(1977, Sivas - )
Öğretmen.
Şiirleri Dergâh, Hece, İtibar, Karabatak,
Temmuz, Yedi İklim vb. gibi dergilerde yayımlandı.
Yapıtları:
Şiir
Kitapları:
& Minyatür Okuyucuları (2008, Ebabil Yayınları, Ank., 64
s.)
& Taş Beşik (2008, İstanbul Yayınları, Bir Nokta
Kitaplığı, İst., 69 s.)
Şiirlerinden
Seçmeler:
EVE
DÖNÜŞ
gün biterken yanaklarında gölgeler soğur
biraz
sonra bilemem hangi sevgiyi kovar kokusu
yorgunluğun
içindeki yağı akıtır ahşap bir kapı
alnımızda
aldanış ömrün ırmaklarından yavaş yavaş
geçer
senin kan biriktiren kalbinde ellerimiz
alkış tutarken
yanımızdan diri ama duyarsız adamlar geçer
ben gidiyorum artık benzersiz bir öfkeye
bir uçurum eklemeye yürüyüşleri kuşatan
saatlere
duvarları yıkıp onları aşan her söz işaret
ediyor
işaret ediyor yamuk bir tarladan geçen it
sürüleri
üçgen bir evde her türlü göğe alışık
insanları bekliyor
koltuklar ve onların alçak seslerini işiten
aynalar
işaret ediyor pencereler, dışa açılıyor, tamışığın
yönüne
her akşam sabun kokan ellerim yıldızlarla
yalan
söylerken benindeki kanı kurutmaya gidiyor
dönmek için geldik ne de olsa kendine
hayran eve
yine sözün bittiği yerden korkular geçiyor
uzakların anlattığı bir şey olmalı iklimler
mesela
mesela patagonya zor bulunur bir haritada
mesela siyah kargaların ölümü çağrıştırması
ağaçların bir eve dönüşmesi kuzgunlar
kovulurken
kesilmiş ve yontulmuş bir orman ağacı
dönüşürken eve
bize bakıyor büyük ayı gittikçe yol uzuyor
yerde beton ve kavga başlıyor
doğu guta ölürken bizim içimizden nasıl
‘yaşamak’ geçiyor
bu şehrin sokakları bilir bir kıymık gökten
iner
bir vadiye ağlar bu tepeler bu yurttan uzak
bloklar
bu uykusuz geceler sabahı dar eder
beddua edilen batı’dan gelen bir rüzgar
geçer
ismail biz şimdi eve dönüyoruz değil mi
çocuklarımız bekler pencerelerde beş
yaşında kızım var
beş öpüşle beni dünyada mesut eder
ona bir rüya gördüğümüzü söylüyorum
haberlere ansızın bakarken ekran hep kan
hep kıpırdayan dualar kalbimizi kazıyan
gülüşleriyle dünyanın en şanslısı ben
oluyorum
en güzel araba bizim evin önünden geçiyor
böyle çok mesut olduk ama bir şey eksik
ismail
beş vakit beş defa camiler dolup taşıyor
durup baktığımızda şu cıvıl cıvıl parklara
bir savaş çocuğunun okuyacağı aşk şiiri
ocakta yanan ateşin içine düşüyor
cennet neden açlıktan ölen bir çocuğun
düşlerinde
çiçek açıyor
VAKİTSİZ
BİR HOROZ
Anahtarı iki kere çevirince açılan kapıdan
girersin sahneye
her şey olur kapıda bekleme, kapıya vurma
çivisine asılan harfler
betondan kaçan seslenişle aldırmadan
kendine ve ötekine bir sual
bitimsiz bir yürüyüş, ışıkları gelip geçen
toprağa duyarlı sokaklarda
bana baktıkça yüzünün izi kalıyor aklımda
bilmem ki neden
iki kez kalıyor, gündüz ve gece böyle sürüp
gidiyor acımasız gök üstümüzde
iki yarım cümle kelimelerini birleştiriyor
bazen- ki sen biliyorsun
eski bir halıyla neden konuşur ıspartalı
bunu da eskiden
üstü kalsın derken de yöneticiyken de
damarlı karpuz yetiştiren Trakyalı adamlar
yaşamanın içine bir şilep gibi sızarlar ansızın
oralarda şehrin diplerinde
saksılardan içeriye taşan akşamlar sarı
saçlarında öyle parlasın
Malta’ya sürgün edilişim gibi ellerim
sızlar ya üç gün sürer ateşe hazırlanışım
çantamda elektrikli ev aletlerimle ilmihal
yazılan öğle vakitlerinde
bir cennetten çıkıp bir cehenneme girer
gibi veya tersine
öyle susturulup kalakalırız incitmemek için
altın tüylerinizi bedenlerinizin diplerinde
vakit sayıp biriktirdiğiniz ibadetlerinizi kavanozlara
kapatıp beklesinler
cam sağanaklarında biraz bardak doldururuz
topraktan akıtarak kendimizi
benliğimizi mezarlıkta bir ceset gibi
çukurun içinde cevaplar hazırlarken buluruz
öksürüktür yaşamak belirtisi kopmamış hayattan
kırık dökük kelimelerle
evraklar post gibi asılıyor yakamıza iyi
akşamlar basketbol topu gibi geçiyor potaya
günde beş vakit düşüyor filenin aralığından
uykusuz gözlerini ne ile doldurursa bekarlar
ayak bileklerinden başlar uyuşma demiştim
doktor daha neler birkaç kalem atılmış çekmeceye
açılıp kapatılıyor dünya iki de bir var
elde bir yok giden kadar gelen
avurtları çökmüş bir ömrün bedelinden korka
korka kaybolurlar o seste
ellerini son defa kilide bırakıyorsun belki
de
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder