(10 Haziran 1947,
Bağarası köyü, Söke / Aydın - )
Türk yazar, şair, denemeci, araştırmacı.
Mehmet Çınarlı, İlhan Geçer, Mustafa Necati Karaer gibi şairlerin kuruculuğunu
yaptığı Hisarcılar Akımı‘nın temsilcilerindendir. Edebiyatımızda daha çok hikâyeleriyle
tanınır.
İlköğrenimini doğduğu yerde tamamlayan Bıldırki, Aydın Lisesi’nden mezun
oldu. 1971 yılında Bursa Eğitim Enstitüsü Türkçe Bölümü’nü, 1991 yılında Anadolu
Üniversitesi Açık Öğretim Fakültesi Türk Dili ve Edebiyatı Bölümü’nü bitirdi.
Türkçe öğretmeni olarak ilk görevine Kastamonu-Şenpazar İlçesi Kuztekke Ortakulu’nda
başladı. Yurdumuzun çeşitli yerlerinde Türk Dili ve Edebiyatı öğretmenliği
yaptı, Milli Eğitim Şube Müdürlüğü görevlerinde bulundu. Son olarak Kuşadası Kaya
Aldoğan Lisesi Türk Dili ve Edebiyatı öğretmenliği görevindeyken 1997 yılında
emekli oldu. Evli ve iki çocuk babasıdır.
İlk şiirini 1962 yılında Aydın’da Ses gazetesinde yayınladı. 1969 yılından
sonra edebiyat dergilerinde eleştiri, araştırma, şiir ve hikâyeleriyle yer
aldı. Hisar'da yayınlanan ilk hikâyesinin adı "Şeftali Çiçekleri".
Türk Edebiyatı'nda yayınlanan ilk hikâyesi de "Rüyâlar Gerçek Olsa"
adlı hikâyesidir. Bazı gazetelerde çeşitli mahlaslar kullanarak köşe yazıları
yazdı. Alaaddin Korkmaz ile birlikte, Bursa’da, “Bursa’da Zaman” adlı bir
edebiyat dergisi çıkardı. Beşparmak ve Sarızeybek dergilerinin isim babalığını
yaptı. Dergâh Yayınları tarafından çıkarılan 8 ciltlik Resimli Türk Dili ve
Edebiyatı Ansiklopedisi‘nin yazarları arasına katıldı. Sarızeybek dergisinin
genel yayın yönetmenliğini yaptı.
Şiirleri, öyküleri ve yazıları Adımlar,
Akköy, Alkım, Alkış, Antoloji, Balova, Berceste, Beşparmak, Bilge Çocuk, Bursa’da
Zaman, Çağrı, Doğuş Edebiyat, Dolunay, Erciyes, Fikir ve Sanatta Hareket, Genç Kardelen, Gülpınar, Herfene, Hisar, İnanç,
Kuşadası Halkın Sesi, Kültür Çağlayanı, Medya, Millî Eğitim, Millî Eğitim ve Kültür,
Millî Kültür, Ortanca, Öncü Edebiyat, Sarızeybek, Sevgi Yolu, Söke Ekspres, Söke
Esnafın Sesi, Söke Öykü Roman, Şafak,
Tarla, Tay, Töre, Türk Edebiyatı, Türk Dili, Yenisöke, Yiğit Efem vb. gibi
dergi ve gazetelerde yayımlandı.
Ödülleri: 1980 yılında “Bir Bıçağın Keskin Ucu”
hikâyesiyle Töre dergisi Hikâye dalı üçüncülük ödülünü, 1995 yılında “Kar
Üstünde Kan Damlası” hikâyesiyle Türk Edebiyatı dergisi ‘Ömer Seyfettin Hikâye
Yarışması seçiciler kurulu özel ödülünü, 1996-1997 ve 1998 yıllarında Aydın Gazeteciler
Cemiyeti Hikâye dalı birincilik ödülünü, 2007 yılında Söke’de yılın şairi ödülünü
aldı.
Yapıtları:
Şiir
Kitapları:
&
Liseden Sesler (1964, İzmir)
&
Atatürk Aramızda (Seçilmiş Şiirler, 1991, Reform
Matbaası, İzmir, 112 s.)
&
Bütün Fidanlar Sımsıcak (1994, Millî Eğitim Basımevi, MEB
Öğretmen Yazarlar Dizisi: 112, İst., 56 s.)
&
Ceylan Gözlüm (1997, Özen Ofset Matbaası, Aydın, 144
s.)
&
Bulutlar Pusuda (2006, Damla Ofset Matbaası, Söke,
144 s.)
&
El Değmedik Sevdalara Uyanmak (2007, Kitap Atelyesi Yayınları:
64, Şiir Dizisi: 47, Ank., 172 s.)
&
Gökyüzü Yeniden Mavileşir (2008, Kitap Atelyesi Yayınları:
80, Şiir Dizisi: 55, Ank., 164 s.)
Öykü
Kitapları:
&
Koçaklar (Millî Hikâyeler, 1975, Kutluğ
Yayınları, İst., 152 s.)
&
Üçüncü Günün Öğlesi (1986, Doğruluk Matbaacılık San. ve
Tic. Ltd. Şti., İzmir, 96 s.)
&
Bir Başka Şafak (1988, Millî Eğitim Basımevi, MEB
Öğretmen Yazarlar Dizisi: 45, İst., 112 s.)
&
Gün Çarığı Sıkınca (1990, Doğruluk Matbaacılık San. ve
Tic. Ltd. Şti., İzmir, 120 s.)
Romanları:
& Dönülmez
Yol (1964, Aydın)
&
Çanakkale Destan Destan (2008, Alperen Yayınları, Kolalı Matbaası,
Aydın, 160 s.)
&
Koçaklar 1915 Çanakkale (2012, Ötüken Neşriyat, İst., 183 s.)
Araştırma Kitapları:
&
Dil Çerezleri (1999, Özen Ofset Matbaası, Aydın,
150 s.)
Antoloji Kitapları:
& Yurdumun
Şairleri Antolojisi (Tülay
Sarayköylü ile; 2011)
Çocuk Kitapları:
& Üç Elmadan Biri Sana (2011, Söke)
Kaynaklar:
A Tanzimat’tan Bugüne Edebiyatçılar Ansiklopedisi, Cilt
I, 2001, YKY, İst., s. 184
Şiirlerinden
Seçmeler:
AKŞAM
OLMADAN
Önümde gideceğim yol duruyor,
Sevgi yolu yanında uzanıyor.
Haydi seç seçebilirsen birini;
Kaderim mi ne, beni bırakmıyor?
Biri var beni çağırır durmadan,
Gözlerinde bin bir umut parıldar.
Biliyorum kalbimdeki anahtar;
Sevgi kapılarını tek tek açar.
Gece dolunay kesiliyor görsen,
Güneşle bir duygularım atlanmış?
Kafdağı'na doğru uçuyor bilsen,
Aklım zindanda, gönlüm kanatlanmış!
Zor çağlar geçti, mor çağdayız şimdi,
Sevda nedir bilir olmuş gönlümüz.
Seninle birlikte yoldayız şimdi;
Birer birer açar solmuş gülümüz.
Önümde gideceğim yol duruyor,
Biri var beni çağırır durmadan.
Aklım zindanda, gönlüm kanatlanmış;
"Keşke"siz günlere akşam olmadan!
ÂŞIK
KALBİM ÜŞÜYOR
Kafdağı'nı da gördüm diye övünen Şehzade'm,
O dağları gördün de söyle bana ne oldu?
Kanadına kırağı vurmuş kelebekler gibi;
Ahir ömründe açan soylu çiçeğin de soldu?
Dolunay her gece bize gülümserdi,
Gözlerimize doğan güneş
"Merhaba!" derdi.
Seher yıldızı kaderimize el ederdi;
Bize nazar mı değdi, söyle bana ne oldu?
Gözlerime hüzün düştü için için ağlıyor,
Ebedî ışığını yitirmiş âşık kalbim üşüyor.
Geçit vermez kara dağlar yollarımızı kesmiş
yine;
Hani Ayvaz'ın Köroğlu'suydun, söyle bana ne
oldu?
Sevdiğimi gurbet akşamlarında bıraktım,
Bir saza tel diye gerilsem az gelir bana.
Bütün gemilerimi karşı kıyıda yaktım cayır
cayır;
Umuduma Deli Dumrul kesildim de ne oldu?
Seninle senleşirdim, gökkuşağına
tutunurdum,
Sensiz yedi renkten hiçbirinde yokum şimdi
Yüce dağlar ardında tutuklanmış umudum
Hani her gecenin bir sabahı vardı, ne oldu?
Şimdi kolum kanadım kırık, ruhum ıslak
Şiir miir yazmak gelmiyor içimden.
Sensiz yollardayım yeniden, kadere bak;
Bize nazar mı değdi, söyle bana ne oldu?
AŞK
DESEM AZ GELİR
Gariptir bende bir resmin bile yok
Gülsuyuna batırılmış mektupların da yok
Ama beni sana, seni bana bağlayan bir şey
var
Aylar geçtikçe büyüyen, ölümsüzleşen
Sıcaklığı ilk gençlik günlerimize kadar
uzanan
Aşk desem az gelir, karasevda belki
Bu şarkılar ne böyle sensiz dinlediğim
Hepsi de hasret ateşiyle boyanmış sanki
Yüreğimi kabartıyor, gözlerimi yaşartıyor
Oysa bak dolunay ve güneş ne kadar parlak
Öyleyse beni sana, seni bana bağlayan ne ki
Aşk desem az gelir, karasevda belki
Günüm günüme benzese de arada sen farkı var
Sensiz günlerimi takvimlerden çıkardım bu
yüzden
Bu aramızdaki apaçık ortada sayısız yıldız
gibi
İçimizden biri ötekisiz olamaz şimdi
Aylar geçtikçe büyüyen, ölümsüzleşen
Beni sana, seni bana bağlayan bir şey var
aramızda
Aşk desem az gelir, karasevda belki
Sen orada, ben burada yalnızlığımızı
içimizde yaşadık
Kalbimizde saf sevdamızın resmi
Ağaçta tek tek yaprağa, kayada mermere
işlenmiş
Gökyüzünde renk renk açmış, öyle dillenmiş
Öyleyse beni sana, seni bana bağlayan ne ki
Demek aşk şarabı içsek de karasevdaya
susadık
Gözlerimizdeki ışıktan, yüreklerimizdeki
ateşten belli
Yolumuzun üstünde duran bir şey var şimdi
Seni bana, beni sana bağlayan gönüllü
kelepçemiz
Aşk desem az gelir, karasevda belki
AV
İZİNDE BİR ŞAHİN
Şiir bir ebemkuşağı
Mavi, yeşil, sarı, kırmızı
Ansızın hayâl ufkumuzu kuşatır
Şiir henüz doğuma yatmış bir çiçek
Gonca gonca sancılar içinde
Hayata uzanır
Şiir cümle güzellikler aynası
Ürkek bir ceylanın katıksız sevdası
Yeşeren dallardaki umut
Kâh açılır, kâh kapanır
Akşam alacasının sancısını yaşar
Sabahın ilk ışıklarıyla şahlanır
Av izinde bir şahin olur uçar
Sayısız Kafdağları'nı aşar
Şiir parıldar
Sevgilimin gülen yüzünde
Damar damar kanımızda
Menekşenin morunda
Zamana yatırılmış karanfil kurusunda
Sınırsız gökyüzünün en ucunda
El değmedik sevdalara uyanır
Şiir duyup yazamadıklarımız
Kabaran öfkemiz, dirilen sevgimiz
İki dirhem, bir çekirdek
Fiyakamız
Şiir kavgada zehir zıkkım
Yedi ceddimize kurşun
Barışta havai fişeği
Şiir bizim insan yanımız
AYNALARA
BAŞKA GÖLGE DÜŞMESİN
Sensiz geçen bir dakikam bile yok,
Hangi aynaya baksam senden izler var.
Kafdağı?nın ardına düşenler çekip geldiler;
Birer birer açılıverdi aydınlık ufuklar.
Zaten sen, nereye gitsem benimle ordasın,
Odamda, bahçemde, yolda, kırdasın.
Sayısız resimlerin geçişi başlar
gözlerimde;
Yüreğimdeki senli zamanlardasın.
Hiçbir aynaya başka gölge düşsün istemem,
Papatya kokulu baharlardayım.
Selam olup döküldüm mısra mısra;
Göçmen kuşlarla birlikte havalardayım.
En karamsar aynalarda bile gülümser
gözlerin,
Güneşteki aydınlık mısın, nesin?
Şimdi bütün günlerim daha güzel,
Kalbimdesin!
Gönlümde sevinçler birbiriyle yarışıyor,
Umutlarım avuçlarımda.
Her aynada görüyorum senden izler var,
Gözlerin bakışlarımda.
Mutluyum be gülüm, mutluyum şimdi
Yüreğim ulaşılmaz ufuklarda.
Bütün aynalara başka gölge düşsün istemem,
Yaşıyorum papatya kokulu baharda.
Gördün mü göçmen kuşları birer birer
geçtiler,
Sana da mutluluklar dilediler.
Şarkılarında cıvıl cıvıl günaydınlarla,
Selamımı söylediler!
Aynalar, güzel aynalar
Siz de ne bakışlar, ne sırlar var!
BİR
GÜN ŞAFAK SÖKECEK
Şimdi yolumuzun üstünde sayısız fırtınalar
var
Zamana tutunacak sevdalımı arıyorum
Arzu kesilecek, şahlanan arzularımla
yarışacak
Gönlüme taht kuracak sevdalımı arıyorum
Bir gün özlediğimiz şafak sökecek
Melek ve Şehzade, Kafdağı'ndan dönecek
Sevdamız yazılacak çiçek çiçek
Şiirimi şiiriyle karşılayacak sevdalımı
arıyorum
Ölümüne sevdalıyım ben sana, ölümüne
Kavalıyla derdini döken çobanım dağlar
başında
Gözlerim odaklanmış sevda izi düşmüş
gözlerine
Alın yazım, kader çizgim sevdalımı arıyorum
Umutluyum... Umut yüreğimin gül bahçesi
Çılgın bülbül ve çoban şiirlerle yarışıyor
Biriciğim, nur tanem, hayatımın özeti
Göçmen kuşlardaki merhabam sevdalımı
arıyorum
Şimdi ikimizin de gözleri ümide boyalı
Sevgi ateşleri damar damar kanımızda
Hasret denizinin suları tükendi tükenecek
Mor dağları aşacak sevdalımı arıyorum
KALBİNDE
MAZİMİZ KANATLANIYOR
Gözlerimi bıraktım güneşe ve dolunaya
Özledikçe göresin diye
Şiirlerimi taktım rüzgârın peşine
Umutsuzluğa düştükçe duyasın diye
Ben de öyle yapıyorum bir tanem
Özledikçe gözlerim güneşte ve dolunayda
Umutsuzluk kuyularında kaldıysam
Kulaklarım penceremi tıklayan rüzgârda
Sevdamın hikâyesi sinmiş mor karanfillere
Yaprak yaprak okuyasın diye
Alev alev kalbimi açtım turnalara
Melek ve Şehzade'yi anasın diye
Ben de öyle yapıyorum hayatım
Mor karanfilleri gördükçe içim titriyor
Cıvıl cıvıl kuş sesleri heyecanlandırıyor
beni
Gönlümde sayısız fırtınalar esiyor
Gözlerini görüyorum ya güneşte, ya dolunayda
Kalbim ısınıyor
Kızıl gülün dalında çılgın bülbül öttükçe
Ruhum kanatlanıyor
Biliyorum sen de öyle yapıyorsun sevdiğim
Güneşi gördükçe için ısınıyor
Gözlerin damladı damlayacak, aklında
sevdiğin
Kalbinde mazimiz kanatlanıyor!
“Kaderim
Kaderine Kelepçelenmiş” adlı kitabından