2 Aralık 2016 Cuma

ŞERİF TEZGÖRENLER

 

(25 Nisan 1979, İzmir - )

Ayhan Hanım ile Ercan Tezgörenler’in oğlu. İzmir Balçova Lisesi’ni bitirdi. Turizm sektöründe çalıştı. Komilik yapıyor. İzmir’de yaşıyor.

İlk şiiri Mühür dergisinin Temmuz-Ağustos 2015 sayısında yayımlandı. Şiirleri ve söyleşileri; Akatalpa, Alarga, Babylon, Beşparmak, Caz Kedisi, Çini Kitap, Edebiyat Nöbeti, Eliz Edebiyat, Eşek Sudan Gelince, Kasaba Sanat, Mühür, Nif Sanat, Olağan Şiir, Patika, Sarmal Çevrim, Şehir, Şiiri Özlüyorum gibi dergilerde yayımlandı.

Yapıtları: Şiir: *Sus Çiçeği, İst.: Mühür, 2016 *Beyaz Leylak Ülkesi, İst.: Mühür, 2016 *Şehirde Manolya Sokağı, İst.: Mühür, 2018 *Yelesi Sarı Kısrak, Ank.: Klaros, 2021 *Yalnız Papatya Mavi, Ank.: Klaros, 2022 *Cadılozita, Ank.: Klaros, 2022 *Ağustos Kışı, Ank.: Klaros, 2024

Hakkında Yazılan Yazılar:

“Şerif Tezgörenler çok ilginç bir şair. İlginç olması için nedenleri var. Benliğinden fırlayan imgeler bazen öylesine farklı, dünya dışı oluyor ki şaşırıp kalıyorsunuz. Ama bazen ayrı dünyanın insanı olan Şerif, şiirini toparlayıp algılanabilir hale getirip de, aynı dünyanın insanı olarak bize sunabiliyor. Bunu hep başarmasını dilerim. Umarım sonuna kadar başaracak da. Şimdiye kadar yayımladığı dört kitap bunu gösteriyor. Dünyanın bütün acılarından kaçarak sığındığı mağarasından, yeni imgelerle derli toplu şiirlerle çıkmasını biliyor, bilecek.”

(“Yalnız Papatya Mavi” kitabının arka kapak yazısı; Yusuf Alper) 

"Şerif Tezgörenler, taşları karıştırılmış bir satranç oyunundan kurtulmayı deniyor. Derine gözlenmiş imgeler sayesinde pes etmiyor. Minimalist görüntülerle bu düş gücüne yol veriyor. Tutkuyla acımasız gerçekliğin karşısında durmayı biliyor. Dil insanın varlık evi, durması gerekse bile oradan asla ayrılmaz. Bir kesinti olsa da; sanatçı yine sıçrar. Dilin ölümcül perendesi sanatçının zihninde nasıl atılır durursa, Şerif Tezgörenler de ironik olarak poyraz akıntılı bir bilincin şiirini derinleştiriyor. Romantik ve melankolik eğilimli. Dingin ama hep dalgalı. Her şiir zaten ırmağına bırakmaz mı kendini? Nereye sıyrılacağını kimse bilemez, 'can kenarı' dediği yerden seslenip bekler.”

(“Yalnız Papatya Mavi” kitabının arka kapak yazısı; Sadık Yaşar)

Yayına hazırlayan: Şükrü Kırkağaç

*25 Nisan 2024 tarihinde güncellendi. 

*** 


Şiirlerinden Seçmeler:

DİLİ KESİK MUHABBET KUŞLARI

Dili kesik muhabbet kuşlarıyız
Kan damlar susuşumuzdan
Sararmış köşesi kopuk resimler gibi eksik
Zarfını kaybetmiş mektuplar gibi yarım
Vedası olmayan gidişlerin
Mahcup birer merhabasıyız gelişlerin
Dili kesik muhabbet kuşlarıyız
Kan damlar susuşumuzdan

“Sus Çiçeği” adlı kitabından

HAZİRAN

Şu benim en sevdiğim haziran
Şu senin en sevdiğin kırmızı
Şu bizim birlikte baktığımız mavi
Bir kuş uçuşu
Yaprak dalgalanması
Bir çiçek ürpertisi
Bir karanfil kızılı
Tavrındaki dominant
Saçlarında ıslak ürperti
Avuçlarındaki gelincik
Dudaklarının kıvrımındaki polen ,
Esirliğim hürlüğüm
Kalbindeki mührüm
Bir mürdüm eriği
Bahtiyarlığım sayısız kere
Yitip çoğalmalarımız
Akşamüstleri
Öğle güneşinde parlamalarımız
Saklı su
Gözlerimizi yıkadığımız bir pınar
Şu ikimizin olan yaz

Akatalpa, Sayı: 200, Ağustos 2016

KUŞLAR 1

Güvenim kalmadı güvercine
Pençesinde bana müjdeni getirmedikçe
Ve inancım kalmadı zeytin dallarına
Her uzatışımda o uç boş kaldıkça

“Sus Çiçeği” adlı kitabından

KUŞLAR 2

 Cıvıldaşıyor gönül kuşları telaşından
Bülbüller kanaryalar
Şen şakrak muhabbet kuşları
Aklımın erdiği kalbimin beni yendiği sen
Deneme yanıltma beni

“Sus Çiçeği” adlı kitabından

LEYLAK

Kara gözlerim kahverengi gözlerine değince
Beyaz bir güvercin kanat çırpıyor sol göğsümde
Ansızın bir leylak bahçesine dönüyor bulunduğumuz yer
Ayaklarımızın altı uçan bir halı

Çekilirken akşamın kızıl grubu
Kelimelerin yağmurundayız
Kalplerin bir birine pamuksu değişinde
Avuçlarım karıncaların istilasında

Suçsa gözlerine bakmak
Benimkisi giotine kafa uzatmak
Ey bakışlarında eridiğim kadın
Telaşım düşüyor ellerimden tutmuyorsun

“Beyaz Leylak Ülkesi” adlı kitabından

MEVSİM RÜYASI

Gökyüzünün kahkahası ne zaman
Ne zaman canlanır ayaklarımın altındaki toprak
Güneş ışıldar üzerimde tüm ihtişamıyla
Ne zaman

Gökyüzünden üzerimden
Sağanak yağmur dökülür
Ne zaman sıcağın kavurur ellerimi
Denizinin suyu ıslatır teni

Ne zaman kiraz sallanıp düşer dalından
Çilek dudaklarının arasında erir
Ihlamur çiçeği melisa burnumu fetheder
Ne zaman sunar rabbim bir seni bana

Yeşil örtünün üzerinde duyuyorum kokusunu papatyanın
Gecenin sükunu gündüzden bozulur ne zaman
Avuç içlerimizde kömürden izler
Yaşadığımız gri hüzünler ne zaman cıvıltıya döner

Dalında kanlanır karadutlar
Erik çağla tuza bulanır kayısı ballanır
Dal zerdalisine kavuşur ne zaman
Sevince bulanır göz yaşlarım

“Sus Çiçeği” adlı kitabından

RUMELİ

Güzelliğinle alıyorum
Her gün soluğumu
Rengarenk çiçekler içinde
Tepeden tırnağa Rumeli havan
Kirpiklerinde duruyor som tuzlar
Şaha kalkıyor beyaz yeleli atlar duruşunda
Bakışında sarsılırken her yer
Dokunuşunda can bulur tüm evren

“Beyaz Leylak Ülkesi” adlı kitabından

SİYAH

Yıldızların ışığı aydınlatmıyor gecemi
Yokluğunun karanlığında gözlerim kör
Yitiririm elimi kolumu ayazında sensizliğin
Yalnızca yalnızlığım öptüğünde dudaklarımdan
Dalgaların sesinde kucaklaştığım zaman
Yüreğimin sesinde sen

     “Beyaz Leylak Ülkesi” adlı kitabından

TANGO

Gözleri bir pınar
Eğilmiş su içiyor martılar
Saçları rüzgarda dalgalı Rumeli
Avuç içlerinde karanfil kokusu
Dudaklarının kıvrımında polen
Susarak büyütüyoruz içimizdeki karanfili
Sustum
Gözlerimdekileri anlattım
Sustun
Kalbindekileri anlattın
Je t aime

“Beyaz Leylak Ülkesi” adlı kitabından

YANGIN

Bir yangın
Senin gözlerinde
Benim içimde
Senin susuşunda
Benim kelimelerimde
Senin ellerinde
Benim dizlerimde
Senin rüyalarında
Benim uykusuzluğumda
Senin çiçeklerin suyunu değiştirişinde
Benim martılara simit atışımda

“Beyaz Leylak Ülkesi” adlı kitabından

Hiç yorum yok: