31 Mayıs 2017 Çarşamba

ALINACAK VE OKUNACAK KİTAPLAR


Emir Çubukçu, Günün O Belirsiz Vaktinde (2017, Can Yayınları, İst., 136 s.) 

“Canavarlar çıkıp gitti parmaklarımın ucundan. Anıları kaldı yalnızca. Benim yazamamam, anlatacak bir şey bulamamam kaldı. Yaşamımın son demi dediğim şu anlamsız zamanı anlamlandıramamam kaldı. Yıllar önce bittiğini fark etmeden bitirdiğim bir hikâyenin, son olduğunu bilmeden koyduğum o noktanın titreyen ışığı kaldı sonra içimde. Günün O Belirsiz Vaktinde, genç öykücü Emir Çubukçu’nun ilk kitabı. Ama daha baştan oturmuş bir anlatımı, öyküye yönelik sağlam bir bakışı var Çubukçu’nun. Anlatımındaki açıklığı, toplumsal sorunlara yönelik dikkatli ve eleştirel tutumu, onu yakıcı sorunlarla boğuşan son dönem gençliğimizin sözcülerinden biri kılıyor. Çubukçu’nun öyküleri, özellikle güncel sorunların önümüzdeki dönemde öyküye nasıl yansıyacağı konusunda fikir veriyor.”

(Tanıtım Bülteninden)

EMİR ÇUBUKÇU



(1990, İstanbul - )

 

 

    İtalyan Lisesi ve Mimar Sinan Güzel Sanatlar Üniversitesi Devlet Konservatuvarı Tiyatro Bölümü’nü bitirdi.

2012 yılında konservatuvardan iki arkadaşıyla birlikte kurduğu Tiyatro D22 adlı tiyatroda Karabatak, Bent, Yirmi Beş gibi oyunlarda rol aldı. Meslek hayatına bu kurumda oyuncu ve yönetmen olarak devam ediyor.

Emir Çubukçu, “Karadayı” isimli dizide canlandırdığı Osman karakteri ile dikkat çekmiş, ardından 2013 yılında gösterime giren “Yarım Kalan Mucize” isimli filmde, isyancı karakterini,  “Bana Sevmeyi Anlat” adlı dizide Burak karakterini canlandırmıştır.

Yapıtları: Öykü: *Günün O Belirsiz Vaktinde, İst.: Can, 2017

Kaynaklar: Can Yayınları web sitesi, erişim tarihi: 28 Eylül 2023

Düzenleyen: Şükrü Kırkağaç

Düzenleme tarihi: 28 Eylül 2023

ALINACAK VE OKUNACAK KİTAPLAR


Ali Cüneyd Kılcıoğlu, Yas Orkestrası (2017, Sel Yayıncılık, İst., 158 s.)   

“Ödüllü oyun yazarı Ali Cüneyd Kılcıoğlu kaçınılmaz acıları kendine has karanlık mizahıyla hafiflettiği öykülerde, yitip gidenlerin ardından ayakta kalma uğraşı veren, şehrin hoyratlığında savrulmuş insanlardan yükselen kakofoniyi dinlemeye davet ediyor okuru. Kayıplar, anlaşmazlıklar ve talihsizliklerle gölgelenen hayatlarında hem suçluyu aramaktan hem de kendini suçlamaktan yorulmuşlarla bir yas orkestrası kuran Kılcıoğlu, sıradanlaşan acının her aşamasını tanıdık karakterlerle resmediyor. Unutmak isteyip de unutamamak, umudu ve umutsuzluğu paylaşmak, geçmiş ve gelecekle hesaplaşmak ve nice insanlık hali üzerine on beş öykü…”


(Tanıtım Bülteninden)

ALINACAK VE OKUNACAK KİTAPLAR



Zeynep Kaçar, Kabuk (2017, Sel Yayıncılık, İst., 173 s.) 

"Bir ailenin tarihini, deliliğini, derinliğini, karanlığını, neşesini, acayipliğini kumaşlar ve yiyeceklerle çevrelenen üç kadının gözünden anlatıyor Zeynep Kaçar Kabuk’ta. Kendini gerçekleştirme çabası içindeki üç kuşağın hayatın gelip dayattıkları karşısında başkalaşması, kabuk değiştirmesi, kabuğuna sığamadıkça çaresizleşmesi, çaresizleştikçe gerçeklikten uzaklaşması sarmalını incelikle örüyor. Her bir birey için savaş alanına dönüşen ailenin aynı zamanda bütün yaraları iyileştirmedeki mucizevi mahirliğini de sakınmasızca ele alıyor.

Tutmaya çalıştıkça ellerinden kayan hayatlarının peşinde çözümü delirmekte bulanların hem kanatan, hem sağaltan ama hep güç veren hikâyesi...

“Bense sürekli değişmek, savaşmak, kendimle dalaşıp uğraşıp hep bir mantıklı yol bulmak zorundayım. Olağan güzel, olağan iyi, olağan makul değilim çünkü. Neyim varsa olağandan epey uzak. Sürekli kendimi akla yola uydurma çabası.”
(Tanıtım Bülteninden)


ZEYNEP KAÇAR



(3 Şubat 1972, Lüleburgaz - )


       1991 yılında Bursa Anadolu Lisesi’nden, 1995 yılında MSM Tiyatro Bölümü’nden, 1999 yılında İstanbul Üniversitesi Dramaturji Bölümü’nden mezun oldu. 2000 Tiyatro Boyalı Kuş ve 2008 yılında Bab-ı Tiyatro’yu kurdu ve yazar, yönetmen ve oyuncu olarak bu topluluklarda görev aldı.
       2000 yılında Tiyatro Boyalı Kuş’un kurucularından oldu. “Ferhat ile Şirin”, “Aşk İhanet Yalnızlık Vvesaire”, “Dış Ses”, “Böyle Bir Aşk Masalı” ve “Bavullar”ı yazdı, oyunlarda rol aldı.
       2003-2004 yıllarında Yapı Kredi Yayınları’nda metin yazarı ve tiyatro danışmanı olarak çalıştı.
       2005-2006 yıllarında Manchester Rocian Theatre’da Pinnochio adlı oyunlarda rol aldı. Papers adlı oyunun dramaturgluğunu yaptı.
       2005 yılında Darpana Academy’nin davetiyle Hindistan’da hareket tiyatrosu üzerine çalıştı. Magdalena Project-Galler ve Peter Brook’un düzenlediği atölye çalışmalarına katıldı.
       Medine oyunuyla 2012 yılında İsveç'te düzenlenen Kadın Oyun Yazarları Konferansına katıldı. 2013 yılında Tayvan'da sahnelendi.
       Halen MSM Yaratıcı Yazarlık bölümünde Dramaturji ve 3Mota'da oyunculuk dramaturjisi dersleri vermektedir.
       Oyunları çeşitli alternatif tiyatrolar, Şehir Tiyatroları ve Devlet Tiyatroları tarafından sahnelendi. İngilizce ve Çince’ye çevrildi. ABD, Tayvan ve İsveç’te sahnelendi.      
      Yazıları Radikal Kitap, Varlık vb. gibi dergi ve gazete eklerinde yayımlandı.
      Ödülleri: Ankara Devlet Tiyatrosu tarafından sahnelenen “Krem Kramel “ oyunu 2010 yılında Ankara Sanat Kurumu tarafından Övgüye Değer Oyun Yazarı Ödülü’ne, “Medine” adlı oyunu 2011 yılında Dil Derneği Kerim Avşar En İyi Oyun Ödülü’ne layık görüldü.
       Romanları: 
& Kabuk (2017, Sel Yayıncılık, İst., 173 s.) 
       Anı Kitapları:
& Toplu Oyunları 1 – Kadın Oyunları (“Aşk İhanet Yalnızlık Vesaire”, “Bavullar”, “Bu Bir Oyun Değil”, “Dış Ses”, “Krem Karamel” adlı oyunları ve Ayla Kutlu’nun aynı adlı öyküsünden uyarladığı “Mekruh Kadınlar Mezarlığı” adlı oyunlarının birlikte basımı; 2007, Mitos Boyut Yayınları, İst., 160 s.)
&  Toplu Oyunları 2 (Böyle Bir Aşk Masalı” ve “Sahici İnsanlar/Plastik Ölümler”   adlı oyunlarının birlikte basımı; 2008, Mitos Boyut Yayınları, İst., 96 s.)
& Toplu Oyunları 3 (“Bu Anlamlı Günde”,  “Köprüden Önce Son Çıkış” ve “Medine” adlı oyunlarının birlikte basımı; 2011, Mitos Boyut Yayınları, İst., 112 s.)
& Toplu Oyunları 4 (“İd - Ego ve Süper Kahraman” ve “Var Olmayan Ayşe'nin Muhteşem Maceraları”adlı oyunlarının birlikte basımı; 2015, Mitos Boyut Yayınları, İst., 64 s.)
& Toplu Oyunları 5 (“Şimdi Uçuşa Geçiyoruz” ve “Tok” adlı oyunlarının birlikte basımı; 2017, Mitos Boyut Yayınları, İst., 96 s.) 
Kaynaklar:

ALİ CÜNEYD KILCIOĞLU



  


       
(1976, Denizli - )

Öykücü, oyun yazarı. İlkokulu Amerika Birleşik Devletleri’nde, ortaokul ve liseyi Diyarbakır’da okudu. AÜ Siyasal Bilgiler Fakültesi Kamu Yönetimi Bölümü’nü bitirdi. AÜ DTCF Tiyatro Anabilim Dalı Tiyatro Kuramları, Eleştiri ve Dramaturji Bölümü’nde yüksek lisans yapıyor. Ankara'da yaşıyor.
2002’den bu yana tiyatro oyunları yazıyor. Mayın Tarlası, Kirpiler, Televizyon Cumhuriyeti, Pirananın Kırık Dişleri, Mumyalar, Hacizli Mezarlık Oyunu, Devrik Mülk, Aşk Entrikayı Sever gibi oyunları Devlet Tiyatroları repertuvarına alındı. Mayın Tarlası ve Kirpiler isimli oyunları Bahaiddin Kılcıoğlu tarafından İngilizceye çevrildi.
Televizyon Cumhuriyeti, İkinci Dereceden İşsizlik Yanığı, Komşum Hitler, Plastik Aşklar, Dilek Ağacı, Nefertiti Silifke’de, Nefertiti’nin Longplay’i, Mutlu Aile Fotoğrafımızın Perde Arkası, Çıplaklar Plajı, Dilek Ağacı, Düdüklü Tencere, Ufak Tefek Yaşamlar isimli oyunları devlet tiyatroları, özel tiyatrolar, belediye tiyatroları, amatör tiyatrolar ve üniversite toplulukları tarafından sahnelendi ve sahnelenmeye devam ediyor.
Radyo tiyatrosu: Nisan Apartmanı Cinayeti, TRT Ankara Radyosu.
Ödül: Dilek Ağacı isimli oyunu 2012 yılı Han Tiyatrosu Ünal Gürel Kısa Oyun Yazma Yarışması’nda birincilik ödülü aldı.
Yapıtları: Oyun: Televizyon Cumhuriyeti, 2011, Mitos Boyut, İst.; Toplu Oyunları 1- Pirananın Kırık Dişleri / Dilek Ağacı / Mumyalar, 2012, Mitos Boyut, İst.; Plastik Aşklar, 2013, Mitos Boyut, İst.; İkinci Dereceden İşsizlik Yanığı, 2013, Mitos Boyut, İst.; Toplu Oyunları 2 – Çıplaklar Plajı / Komşum Hitler / Miss Turkey, 2015, Mitos Boyut, İst.; Toplu Oyunları 3 – Kocamı Gömme Töreni / Burjuva Havuzu / Erkek Gezegeni / Eksik Cenaze, 2017, Mitos Boyut, İst.; Kaderimin Oyunu mu Bu?, 2018, Mitos Boyut, İst.; Mahallemin Şahane Baskısı, 2018, Mitos Boyut, İst.
Öykü: Yas Orkestrası, 2017, Sel, İst.
Kaynaklar: Sel Yayıncılık internet sitesi; Mitos Boyut Yayınları internet sitesi.
*8 Aralık 2019 tarihinde güncellendi.

30 Mayıs 2017 Salı

MUSTAFA KOÇ



(1971, Çorum - )


       İlk, orta ve lise öğrenimini Çorum'da tamamladı. 1994 yılında Gazi Üniversitesi Gazi Eğitim Fakültesi Resim-İş Eğitimi Bölümü’nden mezun oldu. Öğretmenlik görevini Sinop’ta sürdürüyor.
       1997 yılında “Yaşamak Bu Kurtlar Sofrasında” adlı ilk kişisel resim sergisini açtı. Çekirdek Sanat 4. Çağdaş Sanat Sergisine (2001) ve çeşitli karma resim sergilerine katıldı.
       Şiirleri Damar, Evrensel Kültür, Güneş Ülkesi, Kavram Karmaşa,  Milliyet Sanat, Öykü-Şiir, Sokak Kitabı, Sinope gibi kültür, sanat ve edebiyat dergilerinde yayımlandı.
      Ödülleri: 2000 yılında 12.Adana Altın Koza Kültür Sanat Festivali kapsamında düzenlenen şiir dosyası yarışmasında “Metal” adlı dosyasıyla Başarı Ödülü’nü ve Mülkiyeliler Birliği Vakfı tarafından Şinasi Özdenoğlu adına düzenlenen şiir yarışmasında ''Çöl'' adlı dosyasıyla ikincilik ödülü aldı.
Yapıtları:
Şiir Kitapları:
& Hırka Yara ve Rüzgâr (2003, Damar Yayınları)
& Arsız Uyku (2016, Yazılı Kâğıt Yayınları, Ank.)

Şiirlerinden Seçmeler:

AY ALDIM ÇARŞIDAN

ay aldım
çarşıdan
yüzümde
eskimiş bir an.

geçtim
sokakların yarasından.
ne çok hüzün biçtim
buğdaylardan.
yanan ateşte
tütsüledim
etimi.

ay aldım
çarşıdan
yüzümde
eskimiş bir anne.

Sinop 2016

BİR YALNIZ BULUT

gün usulca öptü
suyun ağzından.
ürkek bir serçe
k a n a t l a n d ı.

gökyüzünde
bir yalnız bulut
y a r a l a n d ı…

karşı
uzak dağlarda rüzgâr,
duvağı düşmüş tepe,
üzgün bir ses,
kırık bir yürek
ve boş bir kâğıt
durmadan

k
       a
   r
a
      l
        a
n
   d
  ı

ÜŞÜMÜŞ BİR ZAMAN

…/sesin ince bir tığ gibi
kalsa kötü bir oyada.

söz dağılsa
pencereden
sokağa,
insan suretine,
ya da bir apartman
boşluğuna
dolsa sesimiz.

ne kalır bizim için
kırılmış aynalardan.
ne kalır bize
insansız sokaklardan başka…

duvardaki afiş yetmiyor
hayatın yüzünü onarmaya.

kaldırımlarda
üşümüş bir zaman.
evlerde bir eski insan,
pervazlara takılan rüzgâr,
nar çiçekleri…

bir kadın sığmıyor
odadaki kayıp boşluğa.
bir süreksizliği
tekrarlıyor durmadan
teninde gezinip duran
akrep…

bir ev
eskiyor uzakta
bir başka eve öykünerek.

bir insan
yalnızlıyor
geceleri.
bir yalnızın
yalnızlığını
giyinerek…


*Şiirler, şairinin izniyle yayınlanmıştır.

AŞIK PERİŞAN


(1937, Yukarı Xod (şimdiki adı Yukarı Maden) Köyü, Artvin - 2008, Bursa)


       Asıl adı Hüseyin Mutlu’dur. İlkokulu köyünde okudu. Küçük yaşlardan itibaren ailesinden ve çevresinden aşıklık geleneğini öğrendi. Önce usta malı türküleri söyleyen Aşık Perişan zamanla kendi şiirlerini yazmaya başladı. Değişik zamanlarda köyünde ve başka yerlerde görüştüğü aşıklarla karşılaşmalar yaptı.
    İlkokul yıllarından beri şiir yazan Aşık Perişan’ın birçoğu yazıya geçmemiş yüzlerce şiiri bulunmaktadır. Özellikle doğaçlama söylediğinden dolayı, akılda kalmadığı ya da kağıda geçirilmediğinden çoğu zaman yitip gitmektedir.
      Toplumsal taşlamalardan sevgiye, gurbet yaşamından sıla özlemine dek birçok konuyu işleyen Aşık Perişan’ın şiirleri çeşitli dergi, gazete ve araştırmada yer aldı. Ayrıca bazı şiirleri bestelendi.
       Aşık Perişan Bursa’da öldü ve orada toprağa verildi.
       Ayrıca asıl adı Vartan olan Ermeni kökenli Akhisarlı bir Aşık Perişan (1820-1881) daha bulunmaktadır.
Kaynaklar:

Şiirlerinden Seçmeler:

BURDA (BURSA DESTANI)

Bu koca Bursa’nın halini yazem
Bahar başka burda yaz başka burda
Kısmet olmuyor ki sılayı gezem
Senet başka burda söz başka burda

Çiçekler kokusuz petekler balsız
Şehir gürültülü insanlar halsiz
Herkes birer robot kör sağır dilsiz
Kulak başka burda göz başka burda

Rezaletin adı olmuş medeni
Harap ediyorlar sağlam bedeni
Gel de gör bunları taklit edeni
Eğri başka burda düz başka burda

Bu düzene uyum sağlayamazsın
Bakarsın bakarsın anlayamazsın
Erkeği kadını tanıyamazsın
Oğlan başka burda kız başka burda

Kirli şey çok utanırım yazmaya
Yüzde seksen bozuk kalmamış haya
Zengini binekli fakiri yaya
Yollar başka burda iz başka burda

Kestirme gidemem herşey dolaşık
Zaten hayat burda karmakarışık
Genci ihtiyarı dünyaya aşık
Rüzgar başka burda toz başka burda

Gül dalına baykuş konmuş ötüyor
Burdaki çilemiz bize yetiyor
Elma ağacında armut bitiyor
Limon başka burda muz başka burda

Der Perişan ömür bitti gidiyor
Bizim gemi zaten battı batıyor
Sazıyla sözüyle çattı gidiyor
Aşık başka burda saz başka burda

FELEK

Yaktı beni ayrılığın yarası
Ne ağlattın ne de güldürdün felek
Gurbet el dediğin bir baş belası
Yüzümde rengimi soldurdun felek

Gurbetin yoları yol oldu bana
Aktı gözyaşlarım sel oldu bana
Can ciğer dostlarım el oldu bana
Ölmeden tabutum kaldırdın felek

Kara bela gibi başımda durdun
En sonunda beni kalbimden vurdun
Pay eyledin kurdu kuşa yem verdin
Bir kara kuyuya doldurdun felek

Der Perişan benim belalı başım
Tükendi kalmadı ekmeğim aşım
Ne akraba kaldı ne arkadaşım

Tükettin ömrümü öldürdün felek

ARİF PEKAL


(1938, Aşağı Xod (şimdiki adı Aşağı Maden) Köyü, Artvin - 1991)


       İlkokulu köyünde okudu. Aşıklık ve türkülerle küçük yaşlarda ilgilenmeye başladı. Hem yöresindeki, hem de köylerine gelip giden aşıklar aracılığıyla geleneğe ilişkin bilgisini pekiştirdi. Arif Pekal askerlik yıllarında şiir yazmaya başladı. Yaşadığı sorunları, karşılaştığı ilginç olayları konu alan şiirlere ağırlık verdi.
       Zamanla köy meclislerinde düzenli olarak türkü söyleyerek kendini geliştiren Arif Pekal, köylerine ilişkin araştırmalarda kaynak kişi olarak yardımda bulundu.
       Arif Pekal'in şiirlerini topladığı bir defteri olduğu bilinmesine karşın şimdiye kadar ortaya çıkmadı.
       Arif Pekal köyünde öldü ve orada toprağa verildi.
Kaynaklar:

Şiirlerinden Seçmeler:

YAVAŞ YAVAŞ

İlkbaharda nida geldi dağlara
Açtı çiçeğini dal yavaş yavaş
Bülbül küsmüş gelmez bizim bağlara
Çünkü kalmamıştı gül yavaş yavaş

Coşkun sıcak o Mayısın peşinde
Haber aldık beşinci ay başında
Altmış iki Mayıs yirmi beşinde
Açıldı gurbete yol yavaş yavaş

Bindik ray üstüne kara trene
Selam verdik eşe dosta yarene
Makinistler el attılar frene
Başladı dönmeye kol yavaş yavaş

Velhasıl ki kıtamıza ulaştık
Bulduk sadık bir hemşeri tanıştık
Giyinip de üç yüz ere karıştık
Kesildi kelleden kıl yavaş yavaş

Bir askere yarım tayin ne fayda
Yetmiyor kaşıklar tabaklar payda
Kantinciler soydu bizi bir ayda
Kalmadı kesede pul yavaş yavaş

Dünyada insanın şerefi yüce
Dertli Arif söyler gitmesin güce
Nöbete kalkmıştım yine bir gece

Baktım ki esiyor yel yavaş yavaş

MEDET ORAL


(1947, Yukarı Xod (şimdiki adı Yukarı Maden) Köyü, Artvin – 1988, Eskişehir)


       İlkokulu köyünde, öğretmen okulunu Cilavuz’da bitirdi. Daha sonra Ankara’da yükseköğrenimini tamamladı. Edebiyatla, özellikle şiirle küçük yaşlarda ilgilenmeye başladı. İlk şiirlerini öğretmen okulu yılarında yazmaya başladı. Okuduğu kitaplar ve karşılaştığı bazı şairler aracılığıyla kendini geliştirip bilgisini pekiştirdi.
       Türkiye’nin çeşitli bölgelerinde öğretmenlik yaptıktan sonra emekli olan Medet Oral şiirlerinde değişik konuları işledi.
       Medet Oral Eskişehir’de öldü ve orada toprağa verildi.
       Medet Oral’ın şiirleri, ölümünden sonra amcası Hüseyin Oral tarafından “Öğretmen Medet Oral, Hayatı ve Şiirleri” (2003) adıyla yayımlandı.
Kaynaklar:

Şiirlerinden Seçmeler:

GELİR

Bastığın yerleri kirletiyorsun
Tabanından duman duman toz gelir
Kendini avutup aldatıyorsun
Yapmacık hallerin biraz yoz gelir

Çek artık yakamdan o kara elin
Duvar çatlak çürük imiş temelin
Sana ayıp olmaz beli bedelin
Seviyene insem bana söz gelir

Bakışların kıstırıcı mengene
Ama döver davul dengi dengine
Bu kez de şansını kumarda dene
Aşkta kaybedene fazla koz gelir

YAZIK DEĞİL Mİ

Yüce yüce ulu dağlar
Düzlere yazık değil mi
Düzlerde açılan ele
Sözlere yazık değil mi

İçi bir hüzünle dolan
Yeşilliği hep yok olan
Her sene sararıp solan
Güzlere yazık değil mi

Yollar yayan karış karış
Sanki sürünmekle yarış
Otuzunda kırış kırış
Yüzlere yazık değil mi

Sevdadır kanında akan
Başlıktır belini büken
Ayrılınca yaşlar döken
Gözlere yazık değil mi

Gün be gün dayak atılan
Korku ile avutulan
Bir eşya gibi satılan
Kızlara yazık değil mi

Sonra çile saçın yolan
Kötü kader suçlu olan
Ayrılık üstüne çalan
Sazlara yazık değil mi

Cinayetler boşanmalar
Ah çekip çekip yanmalar
Ölürken yari anmalar
Özlere yazık değil mi