(18 Şubat 1982,
İstanbul - )
Telat Ocak’ın oğlu. Marmara Üniversitesi Hukuk Fakültesi'nde okudu.
Levent Sayım ve Kaan Koç ile Yokluk fanzinini çıkarıyor. İstanbul’da yaşıyor;
avukatlık yapıyor.
Şiirleri ve söyleşileri Akatalpa,
Diri Ozanlar Derneği, Karayazı, Koridor, Muaf gibi dergilerde yayımlandı.
Ödülleri:
“Homeros
Ödülleri 2007/ Attila İlhan Şiir Ödülü'nde” mansiyon ve “Kocaeli Üniversitesi
Şiir Etkinlikleri Birimi Gençlik Şiir Ödülü 2007” seçici kurul özel ödülünü, Kültürlü Küfür ile 2008 Arkadaş Z. Özger Şiir Ödülü’nde Jüri Özel Ödülü’nü kazandı.
Yapıtları:
Şiir
Kitapları:
& Kültürlü Küfür (2009, Mayıs Yayınları, İzmir, 64 s.)
Şiirlerinden
Seçmeler:
BEN
ESKİDEN İYİ BİR ADAMDIM
ben eskiden iyi bir adamdım
kolum kırıldı mı içime atardım
sabah kuşlarının sesindeydim beyaz
bayrağı yırtıldı mı gökyüzümün
taburemden çiçek yapardım
eskiden iyi bir adamken
kaleleri düşerdi zamanın bir bir
kızlar gülüşünden koklanırdı
elimi kaybederdim denizlerinde ülkemin
ki- inkar ediyorum- yalnız bir adam
kadar parmaklarıyla oynardı
gözümden düşen aydınlık
sokaklara yığılırdım yüzümde yamalı bir
yanak
erken kararırdı mevsim
gün kırılırken ensemizde güvercinler
gülerdi
ne kadar ağlarsam o kadardı güneş
dünya sağanak halde dökülürdü
öfke biriktirirdi gemiciler karada
mesela madrid’de bir dişi kuş kanadını
keserken
haysiyetli bir köpek dişleriyle hüznünü
ısırırdı italya’da
ve poposuyla çekerken yükünü dünyanın mor
öküz
güzel kadınların elinden otlardı
ne hoş komşumuzdan sen: “öbür dünya”
beni anlamasaydınız keşke, kollarımdan saat
yaptım
ince bir demir gibi -yani öyleyken-
gök düştü hayatın bir yerinden
hiç istemezken öldüm
kutlayın şimdi yangınlığınızı
alın size bir avuç kül...
KASLI YARA
nasıl iyileşir ki
bir yara göğü sulamadan
sancaktan nefes
alırken güz, nasıl iyileşir
kındı, kırılırdı
bütün kılıçlar bir çiçekte
özde faniydik,
sözde şarkı, hüzün
böyle günlerde
dünyaya ses veren belki de ölüm
varmışız kentin en
salgılı yerine, vıcık vıcık
kan düşüyor günün
şehirli gülüne
yara olabilir suyun
üstündeki çizgi
aşkın gen hali,
sabahın sabıkalı bıçağı
ve şiddetle
üşütüyor bizi gecenin dibinde
göğsüm
karıncalanıyor, nasıl iyileşir ki yara
tenimde bir hayvan,
terimi püskürtüyor
küfür bahçe çiçeği,
koparacağım rengini
çıban gibi akacak
yüzümden güneşli fırtınalar
göğsüm
karıncalanıyor, nasıl iyileşir ki yara
Akatalpa, Sayı: 111, Mart 2009
YARALI
YARA
-sen bana sen demezsen ben sana ne derim
nereye akar koynunda yeşeren sular-
etin soyuluyor pencerenin akşamında
yaralı bulut, yamalı güneşin kesiğine
sesinde geceyi tamamlamış bir kuş
vuruyor sokağın tavanına kendini
-yalnızlığıyla büyürdü her insan
yalnızlığı büyümezdi, yalnızlık aynı insan-
şimdi, sende bırakıyorum şairliğimi
göğün memelerinden çağa tutunarak
bomba süsü verilmiş cümlelere
kalbin: bir aşk sözcüğüydü yuvarlak
-sonra bir gül indi papatyanın alnına
düşlerine diş geçirdi falçatasıyla-
öleceğiz tanrım biliyorsun değil mi
şu duvar tam ortasından yırtılacak
ne diyorduk: "her kadının eli biraz
mavi
bütün maviler yüzünde oyuncak
-keskin bir kalem rengini sınıyor boynumda
yara, şimdi ne yazsam sana yarayacak-.
“Kültürlü
Küfür” adlı kitabından
YENİ
BAŞLAYANLAR İÇİN AŞK
kadın saçlarını göğe bağladı, seni
seviyorum
en keskin yerleri ağzında iki parça, seni
seviyorum
sonra kısrak sesleri ve dilimde bir yara
çok kişiyiz en azından, seni seviyorum
sokakların içinden ve bir şeylerin dışında
şurama bir gül batıyor tam şurama
kaç kişiyiz, kaç kişi bal dökecek yarama
seni böyle seviyorum, şurama bir şey
katıyor
akasyalar diyorum, izmire yabancı bir
rüzgar sonbahar
sonra masada dantel işlemeli yüzün
bardakların kırılmış renginde kanayan ruj
izi
çok fena ağlıyor, çok fena, çok fena birisi
nereme sorsam bir elma, çok fena
kan diyor: “aşk yeni başlayanlar için
fırtına”
en çok böyle seviyorum seni, kesik bir
portakalda
okul şarkılarında ve kadınlığını öven
kadınlarda
bir şey batıyor şurama bir şey mesela
türkçesini arıyorum sustuklarının
konuştukça
yamalı bir sözcük oluyor kalbim
kadınlığını göğe bağlıyor biri, gök
bağırıyor:
“böyle seviyorum kuşları, böyle çok fena”
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder