne yetişmeye ne uzak; kolum kanadım
Köküm kayıp!

Mendile beze bağlamışlar umudu sımsıkı
Çiçeği renginden soğutup gitmişler; diplerine varıncaya kadar

Bir putum bile kalmamış sığınacak...

Düştükçe yenisini dikmeseler önüme
El uzatan da yok hem ben şimdi nasıl kalkarım

Tutunacak dalı olmayanlar
Bilmeli en çok ağaç dikmeyi

Akatalpa, Sayı: 138, Haziran 2011

HAYAT ÖDENEĞİ

Ezildik, büzüldük
Dizildik bu yuvarlak kaypak masa etrafına

Tabak çatlağında eriyen kalbimiz toz!

Burada sinek avcıları ve tahtakurusu
Yediğim kazıkla tokum ben bu sofrada

İşlemeli kadehlerin içi kançanağı!

Daha da sarıl kundağına bulaşan bozuk süte
Çiğne, sindirme, bebeğim yut bu masalı!

Akatalpa, Sayı: 128, Ağustos 2010

ÖZGÜNDEYİŞ

Tırnaklarımla çıkardım her şeyin boyasını
Usul usul öptüm bir inciyi kabuğundan

Sokaklara saldım çocukluğumu; kimselere göstermeden
Limon ağaçları, hanımelleri, yaseminler değil de
İnsanların yüzünde zift karası, elbiselerine sinen
benzin kokusu; ne garip
Dağ ardına gizlensem keklikler ve ben, sonra bir başıma
büyütsem şiirimi

Ellerini gökyüzüne doğrulttuklarında, ben oradaydım
Sapan ne, avcı kim, av nerede; biliyordum, üstelik:
Savaşlar dinamitini en çok kendi içinde saklar
Canlı bomba olmaya gelir tanrı; huzurumuza

Bu suyun tarihini iyi bilirim, bu taş
Çatlasa en fazla kum oluruz, toza karışırız, ucunda ölüm yok ya
Aşk erir bu yangında, buharlaşır karışır bir de üstelik, aldırma
Havadan kap!

-Yaldızından ayıklamak istedim her bir şeyi; tek tek

Özümü ben başka yerde bıraktım; günüm yitik
Ne kadar bir anadan da doğmuş olsak, dünyaya hep üveyim

 Akatalpa, Sayı: 134, Şubat 2011

SARHOŞ

Yürümek için tutunmalı bir korkuluğa

Kurma bebeğin kumandasını al
Polis arabalarını yürüt, patlat ağrıyan yanını dağların
Kıyısına iliş hayatın, dünyanın camına yaslanan buğuya alış!

Tökezliyorsun; kuru gürültüyü seç, cıvık neşeyi
Bütün çimenleri kurutup ser önüme; kanını sula
Bu ölüm senin değil nasıl olsa

Bir asansör boşluğundan, televizyon ekranından da değil
Düşüyorsun kendinden

Akatalpa, Sayı: 126, Haziran 2010


Hiç yorum yok: