17 Kasım 2016 Perşembe

UĞUR AKTAŞ






(1976, Yalova - )


       1997 yılından bu yana şiirleri, öyküleri, yazıları ve söyleşileri Çevrimdışı İstanbul, Defter, Duvar, E, Göçebe, Granada, Kaçak Yolcu, Kitap-lık, Papirüs, Yasakmeyve, Yeniyazı vb. gibi dergilerde yayımlandı.
Yapıtları:
Şiir Kitapları:
& Çinko Yahut Ağzımda Toz (2003, Avesta Yayınları)
& Kendi İle Ben (2013, Yitik Ülke Yayınları, İst., 91 s.)
& Yedikuleli Kürdan Selim (2016, 160. Kilometre Yayınları, İst., 80 s.)
Kaynaklar:
A  http://kendiileben.blogspot.com.tr/


Şiirlerinden Seçmeler:

ÇİNKO YAHUT AĞZIMDA TOZ

                                       Ensar Yetkin için

ey taşlara mahrem bir yüz çizen
hiç kimsenin ziyneti yok
biri dahi uyanmaz kanının kokusuna
bir diyorsam bindir hakkı sözün
bir soymuşsam seni
bil
kulağımdaki sonsuz çağrı uğruna

biri dahi,          hiç kimse,       ziyneti yok,
yüz çevirmez çağrına...
ey zaman oldu
ey sunak bildiğim mağara
çağır beni bir el
sır dolanıp duruyor
çözünüp eriyor sır
be ey andıkça uzayan
sır oynaşıp büyüyor aklımda!

durduğum bu yerde yok bakındığım âlem
çıktığım âlemde yok benden zerre toz ama
ne ki sırrın sahibi orda
esrar!
döküldükçe kabuk
sıyrıldıkça ten gibi ağzımdan
çağır beni bir el
çağır ki kopsun düşsün bu sır
çağır ki,           ziyneti olmayanlar,      ovmasın çinkoyla!
bak bağrımı eziyorlar kubbeleşsin diye bu kambur
ses et, bi bağır!

gördüm evvel yuvanda
elmastan nasipli, dilden ariydi kayalar
bildim çöktükçe gırtlağıma suyun matemi
sana taşıdığım aklın közle diriltildiğini
bildim ateşin suda, suyun ateşteki aczini
kandır beni bir mabet kapısıyla ya da
ko gözüme haritanı el ver bi
esrar
sırtımda koskoca bir dağ var

çinko yahut ağzımda toz
dini yok bu şüphedar sefilin
bir seni bildim
çinko yahut toz
esrar
anla!

görmez misin saklısında ayan olduğum
bilmez misin nasıl sancır
nasıl kararır kalbim
beni çıkar burdan
esrar
beni buradan

çağrıldıkça gidebilen ben
sırtımdaki dağı erittim
benle kalan yüzünüze üflediğim tozdur ağzımda
ey ziyneti olmayanlar ve ey âlem
müminleşen çinkolaştıkça

KOKU

kulakmemene doğru ve yavaşça ve insanın nefesi kaç derecedir
bir kadın bir erkeğin kokusunu nasıl karşılar ve karışınca
hoş geldin diyor birbirine dilimle tanışınca ensenden birkaç tüy ve ayakta
ve ayakta olanlardan biri daha

bedendir erir, benliktir silinir ve ıslak ve nereye akarsa orada
ve biliyorsun birlik için yeni bir harita çizilir ve derin
derin ne bileyim bir damla terde coşkun ve nehirler birikir ve erkek
ilk defa öptüğünde ve kadın yeni vadilere uzandığında ve boynuyla

sesleri sayan kimlerin ve ellerin neye benziyor şimdi
ne yankılanır kokum kokuna vurunca çıtırtı ve çığ
ve baksana bütün bir yeryüzü yenileniyor kıvrımlarımızda
inleyelim biz ve güzel hayvanlar belirsin kışsa ılık ve tavşan
yazsa serin ve balık sürtünsün aramıza

gel ve duy bunu iki koku birbirine çarpınca ve varlığımız

yok denizine akan ve dudaklarım dudaklarına doğru ve yavaşça

Hiç yorum yok: