(30 Eylül 1980, Bursa - )
Resim, duvar resmi, heykel, kabartma, dekorasyon
çalışmalarında bulundu. Resim öğretmenliği yapıyor. Bursa'da yaşıyor; evli.
Şiirleri ve yazıları Afrodisyas
Sanat, Akatalpa, Akköy, Ayna İnsan, Ekin Sanat, Eliz Edebiyat, Güney, Hayal,
Ihlamur, Kıyı, Kurşun Kalem, Lacivert, Mavi Ada, Mor Taka, Mühür, Tay, Tersakan
Toros, Varlık vb. gibi dergilerde yayımlandı.
Kaynaklar:
A http://nvztknsr.blogspot.com.tr/
Şiirlerinden
Seçmeler:
EVDE
KALMIŞ KIZI MAHALLENİN
suskunluk burada işe yaramaz
insanın ağzından geçer çünkü bütün ağızlar
kardeşçesine yaşamak kelimelerin yarım
bırakılmadığı
hünerli bir sokağa ev olmak kim bilir!
konuşmak da konmak da insana ait
kuşlar bu yüzden susuşmayı sevmez
dilimden başlamalıyım, dilinden, dilinizden
otların ayrıklığını temizlemeye
ne de olsa Türkçe verimli bir düş kadar
güzel
ağzında olur deprem herkesin, yıkılmak
ağzında
üst üste yığar sözcüğü konuşamamanın
mühendisleri
temelsiz anlatırlar dertlerini
yabancı bir dille anlatır düşünüleni
düşmeyi becerebilenlerin kimisi
Türkçe‟m,
evde kalmış kızı mahallenin!
Akatalpa,
Sayı: 158, Şubat 2013
HÜZNÜM
CEPLERİME SIĞMADI
dar sokak, uğrama bana işine bak,
ben bugün çocukluğumu cebime koydum
panjurlarını çitileyip göz kapaklarımın
doluştum tozla yıkanan evlere.
babam bırakmış elimi, büyümüşüm
bir yerlerde annem yüzünü yetiştiriyor.
gök nasıl düşüyor kafası bozuk çatılardan
ah, sokakta hayat neden bu kadar hasta
neden figüranı oluyoruz hüzünlenmenin?
çatır çatır yandı dokuz yaşım
otuz dördümde nikâh kıydım kalbime!
kimseler yok, demiri yalayan adamlar
bu yeşil pencereli köfteci dükkânı
bir tek kıyafetini çıkarmamış üzerinden!
camlarda, günü ısıran kırık dişli camlarda
ustanın kamburu bileyliyor geçmişi
zamanı rendeliyor köfte harcına!
suskunum, nasılsa bedava susuşmak
konuşmanınsa ederi var bu aralar!
dar sokak, çıktım gittim yaşlı gölgenden
hüznüm ceplerime sığmadı!
döneceğim yeniden!
Akatalpa,
Sayı: 171, Mart 2014
HÜZÜN BİR KIYAFET
Öyle ya değişmiyor
içimdeki manzara
iri bir ağaç göğüme
dallanıyor
birkaç kişi caddeyi
sektiriyor gözünde
uzakları yırtan
belediye otobüslerini
bir kediye
bağırıyor bu dilsiz şehir
ağaç kediye, kedi
ağaca tırmanıyor
susuyoruz, biletsiz
bir akşam uğruyor suareye
saat sevdanın
altısı, hüzün bir kıyafet
giyiyoruz
figüranlar kahvesinde kadınları
kollar sarışın,
dudaklar esmer, kumral arabalar
yavaşça çıkılıyor
yokuş, iniliyor dört nala
bir erkek kendini
imzalıyor iki kadında
iki kadına bir
ünlemi yakıştırıyor iyi niyetli çocuklar
öyle ya değişmiyor
ağzımızdaki bazı deyişler
sözcükler de çift
yönlü olabilir, yoğun karanlık
bir iş çıkışında
bile rastlayabilir şair kendine
yolda kalmış birkaç
dizeyle sevişebilir
her şey kendini
değiştirebilir, şiir ve gerçek
bir kuyu,bir
tılsım, bu dört boyutlu şehir
gelişmiş bir yarayı
icat eden zeki bir aşk
öyle ya kafaya
dikebilir sözcükleri herkes
bir şair tek bir
şiirle de sarhoş olabilir
Mühür, Sayı: 45, Mart- Nisan 2013
İHBAR
Gerin brandaları
ahali
iki kadın arası
balkon sefası
güzel sözleri
havaya bulaşıyor
çamaşırlar rüzgârı
ölçüyor kuru sıska
serçeler kuzey
bandrali
görünürde yok daha
İstanbul
sadece sinir uçları
tıkanmış bir trafik
ve düş yakamdan
vakti
don gömlek sütyen
külot
ipte birçok cambaz
her şey ıslak
ve kiminin kuru
tuzu
gök altını
ıslatacak
gerin brandaları
şehir dalgın
ben temizim aşk…
Akatalpa, Sayı: 136, Nisan 2011
SİYAZ
bazı fotoğraflar zenci doğar dünyaya
siyah beyazdır elleri
ve eklemine söylenen bir çocuktur zaman:
-hani sen tazecik bir kadındın hayat abla?
ev duraksar, sisten görünmez ev
dili tutulmuş bir mektup konuşur odalarını
gençliğinden bahseden Beyoğlu akşamı olur
tüm kırık çizgiler göz kaldırımlarında
-bir martıya kim anlatabilir denizin
bittiğini?
anılar düşleriyle havalanır iskemleden
tutuşurlar bilinmezin elleriyle
geriye iskeleti kalır hayatın!
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder