21 Nisan 2016 Perşembe

YUSUF YAĞDIRAN


(1977, Elazığ - )


       Öğrenimimin tamamını Elazığ’da tamamladı. 1998 yılından bu yana edebiyat öğretmenliği yapıyor.
Yapıtları:
Şiir Kitapları:
& Gündüz Dersem Çıkma (2006, Ada Kitap)
& Saklı Zaman Sesleri (2012, Kanguru Yayınları, Ank.)
& Çağrılmayanlar Adası (2015, Zımba Kitap, Bursa)

Şiirlerinden Seçmeler:

AVLU SESLERİ

I. ses: Mekândan bilinir önce insan.

bu kenti içime kim sakladı gregor
uyandım da bir sabah duvarlar, taş aynalar
uygun adım bir böcek avlunun ortasında
gölgesi yüreğimin çeperine çatılmış

hep mi birbirine açılır bu kapılar
say ki öteki için redifler, gem izleri
ya neyin dışındayım uzarken tenimde gün
neden çoğalıyor sayıldığım avlular

II. ses: Voltadan geçilir sonra zamana.

hangi kendimden çıkıp geçmeliyim zamana
gün aşırı etimi tırtıklıyorken kefir
nere dönsem aynı ses, hep aynı tahtaboşta
boşluk ki yükseltidir, her boşluk bir yükselti

neyi koymalı peki, çatlayan o kabuğa
rüzgâr kolluyor hayli, avludaki bunaltı
bir sızı bu ipince ve yen ağrısı, derin
arda kalan ne dünden, yarına kalacak ne

II. ses: Sessizlik adadır şimdi uzakta.

yaratılmamış şekli olmalıydı dünyanın
edip abi, ruhi bey ve yakup –çağrılmayansesleri
eşliyorum nicedir o adaya
uzunca bir karaltı, seçiliyor öteden

IV. ses: Ve adalar ki o, arınmakmış anlamdan.

öyleyse, susmalardan örülsün tüm avlular

Mart '12 / Bursa

“Çağrılmayanlar Adası” adlı kitabından

VARLIK BEYANI

namlı sözler etmeye adadığım ömür
kendinden düşüyor alacağını
en olmadık yerindeyim zamanın
gövdeye ölümü aşılayan küf
duvar kağıtlarıyla kaplıyor yarayı
ve soluğumdan dizeye uzayan keder
-iflah olmaz atlısı cehenneminiçinden
yürüyor her sızıyı
yükü kahrından bezgin bir işçiyim
hangi suya değsem, ya zifir ya gün yanığı
dönenirim acının uyluğunda
eksilmez başımdan yel uğultusu

başkaca hüneri yoktur kalbimin

Mayıs '12 / Bursa


“Çağrılmayanlar Adası” adlı kitabından

NURBANU GÜRŞEN


(İstanbul - )


       Marmara Üniversitesi Türk Dili ve Edebiyatı Öğretmenliği Bölümü’nde okuyor. “Koza Düşünce” dergisinde yayın kurulu üyesi ve yazar olarak çalıştı. “Elma” ve “Bıyığına Asıl Kadınlar” adlı şiirleri Yasakmeyve dergisinin (Sayı: 77, Kasım/Aralık 2015) “Şairin Genci” köşesinde yayımlandı.
       Şiirleri ve söyleşileri Mühür, Varlık, Yasakmeyve vb. gibi dergi, fanzin, gazete ve eklerinde yayımlandı.

Şiirlerinden Seçmeler:

BIYIĞINA ASILI KADINLAR

Çürük umursamazlıklarının dolgusu kan
Kar beyaz düşleriydi halbuki annenin
şimdiki çelimsiz ağzın
Küfür yakışmıyor bu çelimsizliğe bile
Annen duymasın gene babana kızar

Birer saat bırakıyorsun kadınlarına
kalçalarına, kollarına, göbeklerine, memelerine
zamanı arıyor gibisin
Sonra sabah oluyor
kalkıyorsun
Bir işin olmadığı geliyor aklına
gene küfrediyorsun
Gece oluyor
seviyorsun geceyi
Kadınların ruhlarını kanırtıyorsun
Sırf iş olsun diye bunu kendine iş ediniyorsun
Olacak iş değil.
Bir düşünsene neden bu kadar babanı hatırlıyorsun
Bir düşünsene demliğin neden bu kadar küçük
Bir düşünsene düşlerin neden çürük
Kabul iyi yalan söylüyorsun
iştahınsa vahşice
Sen konuştukça bıyıklarında sallanan kadınlar görüyorum,

Yasakmeyve, Sayı: 77, Kasım-Aralık 2015

Mühür, Sayı: 62, Ocak-Şubat 2016

19 Nisan 2016 Salı

YAVUZ ADUGİT


(1973, Van - )


       Ankara Üniversitesi DTCF Felsefe Bölümü’nden mezun oldu. Hacettepe Üniversitesi Felsefe bölümünde hazırladığı Postmodern Etik Üzerine Bir İnceleme adlı teziyle Yüksek Lisans derecesini aldı. Aynı bölümde Etikte Akıl ve Duygu İkilemi adlı teziyle Doktor oldu. Hacettepe Üniversitesi Felsefe bölümünde Araştırma görevlisi olarak çalıştı. 2009 yılında Doçent oldu. Kocaeli Üniversitesi Felsefe bölümünde Öğretim Üyesi olarak çalışıyor. 2011 yılında Şeyler ve İnsanlar isimli deneme kitabı, 2013 yılında Etikte Akıl Duygu Çatışması: Akılcı Perspektif isimli felsefe kitabı yayımlandı. Çeşitli dergilerde yayınlanmış çok sayıda makalesi var. Etik, estetik, özgürlük felsefesi, siyaset felsefesi, varoluşçuluk, postmodernizm, şiir teorisi ve sinema üzerine çalışmalar yapıyor.
Yapıtları:
Şiir Kitapları:
& Çocuklara Bırakmak Aşkları (2016, Komşu Yayınları, Yasakmeyve Şiir Dizisi: 183, İst., 88 s.)
Kaynaklar:
A  http://www.yavuzadugit.net/

Şiirlerinden Seçmeler:

HEP ESKİ

Biz bir haber mi bekliyoruz ne?
Şimdi yıksak bütün planları
Ödünç bıraksak başıboş arzuları
Ödünç bıraksak sulara
Soğuk, akışkan, çiçekli…
Ve bir emir versek birbirimizi düşünen halimize
Söylesek söyleyebilecek her yerimize
Desek ki
Gidelim, haydi gidelim
Çocukluğumuzu birleştirelim.

“Çocuklara Bırakmak Aşkları” adlı kitabından

SAYILAR VE ÇOCUK

Sayılar
Kaç kez kitaplardan kaçıp gelerek…
Kurak, kaç kez katı ve kararlı
Kaçıp geliyorlar ki
Müjde verir gibi bildiriyorlar
Sonları
Ve sıkıştırıyorlar yinelemeleri
Sayılar gelerek
Kelebeklerle alıp veremedikleri bir şeyleri de getirerek…

Çünkü yalnızca
Sayılmaz şeylerin halinden anlayan bir çocuk
Parmaklarıyla tek tek konuşan bir çocuk
Konuşan ve öpen bir çocuk
Tam bin yılın üstüne oturarak
Oturarak ve hesaplamayarak
Hesaplamayarak başlangıçları ve sonları
Arada bir ayaklarıyla
Hafiften her şeyin canına okuyarak
Bir saate geri yüklemek istiyor zamanı
Ama dünyanın halini yadırgamıyor sayılar
Ve sayıları kabullenemiyor çocuklar.


“Çocuklara Bırakmak Aşkları” adlı kitabından

17 Nisan 2016 Pazar

ALİ ERDOĞDU




(30 Nisan 1943, Konya - )


       İlkokul, ortaokul ve liseyi Konya’da okudu, 1968 yılında işçi olarak Almanya’ya gitti. Iserlohn’da Goethe Enstitüsü’nde, Dortmund’da Sosyal Akademi’de okudu. Sosyal danışman olarak çalıştı, sendika çalışmalarına katıldı. Dortmund'da yaşıyor.
       1976 yılından beri çevirmen olarak çalışıyor. Şiirlerini 1960’lı yıllarda yerel gazetelerde yayımladı. Nietzsche, Georg Trakl, Gottfried Benn, Ingeborg Bachmann, Georg Heym, Mascha Kaleko gibi çağdaş Alman şairlerinden yayımlanmamış çevrileri, bir roman çalışması var.
Ödülleri: 1967’de Kastamonu Doğrusöz gazetesi şiir yarışmasını kazandı.
Yapıtları:
Şiir Kitapları:
& Sahibini Terk Eden Gülüşler (2015, Komşu Yayınları, Yasakmeyve Şiir Dizisi: 144, İst., 56 s.)
       Çevirileri:
& Gottfried Benn, Seçme Şiirler (2016, Komşu Yayınları, Yasakmeyve Şiir Dizisi: 145 , İst., 72 s.)
     
Şiirlerinden Seçmeler:

CAM KIRIĞI

Boğuk bir ses gibi yayılıyor içimde kırgınlığın
camkırığı bir duygu damarlarımda
yaşamak ne sevmek ne çoğalmak ne
her gelen günü kabullenmek ne
bir bayram armağanıymışçasına çocukluğun

“Sahibini Terk Eden Gülüşler” adlı kitabından

GENİŞ ZAMANLAR

gençtik geniş zamanları sevdik
güzeldi kozları elinde tutmak
oynamak ya da oynamamak

geniş zamanlara sığındık
say ki geleceklerine inanmadan bekledik
sanki onlar başkaları için
başkalarına verilmiş sözlerdiler

geniş zamanlar bir türlü gelmediler

“Sahibini Terk Eden Gülüşler” adlı kitabından

"SAHİBİNİ TERK EDEN GÜLÜŞLER

nereye gider gülüşleri ölülerin
bana sormayın bilemem
kapannca gözleri dudakları sevgililerin

çıkarılır yüzükleri bilezikleri
paylaşılır kitapları
giyecekleri dağıtılır yoksullara
kırkları tutulur
ve Kur’an okutulur

nereye gider ama ölülerin
korkuları kaygıları merhametleri
bir tarihte bir yerde söyledikleri

nereye gider yangınları aşkların
bir bakışla adanan dünyalar
ilk gözyaşları ergen çağların
verilen ilk sözler fısıltıyla nazla

nereye gider
gürül gürül akan çeşmeler hep dolan taslar
kanayan yaralar kanmayan umutlar

bana sormayın bilemem nereye gider ölülerin
sevinçleri sırları yenilgileri
kullanılmış bakışları unutulmuş sözleri

ve kim toplar sahibini terk eden gülüşleri

“Sahibini Terk Eden Gülüşler” adlı kitabından

SELÂM

çakmağın bekler çekmecemde
gelecekmişsin vehminde
bir köşede gözlüğün tabakan çantan
sana doğru bir yol arar yaşamaktan

sırası değişse de kitaplarının raflarda
kelimelerin hâlâ dolaşıp duruyor odalarda
duruşun bakışın sinmiş
kederin soluğun gibi eşyaya

hani bengi tanığı bunların
bir gün şurada durduğunun
bir sözü söylediğinin güldüğünün

bunlar gerçek ve yaşanmış değiller mi
akar da kanın ve terin gibi toprağa
bir daha geri gelmezler mi

“Sahibini Terk Eden Gülüşler” adlı kitabından

YOLLAR

Necatigil’den esinle

tozlu muydu geçtiğim yollar
çimenli mi
o yollardan ben
sahiden geçtim mi

gittim mi bırakıp da yaşadıklarımı
ve bildiklerimi
bildim mi yaşadıklarımı
bildiklerimi sahiden bildim mi

arayıp mı buldum seni
bekledim mi
tanıdım mı seni sahiden
sevgi nedir bildim mi


“Sahibini Terk Eden Gülüşler” adlı kitabından

OSMAN YÜKSEL SERDENGEÇTİ


(15 Mayıs 1917, Akseki / Antalya - 10 Kasım 1983, Ankara)


       Türk siyasetçi, gazeteci ve şair. Asıl adı Osman Zeki Yüksel'dir.  Aralarında Ahmet Hamdı Akseki, eski müftülerden Hacı Salih Efendi’nin de bulunduğu alimler yetiştirmiş bir aileye mensuptur. İlkokulu Akseki’de, ortaokulu yatılı olarak Antalya’da okudu. Ankara’da Atatürk Lisesi’ni bitirdi. Serdengeçti dergisinin sahibi ve Yazı İşleri Müdürü gazetecidir. Ankara Üniversitesi Dil ve Tarih-Coğrafya Fakültesi öğrenciliği sırasında 1944 mayısında meydana gelen olaylara karıştığı için Hüseyin Nihal Atsız'la birlikte bir süre hapis yatmış, hapisten çıktıktan sonra öğrenim için aynı fakülteye başvurmuşsa da bu isteği reddedilince dönemin Milli Eğitim Bakanı Hasan Âli Yücel'e hitaben yazdığı ve "Yüksek makamın alçak vekiline" diye başlayan yazı yüzünden yeniden hapsedilmiştir.
       Hapisten çıkınca ünlü 'Serdengeçti' dergisini çıkarmaya başladı. Pek çok sayısı toplatılan bu dergide çıkan yazıları nedeniyle hakkında çok sayıda dava açıldı ve sık sık tutuklanıp serbest bırakıldı. Başlığının altında “Allah, Vatan, Millet Yolunda” cümlesi sürekli yer alan dergideki yazılarında sık sık kullandığı “Açın kapıları Osman geliyor” sözü yeni tutuklanmalara hazır olduğunu bildiriyordu. Kendisine Serdengeçti unvanını kazandıran bu dergi, sık sık kapanması ve çıkan yazılarından dolayı çok sayıda mahkumiyet kararı çıkması nedeniyle 33 sayı çıkabilmişti (1947-Şubat 1962). 1952 yılında Bağrı Yanık adlı bir mizah gazetesi çıkardı.
       1965-1969 yılları arasında Adalet Partisi listesinden Antalya milletvekilliği de yapmıştır. Partisine yönelttiği eleştiriler yüzünden bir süre sonra Adalet Partisi'nden ihraç edilmiştir. Milletvekilliği sırasında kravat takmadığı için uyarı almıştır, uyarıları dikkate alınmayınca genel kurula girişi yasaklanmıştır. Necip Fazıl'ın yakın arkadaşlarından olan Serdengeçti hazır cevaplığıyla tanınır.  Yeni İstanbul gazetesinde "Selam" başlığı altında yazılar da yazmıştır.
       10 Kasım 1983 tarihinde Ankara'da hayatını kaybeden Serdengeçti, Cebeci mezarlığına defnedilmiştir.
       1936 yılından ölümüne kadar şiir yazmayı sürdürdü. 
Yapıtları:
Şiir Kitapları:
& Akdeniz Hilalindir (1940)
& Erzincan Destanı (1940)
& Cenk Türküsü, Türk ve Tanrı (1943)
& Bütün Şiirleri (Hazırlayan: Prof. Dr. Cemal Kurnaz; 2016, Kurgan Edebiyat, İst., 176 s.)

BUKET DÜZGEN


(31 Mart - )


       1993 yılında Ankara Üniversitesi, Rehberlik ve Psikolojik Danışmanlık Bölümü’nden mezun oldu.Ankara’da yaşıyor; evli.
Yapıtları:
Şiir Kitapları:
& Hüznüm Çok Çalışkandı (2016, Kanguru Yayınları)

Şiirlerinden Seçmeler:

ÖZLEMİNİ KUMA YAZDIM

Kumdan umdum umudu
Kayıp gitti parmaklarımdan
Baktım yitik bir zamanın ardınca.

Her yola çıkış, biraz daha gitmek değil
Sızmaktı koynuna zamanın.
Aşk şefkatse aşk, zamana direnen
Gerisi kimyanın tensel oyunları.

Mavi kuşu tanırsın
Kırmızı pulundan balığı,
Nasıl unutulmuyorsa şefkat tüten bir çift göz
Gözlerinden öper, özlemini kuma yazarım.


“Hüznüm Çok Çalışkandı” adlı kitabından          


ÖZLEM ÖZBEK


(1974, Ankara - )


       Fırat Üniversitesi Teknik Eğitim Fakültesi Yapı Ressamlığı Eğitimi Bölümü mezun. 1996 yılının Mart ayından itibaren sınıf öğretmenliği yapıyor. Önce Yozgat’ın Çayıralan ilçesine atanmış. 2002 yılına kadar burada, köy okulları ve Yatılı İlköğretim Bölge Okulunda çalıştıktan sonra, 2002 yılının temmuz ayında Eskişehir’e tayin oluyor ve halen Eskişehir’de sınıf öğretmenliği görevine devam ediyor. Ayrıca Anadolu Üniversitesi İktisat Fakültesi Uluslararası İlişkiler Bölümü son sınıf öğrencisi.

Şiirlerinden Seçmeler:

HESAP/SIZ

Gecenin karasını arar oldu gözlerim
Kırmızıya çaldı apak düşlerim
Gökyüzünden devşirecekken hüsnü zan yıldızları
Kefenler dokur artık, tabutlar giyerim
Eski şehir, eskidiği yerden yıkıldı
Enkaz altında çeyizim
Gelinliğimin kanadı kırıldı
Ucu oyalı yazmam kirlenmiş, toz içinde
Kurudu, döküldü üzerinden mor menevşe
Anam dövdü sinesini iki taşın başında
Kördüğüm babam küçüldükçe küçüldü
Gözünden iki damla ah! süzüldü
Hesaplar
Kitaplar
Hesabınız
Hesapsız kitaplar
Kitapsız hesabınız
Firavun, ağa, kral
Ne kadar varsa sıfatınız
Yerin dibine batsın
Asanız, tahtınız, veliahtınız
Ne saraylar ne de köşkler isterim
Ben sadece hür oğlu hür
Doğduğum yerde, ölmek isterim...

SOLGUN FOTOĞRAFLAR

Ne zamandır yakmadı anam
Küflesini açıp kara tandırı
Gökdelenin çatısında
Kalbur asılı kaldı
En tatlısı sıcak bazlamanın
Ucundan kopardığımız andı
Unu, ufrayı, tahtayı
Fırıncı amca çaldı

Ne zamandır görmedim yıldızları
Koptu mu yoksa kuyrukları
Ne güzeldi oysa
Ürperdiğimiz cin masalları
Yıldızlar kayıp giderken
Onları da mı yanına aldı

Ne zamandır burnum sızlamadı
Koklamadım ucu yanık ot kokusunu
Tütsülemedim firik başağını
Avucuma alıp da kuvvetlice
Üflemedim sapını, samanını

Ne zamandır yakmadım gaz lambasını
Şişesi vitrinde hatıra kaldı
Yıllardır kesilmedi elektrik
Zapt etmedi şarkılar karanlığı
Zeki Müren radyoda
Tarihe miras kaldı

Ne zamandır yakmadım
Sınıfımda sobayı
Çamın çırası elime bulaşmadı
Rengarenk şimdi tırnaklarım
Kara önlüklü çocuklarım
Siyah beyaz fotoğraflarda kaldı

YİTİK

Sensiz
Akıp gidiyor zaman, telaşlı
Bana inat, denizine koşan nehirler gibi
Toprağına kavuşan bulutlar
Rüzgarı kanadına asmış kuşlar gibi
Yitip gidiyor öylece
Rakamları asıp duvarıma
Şehirler değişiyor gün gün
Ağaç köklerinin yerini
Demirden filizler aldı
Fakirliğimizi gözümüze sokan
Yol kenarı gecekonduları da yok artık
Daha az utanır olduk açlığımızdan

Ebemkuşaklı taşra mevsiminde
Toplanırdı çocuklar turuncu vakti
Meşin top ayaklarında
Çalımlar atar koşar
Gol attıklarında coşarlardı
Kızlar ellerinde bebekler
Duvarkonduda otururlardı
Çivit vakti, çocuklar bir arada
Pamuk eller ceplere
Doğru bakkal Cafer’e
Çekirdek, gofret, bisküvi
Bir de gazoza yettiyse para
Değme keyiflerine sakın
Daha var akşam ezanına

Ha top dedim de hatırlar mısın
Oyun vakti, karşı apartmanın balkonunda
Çocuklara SUS ! pay eden amcayı ?
Bir gün almıştı nefes nefese topu
Bıçakla karnını oymuştu
Çocuklar kafaları önde
Öyle mahzun durmuştu
Ne kadar öfkelenmiş
Cinayet mahalini ona dar etmiştik
İşte, o amca da yok artık
Fani dünyadan çoktan firar etti
Şehrin gürültüsünü bırakıp bize
Sessiz sedasız gitti
Şimdi arkasında bıraktığı yaşlı eşi de
Senin yokluğunla yaşayan ben de
Cam kenarı müebbetindeyiz

Nehirler gitti denizine
Bulutlar dağıldı yeryüzüne
Kuşlar gitti
Fail amca gitti
Sen gittin
Her şey gitti
İyi tamam da

Çocuklar nereye gitti ?