Sedat Demir, Küçük
Paris Fena Öksürüyor (2016,
Dedalus Kitap, İst., 112 s.)
İçinde, Kraliçe Belkıs ile Süleyman
Peygamber meselinin kaybolduğu bir bataklığı saklıyor bu kitap. Her şey bu
şifalı bataklıktan çıkıyor. Meksika söylenceleri ve tüm anlatılanlar. Bu
anlatıların da hakkı, cemiyette en çok pişen üç yaşlı kadına verilmiş. Ülkemiz
tarihi kadar derin, dertli hikâyesi var, üçünün de. Ayrıca her birinin sanatla
olan ilgisini, onunla yoğun mücadelesini ve başarısız sınavlarının sonuçlarını
okura ulaştırıyor, hikâyeleri. Kitabın bir diğer kahramanı da Samatya
sokakları. Sinema, edebiyat ve müzik, bu sokakların arasında bataklığa dönüşmüş
bu semtin çağıldayan deresinin içinde yüzüyor.
Okuruna çeşitli imkânlar, dolayısıyla
güçlükler sunan Küçük Paris Fena Öksürüyor, sıklıkla anlatıcının da yerini
soruşturan bir kurmaca deneyimi. Okuyan için. Tüm bunları yaparken azıcık yazar
kastının, okur hazzının ayarlarıyla oynuyor. Hatta bir karakterin adını
sorduğunuzda, Harikalar Diyarı'ndan beyaz tavşan ortaya zıplayıp "Ne önemi
var ki adların?" diyerek sizi tersleyebiliyor.
Bir ilk kitaba göre yoğun bir içerik,
eğlenceli bir üslup ve hızlı bir anlatı.
Dinlemeye hazır mısınız?
(Tanıtım Bülteninden)
Sedat Demir, Umberto
Eco ve Yazınsal İletişim – Okur ve Yorum (2016, Dante Yayınları, İst., 344 s.)
Umberto Eco, sadece geçtiğimiz yüzyılın
değil, ortalarına doğru yaklaştığımız bu yüzyılın da en önemli düşünürlerinden.
Yapıtlarında fazlaca alıntı kullandığı gibi, akademik dünyada hakkında en fazla
söz edilen bir araştırmacı. Birçok çağdaş düşünceyle bağı olduğu gibi, sözleri
kültür dünyasının oluşturduğu her bağlamın tam merkezinde. İlgili olduğu ve
üzerine çalıştığı alan, disiplin, bilim ve yöntemleri burada sıralamaya
kalkışmak bile uzunca bir liste hazırlamamıza neden olur. Oldukça etkili,
zekice ve derin sürdürdüğü, tamamladığı çalışmaları var Eco'nun. Aynı zamanda
kendisine bakanlar için tehlikeli. Entelektüellerin dünyasında takma adı Dedalus.
Yani meselelerden bilgece söz eden ve onları kurnazca halleden. Bu bile, onun
üzerine çalışmanın ne kadar zorlayıcı olduğunun bir işareti. Sedat Demir, bu
güçlükle baş etmeyi göze almış ve Umberto Eco hakkında hazırladığı bu kitapla,
aynı eksen hakkında diğer çalışmalar için bir başlangıç oluşturmayı hedeflemiş.
Biz de bu çalışmanın "zihin açıcı" ve "doyurucu" olacağı
konusunda kendisiyle hemfikiriz. Dikkat ederseniz bu satıra değin Gülün
Adı'ndan söz açmış değiliz, çünkü Eco, Gülün Adı'ndan çok daha fazlası ve hepsi
içeride.
(Tanıtım Bülteninden)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder