(25 Nisan
1979, İzmir - )
Ayhan
Hanım ile Ercan Tezgörenler’in oğlu. İzmir Balçova Lisesi’ni bitirdi. Turizm
sektöründe çalıştı. Komilik yapıyor. İzmir’de yaşıyor.
İlk
şiiri Mühür dergisinin Temmuz-Ağustos 2015 sayısında yayımlandı.
Şiirleri ve söyleşileri; Akatalpa,
Alarga, Babylon, Beşparmak, Caz Kedisi, Çini Kitap, Edebiyat Nöbeti, Eliz
Edebiyat, Eşek Sudan Gelince, Kasaba Sanat, Mühür, Nif Sanat, Olağan Şiir, Patika,
Sarmal Çevrim, Şehir, Şiiri Özlüyorum gibi dergilerde yayımlandı.
Yapıtları: Şiir: *Sus Çiçeği, İst.: Mühür, 2016 *Beyaz Leylak Ülkesi, İst.: Mühür,
2016 *Şehirde Manolya Sokağı, İst.: Mühür, 2018 *Yelesi Sarı Kısrak, Ank.: Klaros,
2021 *Yalnız Papatya Mavi, Ank.: Klaros, 2022 *Cadılozita, Ank.: Klaros, 2022
*Ağustos Kışı, Ank.: Klaros, 2024
Hakkında Yazılan Yazılar:
“Şerif Tezgörenler çok ilginç bir
şair. İlginç olması için nedenleri var. Benliğinden fırlayan imgeler bazen
öylesine farklı, dünya dışı oluyor ki şaşırıp kalıyorsunuz. Ama bazen ayrı
dünyanın insanı olan Şerif, şiirini toparlayıp algılanabilir hale getirip de,
aynı dünyanın insanı olarak bize sunabiliyor. Bunu hep başarmasını dilerim.
Umarım sonuna kadar başaracak da. Şimdiye kadar yayımladığı dört kitap bunu
gösteriyor. Dünyanın bütün acılarından kaçarak sığındığı mağarasından, yeni
imgelerle derli toplu şiirlerle çıkmasını biliyor, bilecek.”
(“Yalnız Papatya Mavi” kitabının
arka kapak yazısı; Yusuf Alper)
"Şerif Tezgörenler, taşları
karıştırılmış bir satranç oyunundan kurtulmayı deniyor. Derine gözlenmiş
imgeler sayesinde pes etmiyor. Minimalist görüntülerle bu düş gücüne yol
veriyor. Tutkuyla acımasız gerçekliğin karşısında durmayı biliyor. Dil insanın
varlık evi, durması gerekse bile oradan asla ayrılmaz. Bir kesinti olsa da;
sanatçı yine sıçrar. Dilin ölümcül perendesi sanatçının zihninde nasıl atılır
durursa, Şerif Tezgörenler de ironik olarak poyraz akıntılı bir bilincin
şiirini derinleştiriyor. Romantik ve melankolik eğilimli. Dingin ama hep
dalgalı. Her şiir zaten ırmağına bırakmaz mı kendini? Nereye sıyrılacağını
kimse bilemez, 'can kenarı' dediği yerden seslenip bekler.”
(“Yalnız Papatya Mavi” kitabının
arka kapak yazısı; Sadık Yaşar)
Yayına hazırlayan: Şükrü Kırkağaç
*25 Nisan 2024 tarihinde güncellendi.
***
Şiirlerinden
Seçmeler:
DİLİ
KESİK MUHABBET KUŞLARI
Dili kesik muhabbet kuşlarıyız
Kan damlar susuşumuzdan
Sararmış köşesi kopuk resimler gibi eksik
Zarfını kaybetmiş mektuplar gibi yarım
Vedası olmayan gidişlerin
Mahcup birer merhabasıyız gelişlerin
Dili kesik muhabbet kuşlarıyız
Kan damlar susuşumuzdan
“Sus
Çiçeği” adlı kitabından
HAZİRAN
Şu benim en sevdiğim haziran
Şu senin en sevdiğin kırmızı
Şu bizim birlikte baktığımız mavi
Bir kuş uçuşu
Yaprak dalgalanması
Bir çiçek ürpertisi
Bir karanfil kızılı
Tavrındaki dominant
Saçlarında ıslak ürperti
Avuçlarındaki gelincik
Dudaklarının kıvrımındaki polen ,
Esirliğim hürlüğüm
Kalbindeki mührüm
Bir mürdüm eriği
Bahtiyarlığım sayısız kere
Yitip çoğalmalarımız
Akşamüstleri
Öğle güneşinde parlamalarımız
Saklı su
Gözlerimizi yıkadığımız bir pınar
Şu ikimizin olan yaz
Akatalpa,
Sayı: 200, Ağustos 2016
KUŞLAR
1
Güvenim kalmadı güvercine
Pençesinde bana müjdeni getirmedikçe
Ve inancım kalmadı zeytin dallarına
Her uzatışımda o uç boş kaldıkça
“Sus
Çiçeği” adlı kitabından
KUŞLAR
2
Cıvıldaşıyor
gönül kuşları telaşından
Bülbüller kanaryalar
Şen şakrak muhabbet kuşları
Aklımın erdiği kalbimin beni yendiği sen
Deneme yanıltma beni
“Sus
Çiçeği” adlı kitabından
LEYLAK
Kara gözlerim kahverengi gözlerine değince
Beyaz bir güvercin kanat çırpıyor sol
göğsümde
Ansızın bir leylak bahçesine dönüyor
bulunduğumuz yer
Ayaklarımızın altı uçan bir halı
Çekilirken akşamın kızıl grubu
Kelimelerin yağmurundayız
Kalplerin bir birine pamuksu değişinde
Avuçlarım karıncaların istilasında
Suçsa gözlerine bakmak
Benimkisi giotine kafa uzatmak
Ey bakışlarında eridiğim kadın
Telaşım düşüyor ellerimden tutmuyorsun
“Beyaz
Leylak Ülkesi” adlı kitabından
MEVSİM
RÜYASI
Gökyüzünün kahkahası ne zaman
Ne zaman canlanır ayaklarımın altındaki toprak
Güneş ışıldar üzerimde tüm ihtişamıyla
Ne zaman
Gökyüzünden üzerimden
Sağanak yağmur dökülür
Ne zaman sıcağın kavurur ellerimi
Denizinin suyu ıslatır teni
Ne zaman kiraz sallanıp düşer dalından
Çilek dudaklarının arasında erir
Ihlamur çiçeği melisa burnumu fetheder
Ne zaman sunar rabbim bir seni bana
Yeşil örtünün üzerinde duyuyorum kokusunu
papatyanın
Gecenin sükunu gündüzden bozulur ne zaman
Avuç içlerimizde kömürden izler
Yaşadığımız gri hüzünler ne zaman cıvıltıya
döner
Dalında kanlanır karadutlar
Erik çağla tuza bulanır kayısı ballanır
Dal zerdalisine kavuşur ne zaman
Sevince bulanır göz yaşlarım
“Sus
Çiçeği” adlı kitabından
RUMELİ
Güzelliğinle alıyorum
Her gün soluğumu
Rengarenk çiçekler içinde
Tepeden tırnağa Rumeli havan
Kirpiklerinde duruyor som tuzlar
Şaha kalkıyor beyaz yeleli atlar duruşunda
Bakışında sarsılırken her yer
Dokunuşunda can bulur tüm evren
“Beyaz
Leylak Ülkesi” adlı kitabından
SİYAH
Yıldızların ışığı aydınlatmıyor gecemi
Yokluğunun karanlığında gözlerim kör
Yitiririm elimi kolumu ayazında sensizliğin
Yalnızca yalnızlığım öptüğünde
dudaklarımdan
Dalgaların sesinde kucaklaştığım zaman
Yüreğimin sesinde sen
“Beyaz Leylak Ülkesi” adlı kitabından
TANGO
Gözleri bir pınar
Eğilmiş su içiyor martılar
Saçları rüzgarda dalgalı Rumeli
Avuç içlerinde karanfil kokusu
Dudaklarının kıvrımında polen
Susarak büyütüyoruz içimizdeki karanfili
Sustum
Gözlerimdekileri anlattım
Sustun
Kalbindekileri anlattın
Je t aime
“Beyaz
Leylak Ülkesi” adlı kitabından
YANGIN
Bir yangın
Senin gözlerinde
Benim içimde
Senin susuşunda
Benim kelimelerimde
Senin ellerinde
Benim dizlerimde
Senin rüyalarında
Benim uykusuzluğumda
Senin çiçeklerin suyunu değiştirişinde
Benim martılara simit atışımda
“Beyaz
Leylak Ülkesi” adlı kitabından
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder