(1972, Aha (şimdiki
adı Beyler) Köyü, Narman / Erzurum - )
İlköğrenimini köyünde, ortaöğrenimini
Narman’da tamamladı. Edirne’nin Keşan ilçesinde yaşıyor; evli.
Aşıklık geleneği ve şiirle küçük yaşlarda ilgilenmeye başladı. Ancak
doğrudan şiire yönelmesi lise yıllarında okuduğu Narmanlı Sümmani’nin
(1860-1915) şiirlerinden etkilenmesiyle oldu.
Askere gittikten sonra orduda kalmaya karar verdi. Türkiye’nin değişik
yerlerinde görev yaparken karşılaştığı, ilginç bulduğu konuları şiirlerine
yansıttı.
Kaynaklar:
Şiirlerinden
Seçmeler:
GARİBAN
Çalıştı didindi yüzü gülmedi
Çile tohumunu ekti gariban
Aç kaldı süründü ama ölmedi
Dermansız dertleri çekti gariban
Köz oldu yüreği kavruldu özü
Feryat figan etse kar etmez sözü
Ağladı sızladı kör oldu gözü
Kanlı yaşı gözden döktü gariban
Hekimler baksa da derdi bilinmez
Alnına yazılan yazı silinmez
Yoksulun aşına lokma dilinmez
Boynunu feleğe büktü gariban
Kenan’ım gariplik fena mı fena
Hiç kimse olmaz ki garipten yana
Sonunda tak etti o tatlı cana
Ahiri zamanda çöktü gariban
UTANSIN
Bir efkar ki yüreğimi kapladı
Beni bu efkara atan utansın
Şu ayrılık hançerini sapladı
Gönlüme söz edip çatan utansın
Diyarı gurbette gülmüyor yüzüm
Uzaktan sılayı seyreyler gözüm
Ne kadar yazsam da yetmiyor sözüm
Beni bu ellerde tutan utansın
Zalim gurbet tuttu yurt da salmadı
Sazım küstü bana teller çalmadı
Ahiri zamanda tadım kalmadı
Tatlı aşa zehir katan utansın
Zalime engeldim yol oldum şimdi
Kapıda bekleyen kul oldum şimdi
Değer biçilmezdim pul oldum şimdi
Beş kuruş paraya satan utansın
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder