(1980, İstanbul - )
Marmara İşletme ve İletişim (yüksek lisans)
mezunu. Arkadaşlarıyla beraber Ağır Ol Bay Düzyazı (2003), heves (2003-2010),
Japonya (2015) dergilerini yayına hazırladı, Pan-Heves şiir dizisini
(2007-2011) kurup yönetti. Ahmet Güntan’la haftalık şiir dergisi Mahfil’i
(2008) çıkardı. 160. Kilometre yayın dizisini yönetiyor.
Şiirleri; Ağır Ol Bay Düzyazı, Assolist, Atlılar, Diri
Ozanlar Derneği, Duygu Çağı, Edebiyat ve Eleştiri, Gak, Heves, Japonya, Kitap-lık,
Mahfil, Sanat Cephesi, Ücra, Yasakmeyve vb. gibi dergilerde yayımlandı.
Yapıtları:
Şiir
Kitapları:
& Hata Devam Ediyor (2005, Sardes Yayınları)
& Bitkiben (2010, Pan Kitap, İst., 72 s.)
& Dikenli Zıplak (2017, 160. Kilometre Yayınları, İst., 72
s.)
Şiirlerinden
Seçmeler:
AGONİ
Ölene acıyarak bakardılar. Miyavlayan
kediler yaparlardı.
Kimseli ve göksüz ayaklanmalarımı başıma
çaldılar. Kendimleliğin balıkgözleri vardı. Var çoraplarını kendi giyemeyen bir
kadın gibi burkarak. Onlar su dolu şeyler gibi konuşurlardı, bir ağırlık
olduğum gelirdi aklıma. Flütüm karanlığa içrekti, o seslenirdi ben duyardım.
Sonra o şehirden ayrıldım bir elma ne kadar
sakinse. Konuşulan yerlerden geçtim, dinlediğim oldu. Saçlarım kirlendi, büyük
bir yara bile bana çıkılsın istedim. Bir ringim şimdi, ter atar gibi dirilirim.
Bir koşuyum. Çömeldiği yerden kalkan bir kuyu. Beton dökülmesinin sesiyle kavrıyorum
kendimi.
Beni uzaklaştıran büyüleyici irkilme! Hiç
geçmedim hiç geçmedim hiç geçmedim ki! Vâzettim sadece sicim sicime. Kekikler
kancılaştı ve bir dakika! Görmek kuşlardır. Terasta kasalar vardı en son. Her
şey başta bağlanamadı. Her şeyin arasından geçtim, kuş kasalarının.
Gördüm.
Ölüye ezinçle tapardılar. Miyavlayan
kediler yaparlardı.
BİTKİBEN
bitkinliğimden yararsız bir bitki çektiler
bitkiben yerlerde bir rastladım
taş taş üstünde kapısız
elegeç midyeli kabuk
niye dürüp düşünmeme
bakıvermenize dalıveriyorum
birden yanımda buluyorum sizi
durup durup boş bulunuyorum
benim diyerek dolaşdığım
kendimde değilim
yine bir dal andım da silkindim
benlen de bir şey yapmayıverin
beni de sarsmayıverin gidiyora
bun hep çim kap ugh demeyin
bir kez de demeyin demeyin
işte yine gerginim
savunmasızızdan değil
burası çok gecik
hadi gel ödeşelim olum
ilerler tepe tepeden çenekemikler
herkeş pış pışlar sözcükleri
biri ölse kim apışır artık
biri işte öyle ifade verse
hemen orda o öyle tıpış
tıpış mı kapışılır
gel benim çocukluk tiklerim
dur yanımda dur bitkiben böyle
gergin ve gevşek
GERÇEKİÇİ
14 Mart
küvette saatlerce su aktı omuzlarımdan
izledim ve havlular bastım boynuma
odaya girdiğimde daktilo
birtakım kitaplar
buruşuk kâğıtlar
plastik şişeler
bugün bir mektup geldi:
cafer, yardım etmelisin
meral çorumlu
çıktım. halk otobüsünde kaynayıp
rıhtıma indim midye dolmacılara
banklarda oturanları, tiyatro önünde
buluşanları
meydandaki ekrandan reklamları izledim bir
süre
22 Mart
rüyamda bir konserden doğumhaneye
koşturmuştum
(âşık veysel ve jimi hendrix seyircileri
selamlarken.)
bir karım vardı soprano ve doğuruyordu
karım nasıl bir şey merak ediyordum
uyandığımda ikinci mektup gelmişti:
çok zeki olduğunu ve her şeyi
çözebileceğini biliyorum
açık açık yazamam, çözmelisin
mektuplarımı bekle, bizi ancak sen...
meral
27 Mart
günler sonra evden çıktım
beni bekleyen hayret yoktu
süpermarketten birkaç kutu konserve
hazır kahve çaldım
bakkala uğradım dönüşte
beş ekmek, iki şişe süt, bir karton sigara
veresiye
vardığımda üçüncü mektup eşikteydi:
üç yerinden çatlamış camdan tohumu
pisuara attığında çoktan koşturacak
doktorlar, hemşireler
etrafa bakan bir duchamp’a
10 Nisan
omuriliğimde bir bilye...
canı sıkıldıkça gezintiye çıkan
11 Nisan
boğuk duman göğsümü sıkıştırıyor
daktiloyu sattım. pazarlıksız.
hiçbir şeye takılmadı gözüm
sözler
değil. eylem dedim
sanırım bir süre o parayla...
14 Nisan
başkalarından da mektuplar gelmeye başladı
ilkokulda ölen arkadaşım hasan’ın kardeşi
ağbisinin ölmediğini, kaçtığını yazmış
bir diğeri bakkalın çırağından
tartıda hile olduğunu, herkesin
kandırıldığını
müdahale etmem gerektiğini
18 Nisan
yine meral. bu kez el yazısı. kargacık
burgacık:
acele et, vaktimiz kalmadı
21 Nisan
ve bir kesekâğıdı üzerinde çalışırken:
polöster sokak zambak apartmanı
no:10 çapa/İstanbul
25 Nisan
herkes her şeyi biliyor
belediye başkanı, encümen üyeleri
reklamdaki ivecen çocuk,
bakkal, çırak ve trafik polisleri
tabelaları değiştirmişler, apartmanın adını
zilde başka bir isim.
kapıyı açan kadın, galiba meral, bağırdı:
yine mi sen! yine mi buldun
yeter, allah belanı versin!
tüm toplum birden tehdit etmiş olmalı onu
03 Mayıs
bugün meral’i kurtardım
saçlarımı kazıdım
ürpertim duruyor
bir karınca bıraktı bana
sol bileğimin altında
gıdıklanıyorum
onu oradan çıkarmalıyım
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder