1 Kasım 2016 Salı

ABDURRAHMAN ŞENEL



(15 Ağustos 1980 - )


  

Şiirleri, Akatalpa, Bireylikler, Dize, Hece, Melâmet, Merdiven Şiir, Papirüs, Yeniyazı vb. gibi dergilerde yayımlandı.
Ödülleri: “Çıplak Nehirler, Sağır Evler” adlı dosyasıyla Karşıyaka Belediyesi tarafından düzenlenen 2009 Homeros Ödüllerinde Seçici Kurul Özel Ödülü’nü aldı.  
Yapıtları:
Şiir Kitapları:

& Kör Güvercin Dansı (2018, Mühür Kitaplığı, İst.)

Şiirlerinden Seçmeler:

AYAK İZİ TAMİRCİSİ

bal mumundan bir gemiyle geçtim yanardağın üzerinden
“gel beni bul” dercesine izler bıraktım
tek gözlü iri bir korsanın tenine
yarasaları öpünce dudağımda kaldı irin
sandılar ki karanlıklarını çaldım
oysa dudağımda kaldı irin

yılanın beline saplanan dirgenin tarihiydi acım
mağara duvarında
koynumdaki resmin yasını tuttum
ben mesul değildim
atına cevşen yapan nalcıdan
akrepleri öldürürken çıkardığım çıt sesine bastım çünkü yalınayak
ay vardı kocaman gökte dut kurusu
parçalanmış bir camın bantla yapıştırılmış haliydi
ay vardı kocaman gökte dut kurusu
geçtim ben
bal mumundan bir gemiyle yanardağın üzerinden
ateş tabuttu tufandı yüzüm saklandı
oda içinde odaya

istesem pabuçlarımla boşaltabilirdim
gemime sızan suları
yılanı öldürebilirdim bağışladım canını
parçalanmış bir kavanozun bantla yapıştırılmış haliydi çünkü
yakınımdaydı sığda yüzen cinim
uzun süren gecenin sonunda soyunduk
ikimiz de güzel bir masalın sonuyduk
ne zümrüdüanka ne huma kuşu
gelip konacaktı tenimize

Akatalpa, Sayı: 82, Ekim 2006

DUDAK MEYHANESİ

Bu şiir içime kor gibi düştü yutkundum ve yazdım
Bir ölü açık bırakmış sanki defteri
Uzun yolculuklara çıkarcasına
İlk durakta kirli havlularla kuruladım ellerimi
Kemiklerimden kuleler yaptım
Öğüttüm rüzgâr eleği ile

Dünyanın diğer ucundan
Dönmeyecek atları özledim
Ne ölümlerden dönmüştük birlikte
Benim değildi zaten uzattığım saç kestiğim tırnak
Su ateş ve rüzgâr ve gece ben yana yana söndüm
Bilmezdim saçlarıma değen rüzgârın
Bir çocuğun felcine sürülen sığla yağı kadar mutlu edeceğini
Sadece zaman olmaktı dileğim
Külüme basan konvoylar yaz sabahları
Yapma çiçekler gibi güzeldi
Ben döne döne delirdim

Okuduğum her kitap sayfasında dünya dudak meyhanesiydi
Anlatmamalıydım firavun’ un bıçağına
En güzel nemrut masalını
Yürüdükçe yürümeliydi benle dağlar
Kırılmalıydım ince ince bir otobüs camında

Akatalpa, Sayı: 98, Şubat 2008

KAYIP FIRTINA

siz beni tanımayacaksınız
kayıp harflerin durağında bırakacağım
kardan döşeğimi
serin yağmurlar esecek
fırtınanın aklında bir yanardağ hazırlığı
lav süreceğim gözlerimin şevvaline
annenin başı duvarla tüfek arasında
asılı duracak
sizinle bir daha karşılaşmayacağım
bir ölü evinde
üşüyecek titremeler divane sır gibi
annenin başı oğul ile meme arasında
sarkacak
yangınlardan yangına
başımı duvaklarla örteceksiniz
bir uçurum dalışı
kalacak benden size
tüfekle duvar arasında
hiç bilmeyeceksiniz
her oğul erken ölecek
kopacak ilk damarım
kör düğün arefesinde

Akatalpa, Sayı: 126, Haziran 2010

KISRAK

sevme beni ölümlüyüm. korkularımı sağma.
daha fazlası gerek daha fazla.
uçmak istiyorsa şu masa uçur.
kaplumbağa olmak istiyorsa ceviz ağacı yazgısını boz.
bana aşkı anlatma sessizliğe biten dil.
toprakta son açıyor. acıyor sızım öpme.
şeytanımı sakladım günahım büyük.

kısrağın doğuruşunu çizdi ressam. günahı büyük.
akşam güneşinde bilinen boz bir yaz gibi.
penceremden geçti hiç geçmeyeceğine inandığım yaz.
ablamın gelinliği kadar beyaz gitti kuşlar.
göğü çaldılar avcılar içime bıraktı tüfeği.

ormanın karanlığını geri verdim. gerisingeri saten eprimiş zambak.
yakışmadı bana öldürdü gerçeğimi. yalanımla yaşadım
kızılca şerbeti. arsenik ağır çekim ölüm.
bul beni karmakarışığım çöz. kemanında çal.
kâh can kış gecesinde sokak köpeği.
kâh deliler yurdu. ömrümü yorma.
hangi dildeyim konuş. nereye gitsem atım da geldi.
sarhoş yaşamın izini sürdüm.

derler, korktuğun biri varsa arkana bakarsın.
baktım: boğuldum nal sesine.
baktım: sonsuz ve çürüme.

Akatalpa, Sayı: 76, Nisan 2006

KÖR GÜVERCİN DANSI

'hüseyin peker'e'

geceden uzun saçlarım
hangi bahçeye gitsem gül yorgunu
yol yokmuş yokuşmuş
kimsesiz adreste adını dağlara vermiş bir ihtiyar
hasta atların her sabahı
o dağlarda atını gezdiren ihtiyar

geceden uzun saçlarım
saçlarımda bir dünya çalgısı
kardeş katliamı gibi vacib
orada şimdi
kimin nefesini koklasam kül yorgunu
bir dervişin mezarında
onunla oynadığım kör güvercin dansı

ölüm ve genç
toprak ve dudak ateşin üstündeki yılan
ey hayat anladım nihayet uzunsun saçlarımdan
benden de güzel bir elmanın çürümesi
günlerin soyu ve soysuzluğu bitecek elbet
ey hayat saçlarım uzun senden

Melâmet, Sayı: 3, Temmuz-Ağustos 2015

KUM FIRTINA

yoksul zaman yalanlarım yok olacak
yağmur eskisi bir fırtınada
seni öldüreceğim ey durmadan konuşan iki dudak
çok özür dileyeceğim
o devrilen cümleler içinde
durmadan susan iki dudak arasında kuşlarımı sayacağım
bugünkü gibi yorgun bir fırtınaya hazırlanacağım
hayatı atlara benzeteceğim yangın dönüşü
beyaz yeleleri ateşler içinde
(rüzgara kanatsız eseceğim)
aklım gidenlerde kalacak acıkacağım emdiğim tuzlu memede
benden sonra da akacak gürül bir gök
üzgün bir nehir sürgün akacak
sessizlik dağında oturacağım bütün kış
gözlerimde ağaçlar yeşerecek
kulaklarımda tırnağımda tenha bir mahşer
izini silecek avucumdan hayata savurduğum kum tanelerinin
iki dudak ölüsü kıyıya vuracak gemiler gibi

Akatalpa, Sayı: 124, Nisan 2010

UZAK FIRTINA

büyük fırtınalara çıkacağım, acının ertesi
saçlarımı ellerimle keseceğim kısacık dilediğiniz gibi
her makas sesinde bir ölünün kollarında eskiyecek kol saati
bozkırda bekleyen su kuşları derininize uçacak
en derininize açılmış bir kuyuda
dirilicek berrak nehirler
yangın ortasında toz çiçekleri gibi açacağım
uzağınız avuntu avlularımda fırtınaya kapılacak
orada unutacaksınız kulağıma dualar okuyan deli kadını
gümüşten bir gök ikiye bölünecek
yeryüzüne ceset gibi boylu boyunca uzanacak
yüzümde uluyan köpekler


Akatalpa, Sayı: 123, Mart 2010

Hiç yorum yok: