TAŞ MESELİ
Misal
Bir
yaprak düştüğünde
Toprağın
duyduğu acı
Daha
mı azdır
Doğurduğunda
Ağacı
Yahut
Mıh
mesela
Yararken
bir duvarın bekaretini
Hıncını
mı almadadır
Sırtından
vurulduğunun
Peki
neden
Ağlamaktan
utanan
Güler
yüzlü bir devrimci gibi
Asılı
kalır yanaklarında
G-özsuları
Darağaçlarının
Bilemem
Bir
bildiğim taş meseli
Ki
bu biçimsizlik ancak taşın huyudur
Sertlik
kanunu
Ve
taş kırılırsa
İçten
kırılır
SÜVEYDA
Ah
çapraz ateşlerde kaldım
Arz
ile arş arasında
Yar
ile mahşer
Zifiri
karanlıkta
İçimdeki
hınçla
Parıldayan
hançer
Dilimde
hala
Kabuğunu
özleyen
Bir
yaranın yangısı
Tenden
içre kemiğe
Değince
divitin ince ucu
Şiirin
kamaştığı
Her
dizede kan tadı
Canımla
işlediğim
Hançer
oyası
Sür
İbrahim
Ben
boynumla bilerim
Yaz(g)ımın
azabını
FAİLİMEÇHULÇOCUK
Bir
şiiri daha vuracaklar bu akşam
Şimdi
sözlerime dikkat et çocuk
Taşıyamaz
hafifliğini
Saç
örgülerine kurduğun salıncak
Bu
kaçıncı karıştırışın aşkı
Kaçıncı
çanak çömlek patlayışı
Unutma
Her
sevda sui generistir aslında
Sızıları
bilhassa
Bir
istiridyenin büyüttüğü şiirsin / İncinirsin
Yeni
yetme güvercinin
Çatıdan
atlayarak
Uçamamayı
öğrenişidir; Aşk
(D)üşüyorsun
Göğsünde
yaralı bir güneş
Güz
hüzünlü aşkların göç vaktidir
Yaşlı
gökyüzüne dikkat et çocuk
Bir
şiiri daha vurmasınlar bu akşam!
HÜZNÜNÜ HANÇERLER
HER ŞAİR
Müntehir
bir şairdir Eylül
Kendini
kurşuni gökkuşağına şiirle asan
-
Günebakanın hicabı karabasan buluttan
Ha
yağdı ha yağacak güzünden düşen bin parça
Dudak
büken bir yetim gibidir
Olay
mahallinde yarım kalmış şiir –
Her
gidiş kadar vakitsizdir
Her
hazan kadar lalettayin
Lakin,
söz verilmiş sabır tükenmiştir
Ve
dahi ölesi gelmiştir
Mevsimsiz
bir kırkikindi misali
Zafer
Ekin’in
Anladım
ki
Her
şair ömrünü hançerler hüznüyle
Müntehir
bir şehirdir İstanbul
Pimi
çekilmiş âşıkları göğüs cebinde taşıyan
-
Göğü yaşlı sevdaların ıslak sokaklarında
Yaka
bağır açık, yalınayak, yalınaşk dolaşmak
Buluttan
şapkanın altında hem de şair başına
Üstelik
ciğerindekinden incedir içerindeki sızı -
Dudağından
sızan aşk şarabı kan kırmızı
Kötücül
bir habis gibi göverir yalnızlık
Göğüs
kafesine sarı sarmaşıklar sarılır
Ve
kırılır kara bahtının kuşatmasında
Mütebessim
bir Rüştü Onur direnişi
Anladım
ki
Her
şair ömrünü yağmalar yalnızlığında
Müntehir
bir şiirdir Güneş
Filistin
askısında sallanan faili meçhul
-
Bileklerimde ağır bir intihar rahatlığı
Ve
tecrit edilmiş tebessümler var yüzümde
Bedenim
kaybedilmiş bir savaşın
Metruk
muharebe meydanı –
Kapanan
gözkapaklarımda huzur
Gece
yağan karın sessizliği
Dinginliği
derin denizlerin
Ve
bir bebeğin taş uykusu
Kalubeladan
beri korkunçtur
Müntehir
bir şairin tutkusu
Anladım
ki
Hüznüyle
büyür
Hüznünden
ölür
Hüzünle
gömülür her şair
Ve
rezil bir güzle yüzleşir bu şiir…
AŞKIN AKARSULAR
ATLASI
Su’ya
Yazılan Şiir
Karakışın
ortasında güneşli bir Anadolu’dur yüzün
Hüznün,
şemsiyesiz yakalanışım nisan yağmurlarına
Ardı
sıra gülüşünden süzülen bin bir renk ebemkuşakları
Sendendir
dağlarımın tenbeyaz gelinliği
Buzul
güzelliği doruklarımın
Ve
Torosların
Ve
İda’nın
Ve
Ayder’in taze toprak kokusu…
Sendendir
nehirleri hür taylar misali
Omuz
omuza koşturan mavera
Fırat’la
Kızılırmak’ın kadim kardeşliği
Karadeniz’in
Akdeniz’e beslediği
Esmer
sevdanın mahfili; afili Marmara
Sendendir
çifte su verilmiş çelik gibi
Yaprağın
kaderini çizen hazan bulutları
Çocuk
sevinçlere kar beyaz değen mutluluk
Ve
dağ köylerinde umudun yollarına düşen çığ
Aşkın
en katı hali yani
Yine
sendendir…
Salacak’a
karşı ağlayan algın bir güzeldir Damalis
Ve
deniz, sürgün bir süveydanın aşılmaz su(r)ları
Gözbebeklerinde
beliren yaralı (g)iz Tamara’nın
Kara
sevdalı ada(m)ların metruk a(ş)kdamarı
Ah
ile sendendir…
Yerebatan
sarkıtlarından düşer gibi alnıma
Bir
gece vakti düşüme mıhlanan suret
Gözlerini
alan akis Narkissos’un
Ve
Kays’ın gürzüyle dağılan sır; Aşk
İlle
de sendendir…
Maatteessüf
sana dair
Meftun
şairlerin dilindeki lal şiir
Abıhayat
ummanında gam vurgunları
Karaya
vurmuş bir aşkın göğsündeki met cezir
Oysa
sana nasıl da benzerdi
Günselinde
menevişlenen İstanbul
Yoksul
çocukluğumun deniz özlemi
Gülüşünle
çağıldayan o delişmen nehirler
Ve
işte burası
Bir
şiirin denize döküldüğü yer
Sen
inceden bir yağmursun
Yüreğimin
bozkırında
Ben
senle doğrulan bir başak
Bozkırların
ortasında…
Alp Arslan Akman
* Şiirler, Alp
Arslan Akman’ın izniyle yayınlanmıştır.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder