3 Aralık 2016 Cumartesi

ZELİHA KÖSE


(1 Ocak 1988, Eskişehir - )


       Eskişehir'de yaşıyor.
      Şiirleri,  Akatalpa, Gard, Mahsus Mahal, Spleen, Şiir’den, Temrin gibi dergi ve fanzinlerde yayımlandı.

Şiirlerinden Seçmeler:

DERİN UYKU

kendine soruluşu soruların ardında suyun kıvrılışı
ah eksik yontu benim sana vereceğim bir ismim yok

dünya gittikçe gidiyor düğümler kendiyle mi kalıyor ne
en sessizi yoktur limanın
takvim gölgesine şaşırılan zaman bu kadarsın
yalnızca büyür korkuluğa en bir önce değil
bırakayım sesini ben olabilir bir kıyıya
anlamıyor musun bekledikçe çürüyor avuç içlerim

alsınlar versinler aman aman bayraklar
ben nakarat ben sitem
dudaklarımı yoldum bir tufan, besmelesiz başladı körlük
ben gecesi elinden alınmış asası resmen kayıp
fena ayıp tenhalarda menhalarda
bir ben kazasında sınırlarım daraldı
merhamet haritasında da gösterdim taşları
genişti ıslaktı önceydi herkesten

ve sonra kimse benzemiyor bir benzememek oluyor etraf
Üsküdar’da Üsküdar kalmıyor, aşk da aşk
herkesin ismi bir yana deyip
hatta devrilip çok bahsettim gelmemişlerden
bakıldıkça utanan bir takvimden
çıkmazlığından gururlanan bir sokaktan
topuklu ayakkabılarla dolaştıracağım anılarımı

çarpık kentleşmeyi vurma şehrin yüzüne
kimin ruhu kime suç değil bu şu o derken hâlâ kayıpsın
dedim bazı şeyler gelmez çok gitmeye
anlamıyor musun en sonunda depremlerini seveceksin
sahnelenmeyen bir oyun kimin gövdesine üç oda bir salon
böylece anlaşılsın insan adına mezar yaptırılan bir şey
ve biri seslensin artık kendine, ve lütfen biri çayımı tazelesin

anlatılmış kabukların rengi turuncu
ki affedilmeyen ateşlerin uydurduğu cennet tasarımı
alın uykumu yontun o ağlayana o en güzel o ilk ağlayana
ya ben hangi kılavuzla anlayacağım
bir babanın ıslak kalan ellerini hep

Akatalpa, Sayı: 170, Şubat 2014

TAŞIN GELENEĞİ

1
yosun ıssızlığı
nehrin bileklerini saran

sislerin gizeminde
kendini sesine çeker

2
çıplaklığın gövdesinde
yeşeren ulu sular

düşlediği
çölün ardı

cehennem oyunu
bıçakların asıldığı ten

3
cevapsız bir sorunun serinliği
yangınları eksilten

kan ıslık çala çala akar
bilmediği özün kıvamına

4
bir taşın geleneği neyse
uygulanmalı atıldığı yere

Akatalpa, Sayı: 131, Kasım 2010

YA İBRAHİM RÜYAMA GİRMESEYDİ

benim dediğim şu rüzgarın ucunda
adımı bir kez daha koydu annem
o zaman sesler daha doğmamıştı
ki ben
kemiklerimin üstünden kanayan nağmeler sallardım
öyle hırçındım ki
annemin ağzında besmele yuva yapmıştı
a n n e m h a k l ı b u d u r u m d a

bir sabah uyandığımda
herkes bir başkasının kıyısına deniz olmaya çalışıyordu
b ö y l e d u r u m l a r d a g ü l m e k i n s a n ı ü z e b i l i r

ben bir sofistim aslında bunu sadece annem biliyor
bir de geçensene ölen mualla teyze
mualla teyze dedim de
dünya o zamanlar günah dönüşünü tamamlamamıştı

arabesk denen ilacı üç öğün alacaktım
gece almayınca yan etki yaptı
rüyamda ibrahim diye bir şey gördüm
ellerimi kesiyordu
e l l e r i m i n e r e y e g ö t ü r ü y o r s u n i b r a h i m
diye akıyordu kanım
ben ibrahimle sevişmek istedim
bunu sadece anneme söyledim
a n n e l e r d e n b i r ş e y s a k l a n m a z

uyandım
hıçkırıklarım kemiklerimde bayrak
bu dünya ibrahime bayat
ibrahim bana hayat
ibrahimde şiir yazacak kadar yerim var

inanmak isterken her şeye
bir şeyleri bir şey yapan bir şey gibi
i b r a h i m r ü y a m a g i r d i


Spleen Fanzin, Sayı: 3

Hiç yorum yok: