1 Temmuz 2015 Çarşamba

HALİM YAĞCIOĞLU

(1919, İzmir - )

      Kadriye Hanım ile memur Niyazi Yağcıoğlu’nuun oğlu. İzmir’de Necatibey İlkokulu, Kızılçullu Amerikan Koleji, İstanbul Erkek Lisesi’ni (1938), Gazi Eğitim Enstitüsü Türkçe Bölümü’nü bitirdi (1944). Bir süre DTCF Sinoloji Bölümü’ne devam etti. Zonguldak, Eskişehir, Ankara, Urfa, Sivas, Gaziantep ve Bolu’da Türkçe, edebiyat ve İngilizce öğretmenliği ve yöneticilik yaptı.  Ankara’da Kütüphaneler Genel Müdürlüğü’nde çalıştı.
       Uzun bir süre saz şairi anlayış ve biçiminde hece şiirleri yazdı; sonra Yeni Şiir’e, zamanla da toplumcu sanata yöneldi. Oyunlar, çocuk kitapları, masal ve antolojiler yayımladı. İlk şiiri 1934 yılında Gündüz dergisinde çıktı. Şiirleri Çağrı, Çınaraltı, Doğu (Zonguldak), Dost, Dünya, Edebiyat Dünyası, Fikirler, Kaynak, Seçilmiş Hikayeler, Türk Dili, Ülkü, Varlık vb. gibi dergilerde yayınlandı.
Yapıtları:
Şiir Kitapları:
& Samanyolu (1941)
& Kasım Rüzgarı (1955,Yeni Ufuklar, İst.)
& Anzelha (1957, Seçilmiş Hikayeler Dergisi, Ank.)
& Beyaz Güller (1964, Hür, İst.)
& Destan Türk – Mustafa Kemaller Tükenmez (1973, Türkiye Kemalist Yazarlar ve Sanatçılar Derneği, Ank.)
& Altın Günlerin Eşiğinde (1976, Yeditepe, İst.)
& Burası Sınır Şehri Gaziantep (şiirler) 
       Oyunları: 
& Afyon Yalayan Çocuk S.G. Gülyüz ile; 1964)
      Derleme Kitapları:
& Takla Göz Takla Kulak (1962, Varlık Yayınları, İst.)
&  Öğretmen Şiirleri Antolojisi (1965, Güven Matbaası, Ank.)
& Türk Kadın Şairleri Antolojisi (1966, Gündüz, Ank.)
& Atatürk’ten Son Mektup (1985, Türkiye Kemalist Yazarlar ve Sanatçılar Derneği, Ank.)
Kaynaklar:
A  Tanzimat’tan Bugüne Edebiyatçılar Ansiklopedisi Cilt II / 2001, Yapı Kredi Kültür Sanat Yayıncılık, İst. / s: 887-888

Şiirlerinden Seçmeler:

AŞK ŞİİRİ

Dün gece evinizin etrafında dolaştım
Saçların gene omuzlarına dökülmüş
Yüzün aydınlık beyaz
Hiç değişmemişsin şaştım

Sonra Kapuz'u dinledim
Balkayada parçalanan dalgaları
Sırtımı bir kiraza dayadım
Düşüncenle serinledim

Görsen yüzümü bile tanımazsın
O kadar uzaklarda kaldı ki
O kadar çöktü ki kalbim kederinle
Hatırlamazsın

Ne kadar isterdim
Sofranda yerim olsun
Tabağıma yemek koyasın
Bardağıma su
Halim diyesin canım benim canım
Ah kader kader kader
kader kör olsun

ATATÜRK'TEN SON MEKTUP

Ve anlayamayacaksınız çağlarca da,
Hep Siz beni hâlâ anlayamadınız,
tutturmuş "yıl 1919, Mayısın 19'u" diyorsunuz,
Ve eskimiş sözlerle beni övüyor, övünüyorsunuz.

Mustafa Kemal'i anlamak bu değil,
Mustafa Kemal ülküsü sadece söz değil.

Bırakın o altın yaprağı artık,
Bırakın rahat etsin anılarda şehitler,
Siz bana neler yaptınız ondan haber verin,
Hakkından gelebildiniz mi yokluğun, sefaletin,

Mustafa Kemal'i anlamak yerinde saymak değil,
Mustafa Kemal ülküsü sadece söz değil.

Bana muştular getirin bir daha,
Uygar uluslara eşit yeni buluşlardan;
Kuru söz değil iş istiyorum sizden anladınız mı,
Uzaya Türk adını Atatürk kapsülüyle yazdınız mı,

Mustafa Kemal'i anlamak avunmak değil,
Mustafa Kemal ülküsü sadece söz değil

Hâlâ o acıklı ağıtlar dudaklarınızda,
Hâlâ oturmuş 10 Kasımlarda bana ağlıyorsunuz,
Uyanın artık diyorum, uyanın, uyanın,
Uluslar, fethine çıkıyor uzak dünyaların.

Mustafa Kemal'i anlamak göz boyamak değil,
Mustafa Kemal ülküsü sadece söz değil

Beni seviyorsanız eğer ve anlıyorsanız,
Laboratuvarlarda sabahlayın, kahvelerde değil,
Bilim ağartsın saçlarınızı, kitaplar,
Ancak böyle aydınlanır o sonsuz karanlıklar.

Mustafa Kemal'i anlamak ağlamak değil,
Mustafa Kemal ülküsü sadece söz değil.

Demokrasiyi getirmiştim size, özgürlüğü
Görüyorum ki hâlâ aynı yerdesiniz hiç ilerlememiş;
Birbirinize düşmüşsünüz halka eğilmek dururken,
Hani köylerde ışık, hani bolluk, hani kaygısız gülen,

Mustafa Kemal'i anlamak işitmek değil,
Mustafa Kemal ülküsü sadece söz değil.

Arayı kapatmanızı istiyorum uygar uluslarla,
Bilime, sanata varılmaz rezil dalkavuklarla,
Bu vatan, bu canım vatan sizden çalışmak ister,
Paydos öğünmeye, paydos avunmaya, yeter, yeter,

Mustafa Kemal'i anlamak aldatmak değil,
Mustafa Kemal ülküsü sadece söz değil.

BİR GÜL

Odamın penceresi
bir bahçeye bakar
bahçe çırılçıplak
kurumuş ağaçlar
bir kız bilirim
hep ayni günde
ayni saatte
aydınlık iplere
çamaşır asar

Odamın penceresi
bir bahçeye bakar
bahçe bütün bahçeler gibi ıssız
tarumar olmuş çiçekler perişan
sadece bir gül var
kızın gözlerinde
şimşek şimşek açan

MUSTAFA KEMAL'LER TÜKENMEZ

Tükenir elbet
Gökte yıldız denizde kum tükenir
Bu vatan bu topraklar cömert
Kutsal bir ateşim ki ben sönmez
İnanın Mustafa Kemal'ler tükenmez.

Ben de etten kemiktendim elbet
Ben de bir gün göçecektim elbet
İki Mustafa Kemal'im var iyi bilin
Ben işte o ikincisi sonsuzlukta
Ruh gibi bir şey görünmez
İnanın Mustafa Kemal'ler tükenmez

Hep kardeşliğe bolluğa giden yolda
Bilimin yapıcılığın aydınlığında
Güzel düşünceler soyut fikirlerde ben
Evrensel yepyeni buluşlarda
Geriliği kovmuşum ben dönmez
İnanın Mustafa Kemal'ler tükenmez

Başın mı dertte beni hatırla
Duy beni en sıkıldığın an
Baştan sona her şeyiyle bu vatan
Sakın ağlamasın kasımlarda
Fatih'ler Kanuni'ler ölmez
İnanın Mustafa Kemal'ler tükenmez

O İÇKİ

Kolum belini sarmış, gözü gözlerimde,
Koşuyoruz ekin denizlerinde.
Her yanımız gelincikler gelincikler,
Kalbimiz aşkın sesinde.

Nasıl da kayboluvermiştik birden,
Aydınlık bir maviydi gördüğümüz,
Alkışlıyordu kuşlar bizi,
Her yanımız ter içinde.

Nasıl bir içkiydi bu birdenbire...
Böyle çarpıvermişti bizi Mediha.
Hâlâ içiyoruz o içkiyi,
İçeceğiz ömrün son nefesinde.

YOL BOYUNCA

Koparabilir misin bana yıldızlardan
Avuçlayabilir misin karanlığı
Sen ki milyonlar içindesin
Neden kalbinin yalnızlığı

Bulabilir misin bana dost dost dost
Ki sevsin seni karşılık beklemeden
Buz üstünde yazılır mı çocuğum
Düşündün mü deniz dikiş tutmaz neden

Düşündün mü gecelerde ne var
Böyle insanı ürperten
Sanır mısın ruhsuz bu karanlıklar
Ölüm sükûnuyla yürüyen

Tutabilir misin geçen zamanı
Dönebilir misin on beşine
Şaşmadın mı hiç çocuğum
Baharın sessizce gelişine

Kim sürdü gözlerine maviyi
Ki denizleri hatırlatır
Hiç dönen var mı öteden
      Sır.

Hiç yorum yok: