(8 Temmuz 1953, İzmir
- )
Asıl adı Ali H. Günvar. 1968 yılında
Saint Joseph Fransız Erkek Ortaokulu’ndan, 1972 yılında Robert Academy’den,
1978 yılında İstanbul Teknik Üniversitesi Mimarlık Fakültesi’nden mezun oldu.
1981 yılında İstanbul Teknik Üniversitesi Mimarlık Fakültesi’nde master, 2008
yılında İstanbul Üniversitesi İktisat Fakültesi Siyaset Tarihi ve Uluslararası
İlişkiler Bölümü’nde doktora çalışması yaptı.
Şiir
Atı dergisi ve
yayınevinin kurucuları arasında yer aldı.
Şiirleri, yazıları ve söyleşileri Birikim, Gösteri, Melâmet, Merdiven Şiir,
Mühür, Poetika, Şiir Atı, Şiirden, Üç Çiçek, Yasakmeyve, Yazko Çeviri, Yazko
Edebiyat, Yazko Felsefe, Yedi İklim vb. gibi dergi ve gazetelerde
yayımlandı.
TRT2 Okudukça programı, TRT2 Şiir Her
Zaman programı, Selim İleri’nin TRT2 için hazırladığı birkaç program bölümü,
TV5 Kültür programları, Kanal 7, Samanyolu TV ve Mehtap TV için çekilmiş
çeşitli programlarda yer aldı.
Ödülleri:
Yapıtları:
Şiir
Kitapları:
&
Çarpık Hüzünler Kantatı (1984, Üç Çiçek Yayınları, İst.)
&
Anthroponmorphus (1987, Şiir Atı Yayınları, İst.)
&
Eyzan (1997, Yedi İklim Yayınları, İst.)
&
Nisyan / Rapsodi (2002, İstanbul Yayınları)
&
Ricatlar Kitabı (2013, Mühür Kitaplığı, İst., 64 s.)
Düzyazı Kitapları:
&
Doğru Yazılar (1999, Est&Non Yayınları, İst., 160 s.)
Kaynaklar:
A Cumhuriyetten Günümüze Türk Şiiri
Antolojisi Cilt 5 / Abdullah Özkan – Refik Durbaş / 1999, Boyut Dosya
Yayınları, İst., s: 1056
Şiirlerinden
Seçmeler:
FRANCİSCO
SANCHEZGOMEZ'E SONE
ağır ahşap kapı aralığından,
uykusu kaçmış bir rumba
dökülür sokağa çiçekli notalarla...
tül hafifliğiyle perdeler
üzerinde gezinen parmaklar
iner sessizliğe dolunay geceleri.
şimdi belirsiz köşelerinde
algeciras'ın, her çocuk
bir paco de lucia'dır.
kuşkulu gözlerle bakar
sisleri arasından geçmiş âfâkın.
bir nağme
ışıltısı...entredosaguas...
tumturaklı akdeniz kıvraklığı
tutuşturur tuzlu ellerin
melodilerini.
Mühür,
Sayı: 52, Mayıs-Haziran 2014
Mühür,
Sayı: 56, Ocak-Şubat 2015
SERPİNTİLER
boğuk seslerle sarsıyorsa ağaçları
kış serpintileri
yorgun kar taneleridir gergeflerde
nakış serpintileri
uzaklar boyu kervanlar kızıl bir
çölü sürükler
ardlarında kalan kadın gözlerinde
bakış serpintileri
yani bir avuntudur rüzgâr akşam
kızaran güllerle
bülbül çekip gider, susar dallarında
bırakış serpintileri
bir çocuk kendini içerir ne kadar
inkâr edersek edelim
saldıkça bilye şimşekleri sokak
taşlarına karış serpintileri
belki çok uzaklardadır şimdi sıla,
neredeyse yitik
sanırsın yüklü trenlerde perde perde
tükenir kalkış serpintileri
artık umut bile grisini terk
etmiştir çıldıran lodosun
güz sonu, ıslak yollara dağılır
tekdüze kargış serpintileri
VEDUD
Vedad
Karabol’a
en derin
sevgimle
Ey malik-i mülk-ü dü cihan
vahid ü kahhar
yoktur sana sani
işrak
yandım
ateşlerle dondu toprağım
ve ulandım hiçliğime
ardımsıra
işlediğim günahların yükü
ve geçtim
dayanılmaz acılarla
ırmağından
ve açıldı pencerem
bin ışıltılı bir seherin
koyaklarına
ve gördüm afakında çürüyen
günlerimin
ki raksetmedeydi aşkınla
gece gündüz
devinen gökler
ve gördüm o tanrısal adı
sırtında mı sırrında mı bilmem
ve apansız çoğaldı
çiylenen dallarımda göç kuşları
ve ilk nur
dökülüp özge dudaklarından
loş çağlayanlarıma
işittim ışıltılı sesini
derinliklerinde yüreğimin
“loş çağlayanların da ben’im”
işrak
ki sorguladın titreyen
görüntüleri yorgun akşamlarla
ve ben
geceyi gözlerken
kırışıklıkları arasından karanlık
denizin
soyut düş fırtınası
yükseltti gövdemi dalgaların
ak köpüklerine
işte oradaydım, ve birden bire
ayakta ve cansız.
ve kazındı ömrümün boş
saatleriyle gölgelenen vücuduma
o ateş-i cihansûz
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder