8 Aralık 2016 Perşembe

ALİ ULAŞ AKALIN

        

(23 Ocak 1980, Sandıklı / Afyonkarahisar - )


       İzmir'de büyüdü. Askeri Müzik Okulu Vurmalı Çalgılar bölümünden mezun oldu.
       Edebiyat çalışmalarını sırasıyla Oktay Yivli, Cemal Safi, Feridun Andaç ve küçük İskender ile sürdürdü. 2011 yılı Altın Güvercin Şarkı Yarışmasında söz yazarı olarak Altın Güvercin aldı. Aynı yıl Van depremzedeleri yararına yayımlanan ''Bana Şiirden Ellerini Uzat'' projesinde yer aldı. 2014 yılında Ferit Edgü öncülüğünde Remzi Karabulut derlemesi ''Öyküden Çıktım Yola'' seçkisinde ve Feridun Andaç'ın ''Öykü Yazmak Hikaye Anlatmak'' kitaplarında yer aldı. Ceres Yayınları'nda editör olarak çalışıyor.
       Şiirleri İpilti, Varlık vb. gibi dergi ve fanzinlerde yayımlandı.
Ödülleri: 2012 yılında Yeni Mecmua Ömer Hayyam Şiir Ödülleri'nce özendirme ödülüne layık görüldü.
Yapıtları:
Şiir Kitapları:
& Aynen Böyle (2009, Cinius Yayınları, İst., 76 s.)
& Uzun Bir Kısa İki (2016, Komşu Yayınları, Yasakmeyve Şiir Dizisi, İst., 48 s.)

& Oteller Sokağı (2017, Komşu Yayınları, Yasakmeyve Şiir Dizisi, İst., 56 s.)
Kaynaklar:
A  http://aliulasakalin.blogspot.com.tr/


ÇINARALTI AZLISI

soluk kış akşamı toz grisi
içre ağır çalan topaz topuz

çok uzak da değil
an, İftihar Hanım
aklı sessiz çalışamıyan
izlenmeyesi bir kuş,
tabii sakınımları kararsız
en gerekli yarısıyla
tekrar şaşarken yaşamaya

hır gürültü
üstü yer yer kara benekli
şeffaf küresinde dem arıyor
senden benden habersiz.

iş işten geçmeden
gitmek gerek
madam sık belirsiz
.
söyle;
en yukarıda gün kaç kat ağıt,
n'için
katili görevli bir çocuk karayel?

biliyorsun
yakaran tüm adımlar
kendine döner
dar sokak duvarlarından
isterse
yerde yaprak bitap
gazeller arasın beriki
eli pir üzgün çizgi
...

martılar martı da
kargalar çok kargalar
karanlıkta,

garip eski bir şiir
İstanbul sessizliği

ağaçlar büyüyor
uzaklarda, sen bir
son söz süz istersen

kediler
akşamın efkarına
yollanacak belli ki.

FISILTILAR

son baştan vardık bir tapınağa, içinde etten çoğunluk
                                                                              dili bozuk.
bakışıyoruz çevirmeye sağır sayfalarını akşamın
aralarda martılar serpiliyor havai fişekler gibi öyle
birer ikişer yarıyorlar resmi ya da hep beraber bir anda
çocuklar, elleri tüten çocuklar. ayakları kaldırımlarda,
ayakları çıplak, suya doğru kirli yalın ayakları.

rüzgar dalgaların dilinden kayıyor, taş sırtında ses,
fısıltılarda sırlar. dudaklar çürümüş duraklar, öfkeli
korkak katil. babasıyla sevişen bir çocuk ölüyor susmaktan,
tuttuğu çığlığını soludum. yüzümü susluyor etimin ağrısı.

beriden bir usta geçiyor, incelikli elleri nakış işçisi.
gemiler yakmak-lı şarkılarda aklı bir sürü hiçbir şeye dalgın
parmak ucuyla değiyor rüzgara, beli yasla demirli,

tereddütsüzlüğün tumturaklı, damalı merdiven derin,
seslere ar acı leke balık sırtı göğsün, havada asılı tenin.
denizden kalan bütün alan, sağır labirentler saray bahçesi,
yer bilen kör ellerin içinde parmak izleri.

...fısıltılar sırtılar tılalar
kabuslarda izin, kayıp göğsün, kimsesizsin.


kapı önü sohbetleri, loş, süt anaları kanı boş karılarla.
birimizin yüzünde cam gök kırılınca, kırlangıç serpiği
tuz buz omuzlarımız keskin. çoktur hareketsizmişim,
ipinin açılmasını bekleyen zıpkın ile ensemde,
üç demet ışık sızısı, yosunlu taş ve bitmeyen bağıramamak.

nefes enfes es

kaldırımda, hay! diyorum, boşluk can dar kuşlar
sarıp sarmalıyor kokusu hepimizi, gülüşüyoruz
yarım, yakıcı yapışkan köşe genzimde

../.

oğlanın biri sıkıca kavrıyor kendini
kaşları ''aynı babası'' çatarak ve sırıtkan,
mor bir fil morfinin etkisinde kara mor
bir başka fil doğuruyor gibi
yollanıyor bulutlar. uzakta bir araba hızla
geçiyor göz kapaklarımın içinden
göz kapaklarım kelimeler buluyor karanlıkta
Adem'in daldaki suyu ilk gördüğünde
çıkardığı sesin izi belki, yazılı boşluğa.

atlılar koşturuyor üzerinde bir haritanın kaybolurken,
duy, nalların havalandırdığı kumun kokusu olsun
ağzındaki kurum tadı, uyu şimdi, uyu, yum, uy

...fısıltılar sırtılar tılalar
kabuslarda izin, kayıp göğsün, kimsesin.


havada bir iz düşün, bir siliklik.
havada bir siliklik düşün. şeffaf.
içinde kum fırtınaları kopan
harflerden düzülmüş kelimeler düşün
düşün ki,
zokalar sırtını yırtıp kopmadıkça
doğa da uykusuz, daha tedirgin kalanlar.

bilinsin her sokak bu sokak çocukluğunda ve
sürüklediğin anıların izi bu toprak, bu tapınak
harfler ve birbirlerine bağlantılarısın,
korkun çölün yolları olsun.

taş göz, kapakların örttüğünün ötesine!
işaretlerin susunu dinle. harfleri çiğne, ormanı ağla,
cücelerin sesi fısıl da, bu derin inilti
bu terennüm sayıklama... uyuyan kim bu masalda?

hangi zamansız katilin terine karışık nefes kayıp,
girdaba kılıf eli kim ısmarlar?
babandan korkmadığını ilk anladığında
mesela bir masalda, üstatlar ve orospular da
çocuklar; elleri tüten çocuklar, gülüyorlar
kuşlar da gülüyor aynı anda.
fısıltılar çoğalıyor, sırtılar sırtımda
yavaşlayalım iyice, daha önce görmedimdi böyle şeyi


b

aştan son vardık bir tapınağa, dışı da etten çoğunluk
                                                                               dini bozuk
yatışıyoruz geceye yakışıklı girmek için;
ağzım kupkuru, duvar çok yakın.

...fısıltılar sırtılar tılalar
kabuslarda izin kayıp.
göğsünsün inip kalkan
yok sesin,
kimsesizsin,
kim, sin!

hiç.

kimse

seslenmesin

*Şiirler Ali Ulaş Akalın'ın izniyle yayınlanmıştır.

Hiç yorum yok: