(1 Ağustos 1971,
Kırşehir - )
Şair ve yazar. İlk, orta ve lise
eğitimini Kırşehir’de tamamladı.1993 yılında Anadolu Üniversitesi, Açık Öğretim
Fakültesi İktisat Bölümünden mezun oldu. Kırşehir’de; gazeteci, beş yıl kadar
kitabevi işletmecisi, Kırşehir Televizyonunda (KTV) haber müdürü olarak çalıştı
ve Edebiyata Dair adlı televizyon programını hazırlayıp sundu (2007). Evli; bir
çocuk babası.
Simurg dergisini çıkardı (6 sayı,
1993-1995).
Şiirleri, yazıları ve söyleşileri Akatalpa, Bireylikler, Dize, Heves, İmgelem Çocukları, İmlasız, Kavram ve
Karmaşa, Kum, Sonsuzluk ve Bir Gün, Şiir
Atı, Şiir Ülkesi, Şiiri Özlüyorum, Uç, Yom Sanat vb. gibi dergilerde yayımlandı.
Yapıtları:
Şiir
Kitapları:
& İçinden Geçilen (2006, İdil Yayınları)
& Sakla Beni İlkakşamında (2011, Mühür
Kitaplığı, İst., 78 s.)
Şiirlerinden
Seçmeler:
ÖZLEMEK
ÖĞRENİLMEZ YA DA (‘ÇİÇEĞİ VE AYI ALIR GERİ DÖNERİM’*)
“esinleyen
Karin Karakaşlı’ya teşekkürle... ”
şimdi mevsimleri
unutturuyorlar Karin, evet
zamanı ve insanı
denemişlerdi önce de
acıları ve
tanıklıkları; ya yarın Karin,
yarın unutacak bir
şeyimiz kalmaz ise
hatırlayacak bir
şeyimiz de kalmaz, değil mi?
içimize dokunan ne
varsa Karin
köylerin ve
mekânların: sonra sevdiklerimizin adları
uzun kireç beyazı
duvarlar, çalışkan evler, loş sarı ışıklar
tebessüm ve çocuklar
Karin, çocukları en çok diyorum
onları unuttururlar
mı? baktıkça öğle üzerlerini ansıtan
Ceylan’ı mesela ve
Sarkis’in masallarındaki
minik kızlar ve
oğlanları sonra
ağaçlar çocuklara
tutunur, en çok bunu biliyorduk Karin
bütün denizler
resim defterlerine;
içinden mavi
güneşlerin, yeşil gökyüzünde gülümsediği
ezberimiz (d)üşüyor
Karin ne yapacağız böyle
bilmez misin ki
onların üç denizi vardır; hiç görmedikleri
bakmak için bir
deniz; bozgun ve dağınıklıklarına
girmek için bir
deniz; sırlayan hep mahremlerini ve acılarını işleyen
ölmek için bir
deniz; konuşan ve hep konuşan, incelirken puslanan
*:Tao Yuanming
(365-427), Çin.
Akatalpa, Sayı: 136, Nisan 2011
SIZILI ZAYİ
sabırlı bir baba
olmakmış hüner, bağışla olamadım
çok nefes bir su ya
da gülen masalda oyuncak bir kuş
affet, unuttum
gördüklerimi, kırıldım yaz gibi duramadım
nicedir uzun uzun
bir yağmuru okuyorum*
bunu zan say sen,
bunu hiçbir köprüye değmeyen bir düş
bunu; bütün
ayrılıkların güzeldir elleri, bunu incelik
Şimdi ezberimde bir
gül, sanki başkalarının mahvı
ömrümse, adı
konulmuş gürültüler gibi bir başına hep
ne çok ağıt
bilirdim ben mevsimlere dair ve göğe
ve ne çok korudum
seni, yüzünden dünyanın
boşunaymış,
öğrendim geç de olsa her çocuk
kendini yaşıyor en
fazla, sınanmış bir ağaç gibi
eskiyoruz azar azar
gördüğümüz dünya sadece
sabırlı bir âşık
olmakmış maharet, oldum da
kısa ömür bir ateş
ya da, sızılı gerçekte bir eşik
affet, unuttum
gördüklerimi, kırıldım kış gibi duramadım
_____________________
* Birhan Keskin
Akatalpa, Sayı:
119, Kasım 2009
SİGARA İÇEBİLİRSİN EVET!
her şeyin nemli
resmini okuyorsun kahırla, yapma artık
yüzünü çevirmiş bir
şehrin; üzülen ağaçlarına dokunmanın
ve korunaksız
zamanın -ama hep sana sanıyorsunişte
dilini bildiğin
eskimiş sus sokaklar, sus ne olur
bir uçtan öteki uca
okuyorsun, eksik kalıyor ama
her hasarın içine
değiyor bakışların geçerken; dinlen artık
hiç yaşlanmıyorsun,
hayatın takvimiyle niye?
alıkoyuyorsun
bulduğun aşinalığını nedenlerin
en çok kapı ve
sefil eşik bıktı senden bak; bir tek
gülen ve hınzır
büyüyen anılarına katkısı olduğun çocuklar.
durup dururken
uzatıyorsun günü yadırgıyorum
sarhoş sanıyorlar
seni ya da emekli bir gassal
dokunduğun her
tenden ölü; bir motif ya da
akıp gitmeden bir
desen sır çalmışsın gibi, görmeden kimse
ve yakın; o
yerdesin işte, tam o yerde yok şüphe
ağaç kovuklarına
benzeyeceksin gitgide küf kokunla
uzun saçlarını kes
artık sıkılıyorum senden bazen
-seni çeviremezler
eskiye unut bunu- pazartesi
salı çarşamba,
perşembe, puma, cumartesi – hayalinden
pembe moditen tek
doz öğlen ve akşam sarı norodol iki doz
biliyorum
mektupların gecikiyor ama üzülme
uyanman da öyle;
gizine alış yüzünün uyurken
gazeteler pahalı
bir festivalden bahsediyor -bilmem kaçıncısı-
sen balkonları ve
içerisini filmlerin; yapma artık
elinden tutup
gezdirebilirsin; denize -çok seviyorumevet
denize
götürebilirsin, çıplak gravürlerin üstüne
doğuşunu güneşin,
salonlarda ve sadakatini
-söylencelere inat o
semtle anılan kedilerin-
anlatabilirsin
hem kime bakıyorsun
sen, sana diyorum -boşluğasende
bir gariplik var
yakın zamandır, Albinoni gibisin
yaz bunu mesela,
okuma ama artık
uzun saçlarını kes,
fena görünüyorsun eşyaya
sigara içebilirsin
evet, uzatma artık
dönüyor mumdan
harfler bak sıra moditen’in sahnesi
ayrılma zamanı,
kısa ama bir süreliğine, üzme ve bekletme gel yine –beni
denize, evet
kedilerin gravürüne salonlardaki, tamam.
Akatalpa, Sayı:
127, Temmuz 2010
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder