4 Ekim 2016 Salı

ALPER T. İNCE



      Karakalem dergisinin yayın kurulunda yer aldı.
       Şiirleri Akatalpa, Kurgan vb. gibi dergilerde yayımlandı.

Şiirlerinden Seçmeler:

BEN DEYİNCE SEN YANİ
SEVİ BİR HİTAP SORUNU

Bir hitap sorunudur sevi
Üniformanın elimdeki altı ayı uğruna
Otoyola çıkmaya burnundan başlayanların gecesinde
Fırınlanmış akıllardan süzülenlerle oynaşırken
Hıncım saydam bir yorgan olup dolanıyor çıplağına.
Kafamda etçil karıncalar dans ediyor
Her sınırda vücut ısısını ölçüyorlar
Sınıyorlar her kaçamak bakışı nazik bir eldivenle
Bu tarafı öteki yapıyorlar yetmiyoruz kendimize

Bir hitap sorunudur sevi
Bilginin en ağır suç olduğu şu günlerde
Zaman, kaldırımda uzanan bir kadavranın
Üstüne örtünen gazete sayfasında
Yarısı çözülmüş çengel bulmaca.

Bir hitap sorunudur sevi
Bekleyişle beslenen habis bir ur gibi
Serkeş bir şair değiştirebilir her şeyi
Olmaz deme olur nasıl ki savaş biter bir sözle
Aldandıkça sığınılır şişelerin gerçekliğine
Kil yüzün bir intihar müsveddesi gibi uzuyor ellerimde

Bir hitap sorunudur sevi
Eziliyor ruhum bu markalı haplar anaforunda
Her beşerin bir boyun eğişi varmış boyun eğdim
Gördüğüm seslerin duyduğum renklerin serabında
Ben döşümü aç kurtlara
Uyarılmışlığımı umursamayan gözyaşına bıraktım
Beni sade üniformanın kopan altı ayı karşılar
Birden aklına düşen annenin kucağımda
 “bir hap daha” uzatır gölgeni kollarıma

Senin histerik gülüşün her sızının dinamosu
Kanla kardeş olunan bir çağın ensest tiyatrosu
Senin histerik gülüşün bana eklenecek biliyorum
“bir hap daha” gölgeni gerçek belletecek
Ben deyince sen yani sevi bir hitap sorunu
Ne kadar eksik, buyurgan, hayli kurumlu

“bu hap son olsun, üşüyorum, sen de üşüyor musun?”
“ruhum bol, üşüyorum, ölmüyor musun?”

Akatalpa, Sayı: 125, Mayıs 2010

MELANET

Arttıkça balçığa bulanıyor şehir-
İn aralarına toz melekler savruluyor
Daha fazla eşitlik için
Öpüşürken gözünü kapatmayan kadınların
Eşitlik kemiği eriyor ağzımızda.

Herkes kendi ormanında yangın heveslisi
Siren sesleri sisli bir güne uzatıyor geceyi
Boğazını gıdıklayan bir Keşke kadar pişman
Duyuyorum, başka döşeklerdeki inlemeleri

Reçetemde kesin bir susku yasası
Zayıflayan bedenler değil ruhlar da cabası

Uçsuz bir uykusuzluk düşü sarmış ya şehri
Ters konmuş ayakkabıları koklayan bir sokak köpeği gibi
Kokumuzu bırakıp çoğalacağımız bir sınır çiziyoruz
Orada bir ses çağırsın diye raya dayanan kulaklar
Trenin gelişini duymadılar

Kılıç
Terazi
Bir zincir olmuş birbiriyle endişeli
Özlenecek bir yankı arıyoruz sessizliğimize.
Bak ısındı toprak, tepemize inecek yeni bir ev
Verdiğini alacak burnundan soluyan evren
Her şey başlangıçtaki söz’e dönecek
Hadi bir kadeh daha içelim daha vakit erken

Akatalpa, Sayı: 113, Mayıs 2009


Hiç yorum yok: