17 Ocak 2017 Salı

AŞIK BEYHANİ


(1933, Esperek (şimdiki adı Verimli) köyü, Çayırlı / Erzincan- 1971)


      Asıl adı İbrahim Engin’dir. Okula gitme olanağı bulamadı ancak sonradan köylüleri İsmail Efendi ve Cafer Ağadan okuma yazma ve Kuran okumayı öğrendi.
       Özellikle annesinin güzel türkü söylemesi ve bu konudaki çabası sonucu küçük yaşlarda aşıklık geleneğini ve türkü söylemeyi öğrendi. Köylerine gelip giden birçok aşığın yardımıyla da kendini geliştirdi. Yine kendi köyünden Aşık Nişani de Beyhani’nin gelişmesinde katkıda bulundu. Ancak bağlama derslerini amcası Rıza Efendiden aldı.
       Aşık Beyhani 14 yaşlarında iken Davut Sulari’nin (1925-1985) yanında çıraklığa başladı. Bu dönemden sonra Irak, İran gibi ülkeler de olmak üzere uzun süre birçok yeri dolaşarak aşıklık geleneğine ilişkin bilgi ve becerisini pekiştirdi.
       Askerden döndükten sonra 1960 yılında İstanbul’a yerleşti. Türkiye’nin çeşitli yerlerindeki şenliklere katıldı.
       İstanbul'da öldü ve orada toprağa verildi.
Kaynaklar:

Şiirlerinden Seçmeler:

BİR DAHA

Eğer gider isen bizim ellerden
Sakın bu diyara varma bir daha
Beni bu derdimle yakıp kül ettin
Dermansız kalmışım sorma bir daha

Şu deli gönlümü azad eyledin
Ne sordumsa aksi cevap eyledin
Yıktın taht-ı payı harap eyledin
Sinemde mekanı kurma bir daha

Beyhani’yi böyle eden sen oldun
Gariban bırakıp giden sen oldun
Gönlümde sarılmaz yara sen oldun
İstemem elini sürme bir daha

ÖLDÜR BENİ

Kirpiklerini ok eyle
Vur sineme öldür beni
Bıktım dünyanın kahrından
Vur sineme öldür beni

Yoktur aleme mihnetim
İndinde var mı kıymetim
Eğer satmaksa niyetin
Vur sineme öldür beni

Bülbülden öğrenmiş gülü
Garibim beklerim yolu
İncitme Beyhani kulu

Vur sineme öldür beni

Hiç yorum yok: