(1984, Şanlıurfa -
)
Çeaş Şanlıurfa Anadolu Lisesi’ni ve Dicle Üniversitesi Psikoloji
Bölümü’nü bitirdi. Özel bir kurumda psikolog olarak çalışıyor.
Şiirleri, Akatalpa, Duvar, Fayrap,
Karakalem, Kitap-lık, Palaspandıras, Ücra, Varlık, Yaratım, Yeniyazı vb. gibi dergi ve fanzinlerde yayımlandı.
Yapıtları:
Şiir
Kitapları:
& Sistem Çöktü Misal Çok Yalnızım (2012, 160. Kilometre
Yayınları, İst., 64 s.)
& Kapital Öldürür (Efe Murad ve Sinan Özdemir ile; 2015, 160. Kilometre
Yayınları, İst., 96 s.)
& Eksikten, Oradan (2017, 160. Kilometre Yayınları,
İst., 72 s.)
Şiirlerinden
Seçmeler:
Ayrık
Otlar Sanırım Karşım Uy Nabızsızlık
I
Kimi zaman kafamda “fikri” gelişen şiirleri
şekillere benzetirim. Üzerinde düşünüp yazmaya koyulacağım son şiiri dikeyine
çizgileri müthiş bir hızla inen bir dikdörtgene benzetmiştim. Ayrıca bu
dikdörtgenin herhangi bir köşesinden, adeta bir cesedin tabuttan çıkmış kolu
gibi sarkan yeni bir dikdörtgenin daha olduğunu düşünmüştüm.
Her şey üst üste gelmişse, bu her şeyin alt
alta geldiği anlamını da taşır belki. Her ey nasıl demeli başka: İnsanın canı
yıkılır tabi. Birileri öldüğünde buna yakın bir şeyler hissetmiştim,
canımınyıkıldığınıcanımınyıkıldığınıcanımınyıkıldığını.
İnsan gerçeği yazınca anlıyor. Şiirin
anlatacağı olmak gerçeğin inmesinden geçiyor aslında. Gerçek iner. Dikdörtgenin
herhangi bir köşesinden, adeta. Adeta berrak bir detayda görünemeyendir. Şiir.
II
1 kilo kalp mi ağır BİR kilo pamuk mu?
oturup inceledim / inceldiği yerden kopan
hiçbir şey yok.
hiçbir şeyden seni bu kadar çok saymamıştım
aslında hepinizden yok sıkıldım
insan çok sevince ölmek istemiyor sinan.
kesin bilgi.
ben hepinizden çok sıkıldım baktığınızda aslında
her şey akıllıdır / aslında her şeyin bir
alnı vardır
polis müzik dinlemez polis öpmez öksürmez
allahım polis öksürmüyor devlet çok
sağlıklı
1 kilo kalbi olmayana devlet
enine baktığında bütün müziklere müzeyyen
senar deniyor
denilen tüm cümleler sıra dışı bir şekilde
kurbağalardan geçiyor
çünkü karnım sevgiliden önce başlamıştı
uzayın nemi diye bir şey yar
buna psikolojide bir şey denilmiyor.
buna seni birkaç kez kandırmış
alkışlamıştım
ben en son ne zaman olmuştum çok üzülüyorum
seni bir yerlerden unutuyorum
kırıp döküyor bankada paralar
biriktiriyorum
buna seni hadi be nereden anladın
herkes vardı sen neden yoktun
önceki cümleyi şöyle bir hamleyle:
herkes sardı sen neden soktun
kalbi olan [,] kendini kalbinden vuruyor.
III
Bazen “Kirayı birkaç gün geciktirebilir
miyiz?”
Bazen “Çok beklersin, dünya sönüyor.”
Bence Allah’a inananlarla inanmayanları da
Allah yarattığından seni çok seviyorum.
Bazen “Senin elinin değmediği şey şey
değildir.”
Bazen “Bir Türk bayrağı karşısında
sevilmeyi bekledim.”
Bence röveşataya kalkıp düşünce ölmeyene
öldürmeyen Allah öldürmez denir.
Bazen “John Surman – Edges of Illusion
1979”
Bazen “Koşuyor koşuyor koşuyorum, yol
başlıyor.”
Bence her şeyin bir açıklaması çok, Allah.
Bazen “Benim zeki hayvanım, tırnağım.”
Bazen “Ben kendimde yalnız terlemeyi
anladım.”
Bazen “Kime çekmişsen ona kalkıyorum.”
İnsan çok sevince, ölmek istemiyor Sinan.
BEN-İ İBRAHİM
ibrahim’in “iyi”
sesine
Beni düzeltip
buraya indir İbrahim
İstiflenecek çok
tembih
“Şuramda atlas
açalım sanki.”
Beni bu cümlede
deneyebilirsin
Beni tanımazsın iyi
ağlarım İbrahim
Benden kapıyı
aralayıp
Yatağına
dönebilirsin
Irmak, kalksın
benden artık
Beni seslenip
ağzından at İbrahim
Bilinecek çok
karışık
“Şuramda birikmiş
Allah sanki”
Beni bu masada dağıtabilirsin
Saçlarımızı uzun
taradığımız seneler
İbrahim’in
ciğerleri ormandı
Akatalpa, Sayı: 134, Şubat 2011
ÇARŞAFTAKİ SİYAH LEKENİN TEDBİRİDİR
tarlanın ussuz
aynası gelincik
çalılar arasına
geriyor çarşafını
yeni birleşmiş
dudaklar boyunca
yazdan kalma gece
serinliği
tekrarlıyor dönülen
ölüm kavisiyle
olma gerçeğini
kanıtlayan ısı
sessiz yasın
dinlenen şiddeti
çekilerek evine
kapanan vücutla
karla dolan şişeye
müsavi
‘boş’ veriyor
tendeki yosun
bir ilkçağ insanı
gibi seviyorum seni
Akatalpa, Sayı: 125, Mayıs 2010
İS TENİ
insan içine çıkılan
duyarlık
kaskatı kesilince
bölündüğüm dengede
havamın omurgasında
duyulan Allah
uzaya ayıracağım
sonsuz hatayı
- ahşabın damarına bıraktığım kilpas
çözülmenin şeklinde, istedim, soğumak. –
köşelerime
uyarladığım kadın ahengi
doğruyu eğeceğim
ruhuna taşın
simge belleğinde
kesişen tarih
görünüre eskiyince
kurduğum kelime
derime sarkıttığım
derin, denenmemiş mottom.
Akatalpa, Sayı: 131, Kasım 2010
ORA
SEKANSI
Allah bitmez gözün arkada kalmasın
Pek cevval değilim sükûnet belki imandan
Ama sabahları usturayı boynumla
Gezeceğim gelmezdi aklıma
İntihar günah Allah bitmez
Belirtmiştik sanırım bu kısmı
Tekrardan sağlayacağım fayda cennetliğim
Olsa gerek
Olsan şimdi balkonda ot çeksek
Ağlasak Yasin-i Şerif okusak
Allah bitmez kıskanıyorum seni
Bak çok kırıldım ağırlaştım kapıyı açamadım
Tövbe edemedim çok gerginim
Silahlar anlatıldı bana kurşun girdi
Elimi kestim kargoya verdim yarın ulaşır
Odamın ortasından kendimi kadın ettim
Annem geldi babam öldü ablam ilkokuldan
terk
Trene atladım şiir sinirlendiriyor beni
Rüzgârdı ta yüzümün gerginliğinde
Suda boğuldum cesedimi bekledim
Olsan şimdi yas tutsak çay içsek
Allah bitmez beni bırakma
Allah bitmez bu haki kadar gerçektir
Ben beşerim psikozlarımdan çok çektim
Sen sürme çektin makyaj tazeledin
Alkol aldın geçti mi dedin durmadan
Seviştim çok seviştim sonbahara daha var
Memelerin güzel ama inan Allah bitmez
Kuşlar ağlamaz geçmiş geçmez yürümek iyidir
Bana havlu uzat iyidir ayakkabılarımı
çiftle
Oranı göster oranı ört oranı öp
Allah bitmez lütfen saçlarını topla
Zannet ki iyileşeceğim tütün çiğnedim
Üstüme alındım üstüne alınma halledeceğim
Ekmek böldüm ağzım titredi peygamber uğundu
Evimiz üç artı bir tümünde tek tek sustum
Dört kez sustum dört kez bittim Allah
bitmez
İsmini Ezân-ı Muhammedî ile kulağıma okudum
Olsan şimdi bıçaklasan beni bağdaş kursak
Allah bitmez buna bir daha dönmeyelim
lütfen
Ücra
Dergisi, Sayı: 46, Mart-Nisan 2012
TUZ DERİSİ
ömrün eşiğine zaman
kırışan
karnının ortasında
başlar dünya
hızla gevşeyen
nemli temas
uzakta devingendir
sürekli kum
gölgeyi boşaltıp
kesiğine kabuğun
sisle dağılır
tekrarladığın ayin
sunağın orada
okunan defterde
naiflik soldurur
uzundaki evhamı
suyun kuyuda ölü
ufkunu
cam iklime bükülen
ağacın
ipliğiyle devirir
rüzgâr günuykuya
ben oyuğumda
tuzumun evini bekliyorum
Akatalpa, Sayı: 127, Temmuz 2010
US DEFNİ
çiğlerin kuşları
serinleyecek filizinde
sevgili hiç
öpüştükçe ensenle
anlamın acısı
taşıyamadığın boynunda
ipin düğümünde
çözülecek yaşam
ölümün kavkısı
iyileşecek kelebeğinde
merhemini sürdükçe
damlayan yerlerine
gövdemi kenarlarına
değdirip dağılacak
eşyamın içindeki
zarif çelişki
derinin esintisi,
gölgelenen suyun
durulacak çimenler
üstündeki müzik
ölürsün
sümbüllerden bir vakittir tenhan
denizin yeşili son
demin olsun
Akatalpa, Sayı: 129, Eylül 2010
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder