17 Nisan 2016 Pazar

ÖZLEM ÖZBEK


(1974, Ankara - )


       Fırat Üniversitesi Teknik Eğitim Fakültesi Yapı Ressamlığı Eğitimi Bölümü mezun. 1996 yılının Mart ayından itibaren sınıf öğretmenliği yapıyor. Önce Yozgat’ın Çayıralan ilçesine atanmış. 2002 yılına kadar burada, köy okulları ve Yatılı İlköğretim Bölge Okulunda çalıştıktan sonra, 2002 yılının temmuz ayında Eskişehir’e tayin oluyor ve halen Eskişehir’de sınıf öğretmenliği görevine devam ediyor. Ayrıca Anadolu Üniversitesi İktisat Fakültesi Uluslararası İlişkiler Bölümü son sınıf öğrencisi.

Şiirlerinden Seçmeler:

HESAP/SIZ

Gecenin karasını arar oldu gözlerim
Kırmızıya çaldı apak düşlerim
Gökyüzünden devşirecekken hüsnü zan yıldızları
Kefenler dokur artık, tabutlar giyerim
Eski şehir, eskidiği yerden yıkıldı
Enkaz altında çeyizim
Gelinliğimin kanadı kırıldı
Ucu oyalı yazmam kirlenmiş, toz içinde
Kurudu, döküldü üzerinden mor menevşe
Anam dövdü sinesini iki taşın başında
Kördüğüm babam küçüldükçe küçüldü
Gözünden iki damla ah! süzüldü
Hesaplar
Kitaplar
Hesabınız
Hesapsız kitaplar
Kitapsız hesabınız
Firavun, ağa, kral
Ne kadar varsa sıfatınız
Yerin dibine batsın
Asanız, tahtınız, veliahtınız
Ne saraylar ne de köşkler isterim
Ben sadece hür oğlu hür
Doğduğum yerde, ölmek isterim...

SOLGUN FOTOĞRAFLAR

Ne zamandır yakmadı anam
Küflesini açıp kara tandırı
Gökdelenin çatısında
Kalbur asılı kaldı
En tatlısı sıcak bazlamanın
Ucundan kopardığımız andı
Unu, ufrayı, tahtayı
Fırıncı amca çaldı

Ne zamandır görmedim yıldızları
Koptu mu yoksa kuyrukları
Ne güzeldi oysa
Ürperdiğimiz cin masalları
Yıldızlar kayıp giderken
Onları da mı yanına aldı

Ne zamandır burnum sızlamadı
Koklamadım ucu yanık ot kokusunu
Tütsülemedim firik başağını
Avucuma alıp da kuvvetlice
Üflemedim sapını, samanını

Ne zamandır yakmadım gaz lambasını
Şişesi vitrinde hatıra kaldı
Yıllardır kesilmedi elektrik
Zapt etmedi şarkılar karanlığı
Zeki Müren radyoda
Tarihe miras kaldı

Ne zamandır yakmadım
Sınıfımda sobayı
Çamın çırası elime bulaşmadı
Rengarenk şimdi tırnaklarım
Kara önlüklü çocuklarım
Siyah beyaz fotoğraflarda kaldı

YİTİK

Sensiz
Akıp gidiyor zaman, telaşlı
Bana inat, denizine koşan nehirler gibi
Toprağına kavuşan bulutlar
Rüzgarı kanadına asmış kuşlar gibi
Yitip gidiyor öylece
Rakamları asıp duvarıma
Şehirler değişiyor gün gün
Ağaç köklerinin yerini
Demirden filizler aldı
Fakirliğimizi gözümüze sokan
Yol kenarı gecekonduları da yok artık
Daha az utanır olduk açlığımızdan

Ebemkuşaklı taşra mevsiminde
Toplanırdı çocuklar turuncu vakti
Meşin top ayaklarında
Çalımlar atar koşar
Gol attıklarında coşarlardı
Kızlar ellerinde bebekler
Duvarkonduda otururlardı
Çivit vakti, çocuklar bir arada
Pamuk eller ceplere
Doğru bakkal Cafer’e
Çekirdek, gofret, bisküvi
Bir de gazoza yettiyse para
Değme keyiflerine sakın
Daha var akşam ezanına

Ha top dedim de hatırlar mısın
Oyun vakti, karşı apartmanın balkonunda
Çocuklara SUS ! pay eden amcayı ?
Bir gün almıştı nefes nefese topu
Bıçakla karnını oymuştu
Çocuklar kafaları önde
Öyle mahzun durmuştu
Ne kadar öfkelenmiş
Cinayet mahalini ona dar etmiştik
İşte, o amca da yok artık
Fani dünyadan çoktan firar etti
Şehrin gürültüsünü bırakıp bize
Sessiz sedasız gitti
Şimdi arkasında bıraktığı yaşlı eşi de
Senin yokluğunla yaşayan ben de
Cam kenarı müebbetindeyiz

Nehirler gitti denizine
Bulutlar dağıldı yeryüzüne
Kuşlar gitti
Fail amca gitti
Sen gittin
Her şey gitti
İyi tamam da

Çocuklar nereye gitti ?

Hiç yorum yok: