ASILI ASLI
alıverin feracemi
anneciğim diksin
o gıymatlı İsmail’e
kendisi gitsin
(bir türküden)
bana
Aslı’mı önce babam sonra Kerem söyledi
çöz çöz
bitmeyen bu düğmeler aşk ve kül sözü logos
Sappho’dan
Gülten Akın’a her şair tenime bir şiir işledi
:İlhan
Berk’te bulduğum tüm dünya şairlerim Asılı
Eros
bana içimi
önce annem sonra Kerem söyledi
yere bakıp
kalpyokuş göğü susmanın anlamı tanrı sevabı
tanrı
demişken şiir diye boşluğa üflediğim hiçbir ses ölmedi
:Rilke’de
unuttuğum tüm ülke şairlerim Dua Saatleri
Kitabı
:annem fe babam ra cem-i lav bir giysi içimde feracem!
Çamlıca, 27 Mayıs 2010
ÇOCUK VE ALLAH
Herkes ölürken son
anda
Bir çocuk hatırlayacak
(F. H. Dağlarca)
içimdeki
istekleri kimselere anlatamam
kendi
rüzgârına kapılan elbette ki gençtir
gitmek baba
kalmak annedir belki de
içimi
aramaya çıktığımdan beri
şiirimin
bir kopyası daima sokaklarda
ev ve sürez
Allah’la aramda
böyle müzik
böyle şiir böyle acemi Türkçe
büyümeyen
bir yerim kalmasa diyorum
— anne bak,
üç kırık yerim kaldı sadece!
tenhası
kalbi olanın flörtü tenidir amenna
aynadaki
yüzüm nasıl da amentü
oda ve
sürez Allah’la aramda
müzik ve
şiir hem gerekli hem ukde
şiir mi
müzik mi beni biriniz anlayın lütfen!
Amerika
şık ben öğrenci az memur annem babam
ah,
kolyesini koynuna saçmış biri dökülmüşlüktür
odamın
tavanı ömürsüz kelebek arafı her akşam
boşluk ve
sürez Allah’la aramda
içimdeki
istekler ne yapsam anlatmaz beni
ey dünyaya
acemi ece, pardon serap!
kelâm ol
geç kalemden
kırk ayna
tut bana otuz üçü kırılsın hemen
ben ve sürez Allah’la aramda!
Aydın,
21 haziran 2008
Akatalpa,
Temmuz 2009
BARIŞ BALKONU
I
Hiç
dinlemiyor beni annem
evimizin
terası gündüzlü hangar
balkona
asıyor çamaşırları bana inat
ipe her
mandal takışında
ayaklarını
incitiyor her birinin
adını barış
ve özgürlük koyduğum
güvercinlerimin
II
Bin
basamak merdivenmiş gökyüzü
trapez
vahiy kuşlar her yere konarmış
bir güzel
suç anneme sorsan
bir zarf
iki bohça üç hayal
peltek
vahiy babama kanmış
o gün
bugündür kaderi kalbine dayak
hâlâ
bilmiyor ki her tanrı bir tuzak
III
Böyle
bir inat şiir benimki de
yan
duvarını kırıp odamın
içimi
tümden kuşlara açacağım
varsın
çeyiz sandığımı kitaplarımı
sokağa
döksün annem
barış
balkonu koyacağım
balkonumun
adını
IV
Ah,
annem benim
hüzünkâr
ilk şiirim!
Çamlıca,
27 aralık 2007
Akatalpa, Haziran 2009
DAĞLAR YÜZÜME KÜSTÜ
hüsn’e
bu kadar
çok yalanı nasıl mı söyledim
şiire döküldüm
bak tekrarlıyorum kendimi
içimdeki
nehir nerede başladı nerede bitti bilemedim
içimdeki
nehir nerede başladı nerede bitti
içimdeki
nehir nerede başladı nerede
içimdeki
nehir nerede başladı
içimdeki
nehir nerede
içimdeki
nehir
beni bu
şiir anlatmaz ki!
üzgünüm ben
seni çoğul iklim saydım
her
defasına iki el gezindi yalnızlıklarıma
kime
büyütüldü bu masallar
ben
kimlerle aynı tanrıya inandım
insanlar
karmaşık ikinci el yalanlar
baba bana
inan beni anla
evde
duruyor çözümleyemediğim insanlar
kızma
serabımı arıyorum cevapsız telefonlar
bırak artık
masumiyete ateş etmeyi
öğrettiğin
neydi nerede o lisanlar
içimde her
dakika meçhule yolculuk var
hayatıma
iddiaya girelim yüksek oranlar
anlamı anla
beni çöz baba
bu aşktan
içimde ikinci derece yanıklar var
Aydın, 13 Mayıs 2009
Akatalpa,
Eylül 2009
GİTMEK
Dersim dört dağ içinde,
gülü, bardağ içinde!
Dersim dört dağ içinde,
gülü, bardağ içinde!
ben herkesin kızıydım bir
zamanlar
pointimi pergel yapıp boşluklara daireler çizerdim
kalbimi annem ellerimi babam yapıp kendime yakalanırdım
her kız siyahın ve kesiklerinin göçüdür sonra anladım
şimdi bütün defterlerim paranoya ise lütfen beni kırmayın
ben dağların anahtarını bir tek anneme bırakacağım
annem ki korkunç dağ bilgisi kalbi ve anahtarı elinde
kendi evinin kapısını bile zorlamaya utanır
ben herkesin kızıydım bir zamanlar
annem hep evde durmamı istedi, sevaba ev derdi
babam kırmızı kedileri olan kitabevlerine götürürdü beni
babam şiir ve sinemalardan yapılmış bir günahtı hep
Allaha Metin Erksan allahsızlığa İlhan Berk derdi
geceleri istiklâl caddesi’ne çırpılmış cennet diye çıkardı
şimdi bütün defterlerim panik atak ise lütfen beni anlayın
ben bozlak rengi bu şehri bir tek babama bırakacağım
babam ki, beline doladığı kırk anahtarlı bir kuşakla dolaşır
kırk insan kırk bir yarasa öldürse de sabaha silahından utanır
ben herkesin kızıydım bir zamanlar şimdi kendim bile değilim
aşk beni öylesine sapladı ki kendine bıçağa ne derim
parmağımdaki yüzüğün altı nakış nakış Dersim
ah, kanaviçemi geceye düşürdüm anmeme söylemeyin
ah, babam düğünümde Mayakovski okusun Neşetçe sussun
Ahmed Arifçe küfretsin isterse, yeter ki ağlamasın!
Ben herkesin kızıydım bir zamanlar, k’ân ve zaman…
Beyoğlu, 27 Mayıs 2012
Zalifre Yazıları, Haziran/Temuz 2012, sayı:15
pointimi pergel yapıp boşluklara daireler çizerdim
kalbimi annem ellerimi babam yapıp kendime yakalanırdım
her kız siyahın ve kesiklerinin göçüdür sonra anladım
şimdi bütün defterlerim paranoya ise lütfen beni kırmayın
ben dağların anahtarını bir tek anneme bırakacağım
annem ki korkunç dağ bilgisi kalbi ve anahtarı elinde
kendi evinin kapısını bile zorlamaya utanır
ben herkesin kızıydım bir zamanlar
annem hep evde durmamı istedi, sevaba ev derdi
babam kırmızı kedileri olan kitabevlerine götürürdü beni
babam şiir ve sinemalardan yapılmış bir günahtı hep
Allaha Metin Erksan allahsızlığa İlhan Berk derdi
geceleri istiklâl caddesi’ne çırpılmış cennet diye çıkardı
şimdi bütün defterlerim panik atak ise lütfen beni anlayın
ben bozlak rengi bu şehri bir tek babama bırakacağım
babam ki, beline doladığı kırk anahtarlı bir kuşakla dolaşır
kırk insan kırk bir yarasa öldürse de sabaha silahından utanır
ben herkesin kızıydım bir zamanlar şimdi kendim bile değilim
aşk beni öylesine sapladı ki kendine bıçağa ne derim
parmağımdaki yüzüğün altı nakış nakış Dersim
ah, kanaviçemi geceye düşürdüm anmeme söylemeyin
ah, babam düğünümde Mayakovski okusun Neşetçe sussun
Ahmed Arifçe küfretsin isterse, yeter ki ağlamasın!
Ben herkesin kızıydım bir zamanlar, k’ân ve zaman…
Beyoğlu, 27 Mayıs 2012
Zalifre Yazıları, Haziran/Temuz 2012, sayı:15
SİYAH ALYANS
gömleğiniçıkarmayılankardeşyaralarıngörünür!
-Süreya Filiz
çocukluğum yedi ara Beyoğlu'nun dar sokakları
güzel defterlere kötü yazılar oralarda biriktirdim
ilk kitabımın rengi gri olsun kimse kusura bakmasın
o hayat öyle yaşanmıyor beyler
uzuvlarım anatomik yaralı morfolojim şairi aratmıyor
insanın evlenirken ölümü düşünmesi ne ayıp
beni çarpanlara ayıralım çözüm kümesi bulalım
o evde öyle yatılmıyor beyler
kadın güz geldi mi yaprakları dökülmeyen ağaçtır
yazık ki acı da erkek de hep aynı sesle çıkıyor
benim abc yanlış sen kendine büyük sözlük bul
o hayat öyle okunmuyor beyler
her şeyi bırakıp rahat rahat şiir yazmalı
sükûnetini koru burada seni tanıyan yok
terk etmenin sanatı ayrılığın teminatı olmalı
o kapı öyle çarpılmıyor beyler
bu aşktan oraya kaç kulaçta yüzülür
beyim sizi nasıl sevdiğimi söylemiş miydik
neşteri aşk olan cerrahın yalandır tüm ameliyatları
o hayat öyle bitmiyor beyler
haritada bir nokta serap nehri kapalı havzası
kolları kimseye değmiyor denize açılamıyor aslı
bendeki memur aşkı hep muhtelif saatlere denk geliyor
o hayat öyle yazılmıyor beyler
denizli yerlere götür beni buralar çok karanlık
ben karadenizliyim serindir benim sularım
ölüm denizi bana benzer ne siyah ne beyaz
o tabut öyle taşınmıyor beyler
baktığın her yer cennetim bedenim mescidindir
aşk dininin nebisi sen ümmeti benim sevgili
kalbin rütbesi bakışın aşkın rütbesi alyansındır
o yüzük öyle acıtmıyor beyler!
Çamlıca.9 Aralık 2012
Akatalpa, Sayı: 157, Ocak 2013
gömleğiniçıkarmayılankardeşyaralarıngörünür!
-Süreya Filiz
çocukluğum yedi ara Beyoğlu'nun dar sokakları
güzel defterlere kötü yazılar oralarda biriktirdim
ilk kitabımın rengi gri olsun kimse kusura bakmasın
o hayat öyle yaşanmıyor beyler
uzuvlarım anatomik yaralı morfolojim şairi aratmıyor
insanın evlenirken ölümü düşünmesi ne ayıp
beni çarpanlara ayıralım çözüm kümesi bulalım
o evde öyle yatılmıyor beyler
kadın güz geldi mi yaprakları dökülmeyen ağaçtır
yazık ki acı da erkek de hep aynı sesle çıkıyor
benim abc yanlış sen kendine büyük sözlük bul
o hayat öyle okunmuyor beyler
her şeyi bırakıp rahat rahat şiir yazmalı
sükûnetini koru burada seni tanıyan yok
terk etmenin sanatı ayrılığın teminatı olmalı
o kapı öyle çarpılmıyor beyler
bu aşktan oraya kaç kulaçta yüzülür
beyim sizi nasıl sevdiğimi söylemiş miydik
neşteri aşk olan cerrahın yalandır tüm ameliyatları
o hayat öyle bitmiyor beyler
haritada bir nokta serap nehri kapalı havzası
kolları kimseye değmiyor denize açılamıyor aslı
bendeki memur aşkı hep muhtelif saatlere denk geliyor
o hayat öyle yazılmıyor beyler
denizli yerlere götür beni buralar çok karanlık
ben karadenizliyim serindir benim sularım
ölüm denizi bana benzer ne siyah ne beyaz
o tabut öyle taşınmıyor beyler
baktığın her yer cennetim bedenim mescidindir
aşk dininin nebisi sen ümmeti benim sevgili
kalbin rütbesi bakışın aşkın rütbesi alyansındır
o yüzük öyle acıtmıyor beyler!
Çamlıca.9 Aralık 2012
Akatalpa, Sayı: 157, Ocak 2013
Serap Aslı Araklı
* Şiirler, şairinin izniyle yayınlanmıştır.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder