(1272, Kırşehir - 1333)
Asıl adı Ali’dir. Babası dönemin din ulularından sayılan Muhlis
Paşa’dır. Horasan’dan Anadolu’ya göçen gizemciliğiyle bilinen Baba İlyas’ın da
torunudur.
Aile geleneğine bağlı olarak iyi bir eğitim aldı. Küçük yaşlardan
itibaren şiirin çeşitli biçimlerini öğrendi ve iyi örnekler vermeye başladı.
Şiirlerinde Yunus Emre etkisi hissedilmektedir.
Sonraki dönemlerinde tasavvufun Anadolu’da yayılmasında etkin oldu. Bazı
araştırmalarda ise daha küçük yaşlarda Hacı Bektaş’ı tanımış ve daha sonra bu
felsefe doğrultusunda hareket etmiş olabileceğini belirtmektedirler.
Aruz ölçüsü de kullanmış olmasına karşın duru Türkçeyle yazdığı heceli
şiirleri daha ilgi bulan ve geniş kesimlere ulaşan Aşık Paşa, 1329 yılında
12.000 beyitten oluşan “Garipname” adlı eserini tamamladı. Bu eseriyle
Anadolu’da tasavvufun yayılmasını amaçladı.
Selçukluların son döneminde Konya Emiri iken Osmanlının kuruluşunda 1. Osman’a
hizmet ettiği kabul edilmektedir.
Aşık Paşa’nın, “Faka-name”, “Valf-ı Hal”, “Hikaye” ve “Kimya Risalesi”
adlı dört mesnevisi 1953-54 yıllarında Agah Sırrı Levent tarafından yayımlandı.
Aşık Paşa Kırşehir'de öldü orada toprağa verildi.
Kaynaklar:
Şiirlerinden
Seçmeler:
EY
PADİŞAH
Ey padişah Ey padişah
Çük ben beni verdim sana
Genç ü hazinem kamusu
Sensin benim önden sona
Evvel dahi bu aka u can
Seninleydi asa iken
Ahır gere sensin mekan
Üş varırım senden yana
Senden sana varır yolum
Sana seni söyler dilim
İlla sana ermez elim
Bu hikmette kaldım tana
Bu hikmeti kim ne bile
Bilse dahi gelmez dile
Bu ah ile bu zar ile
Gözüm yaşı nice dine
Aşık sana tuttu yüzün
Unuttu cümle kendi’ özün
Cümle sana söyler sözün
Söz söyleten sensin yine
OLUR
Söyler isem bu derdi ben
Sırrım cihana faş olur
Sakin olup oturursam
Sağmaz yüreğim baş olur
Seyrim daim senden sana
Seyranlarım senden yana
Sultan dürür aşkın bana
Süvar u hem yoldaş olur
Sen tınma Aşık ol erür
Sayruyu sağı ol görür
Serkeşleri yoldan sürür
Sakinlere ferraş olur
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder