(1938, Zor (şimdiki
adı Esenyaka) Köyü, Yusufeli / Artvin - 2011)
Asıl adı Ahmet Özer’dir. İlkokulu köyünde okudu. İlkokula devam ederken,
bir yandan da Kuran ve Arapça okuyup yazmayı öğrendi.
Aşıklık geleneğinin yaygın olduğu bir çevrede, Huzuri (1886-1951),
Zuhuri (1887-1949), Fahri (1900-1975), İzhari (1914-1983) gibi birçok aşık
çıkaran köyde yetişti. Ancak özellikle Aşık Huzuri’den etkilendi. Huzuri öldüğü
zaman Aşık Özeri henüz 13 yaşında olmasına karşın hem o zamana dek hem de
sonraki yıllarda Huzuri’nin şiiri ve tavrından çok şey öğrendi.
Aşık Özeri şiir yazmaya 19 yaşında başladı. Askerden döndükten sonra, o
döneme dek yazdığı şiirleri basılması için verdiği matbaadan bir daha geri
alamadı. Ancak bu şiirler hiçbir zaman basılmadı ve akılda kalanların
dışındakiler yitip gitti.
Aşık Özeri 1973 yılında Almanya’ya gitti. 3 yıl sonra yurda döndü. 1981
yılında gittiği Libya’da ise 2 yıl kaldı.
Aşık Fahri’nin eski yazıyla yazdığı şiirleri günümüz Türkçesine çeviren
Aşık Özeri, henüz yayınlanmamış birçok şiirini arşivinde bulundurmaktadır.
Yaşamında Efkari (1900-1980), İzhari (1914-1983), Pervani gibi birçok
aşıkla dostluk kurdu. Bazılarıyla karşılaşmalar da yapan Aşık Özeri, Zorlu
aşıklık geleneğinin son önemli temsilcilerinden biri sayıldı. Başta sevgi ve
toplumsal taşlamalar olmak üzere, gezdiği gördüğü ve ilginç bulduğu her konuyu
işledi.
Aşık Özeri köyünde öldü ve orada toprağa verildi.
Yapıtları:
Şiir
Kitapları:
& Yusufelili Özeri / Yaşamı. Sanatı, Şiirleri,
Karşılaşmaları (Hazırlayan:
Cemil Aytekin; 1998, Kaya Matbaacılık, 296 s.)
& Durma Gel (Hazırlayan: Bekir Karadeniz; 2008,
KaraMavi Yayınları, 192 s.)
Kaynaklar:
Şiirlerinden
Seçmeler:
ANAM
Koyup gittin beni yedi yaşımda
Nasıl kıydın beni ellere anam
Her yatanda görüyorum düşümde
Gelmedin çok baktım yollara anam
Okşayıp emzirip büyüttün beni
Kendin uyumadın uyuttun beni
Tam otuz yıl oldu unuttun beni
Hasretinden döndüm küllere anam
Bayram geldi öpemedim elini
Yıllar geçti soramadım halini
Genç yaşında oldun ahret gelini
Hoyrat baykuş kondu güllere anam
Baksana Özeri ne kadar üzgün
Esen yeller ile şefkatini sun
Elveda eyleyip sarıldığın gün
Hasretim o sıcak kollara anam
DAĞLAR
Bugün sizin gibi başım dumanlı
Çöktü içerime merağım dağlar
Kışın karla boran yazın çimenli
Yarden ve sizlerden ırağım dağlar
Açar çiçeklerin yellerin eser
Orman yeşil saçar toprak su kusar
Düşündükçe bana bir hüzün basar
Özledikçe çeşm-i çırağım dağlar
Yar sılada ele kına ezerken
Özeri’yim elim titrer yazarken
Eller sılasında gezip tozarken
Neden benim gurbet durağım dağlar
ESKİDEN
Sevgi vardı saygı vardı dost vardı
Eskiden eskiden çok çok eskiden
Gayrı bu meziyet sonuna erdi
Eskiden eskiden çok çok eskiden
Bir lokma bir hırka ona yeterdi
Babam saman telisine yatardı
Evlat babasının sözün tutardı
Eskiden eskiden çok çok eskiden
Anam tezgahını tel tel yayardı
Şal dokuyup çengo ile boyardı
İnsanlar insanı sevip sayardı
Eskiden eskiden çok çok eskiden
Özeri seninki kuru lakırdı
Nenem tezgahlarda çarşaf dokurdu
Ninniler söylerdi türkü okurdu
Eskiden eskiden çok çok eskiden
GÖNÜL
Demedim mi sana yüksekten uçma
Yırtıcı kuş vermez amanı gönül
Gizli sırlarını namerde açma
Eksilmez başının dumanı gönül
Gülü kokla sakın kızma dikene
Acı söz söyleme boyun bükene
Azrail sarılır birgün yakana
Çaldırır kalbine kemanı gönül
Şah olursan yanlış ferman eyleme
Gizli yaralara derman eyleme
Çıkıp yükseklere harman eyleme
Yele kaptırırsın samanı gönül
Güvenme ki bülbülün var gülün var
Kuvvetlisin bükülmeyen kolun var
Der Özeri dolambaçlı yolun var
Kendine yoldaş et imanı gönül
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder