18 Aralık 2015 Cuma

ALPER BEŞE



(30 Eylül 1983, Ankara - )


      Hacettepe Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Felsefe Bölümü'nü bitirdi. Aynı bölümde yüksek lisans çalışmalarını sürdürüyor. TRT Türkiye’nin Sesi Radyosu için modern Türk şiirinin tarihini anlatan elli iki bölümlük bir program hazırladı (2009). Bitirmeyi başardığı ilk oyunu Dördüncü Rusya Seferi Ankara’da sahnelendi (2011). Çeşitli radyo ve televizyon programları ile belgeseller için metinler yazdı. Serbest metin yazarı olarak çalışıyor.
      Şiirleri, öyküleri ve yazıları Akatalpa, Aydınlık Kitap, Çoğul,  İstanbul Art News Edebiyat, Kitap-lık, Mesele, Notos Öykü, Sarnıç Öykü, Sincan İstasyonu, Sözcükler, Varlık vb. gibi dergilerde yayımlandı.
Ödülleri: “Birtakım Tuhaflıklar” adlı dosyası 2013 Yaşar Nabi Nayır Gençlik Ödülleri’nde dosyası “dikkate değer” bulundu.
Yapıtları:
      Öykü Kitapları:
& Birtakım Tuhaflıklar (2014, Alakarga Yayınları, İst., 144 s.)
& Gecikmeli (2015, Alakarga Yayınları, İst., )
Kaynaklar:

Şiirlerinden Seçmeler:

DİLEMMA

1. nedensel

kara asfaltta yuvarlanmaya yazgılı
öküzün boynuzundan inen küre
arzu yer değiştireli korkuyla

keder vardı patikadan düze
sırrından soyundu ayna
hakikat günah içinde

merdiven altına kaçınca güneş
gölgeye bahane kalmadı
söndü zaman

2. olumsal

kol gezen dirilik
sarmaşık bürümüş mezarlarda
yaprak dökmekten yorgun çamlar

saksılar perdesiz
çiçek açmaya duran hüzün
mayınlı tarlanın bereketli verimi

takvim ancak sır kâtibi
eprimiş sulardan dinle mevsimi
soğuk kapıda pencere içine kapanık
Akatalpa, Sayı: 158, Şubat 2013

GÜZELLEME

 -Tümcelere gidene-

yeryüzünün
neresinde topluyorsun saçlarını
gözlerin hangi krallığın bittiği yerde başlıyor
atları suvarmaktan dönerken her sabah
oturup konuşkan bir ağacın kıyısına
dünyaya bakıyorum
dünya adının güzelliğinden bir dünya oluyor

ne zaman taşsa bir bulut
düşünürüm buhar oluşunu
ayaklarını öpen güzel ırmağın
eşyayı uykusuna yatırdığım zaman
kendime anlattığım masal senin yüzün

dolaştığım dağlarda rastladığım en kuytu otağ ellerin
kurulup bir yay gibi bırakıyorum kendimi aşağı
pınarlara aktıkça ağarıyorum avuçlarından

Sunu
sökmek için yazının çivilerini kuşların göğsünden ey
bunca avluya bunca gölge düşürdüm
denizleri eskittim atlaslarda

Akatalpa, Sayı: 152, Ağustos 2012

TA

sapkınları peşime salan sendin
sakınmadım onlara çobanlıktan
doruklarda ünlerdi lirimin sesi

söyledim garipsemedi kimse
ışıltısı üstünde bir söylendim
büyüdüm büyüledikçe
karartmaya bir çakımın yetti
devirdin kuleyi
düştüğümüz yeri bilemedik
yıldırımlarını sazımdan esirgemedin
sonra vadilere çıktım elimde tar
hıncın genzimde boğuk
haberlerim yılan dili
buzdan soğuk taşlarında taşranın
ulak bekleyen suretlere vardım
göründüm gözünü açtıklarına
kulak tıkadı bana bilginler
solgun putlarını cilâlarken
adını fısıldadığımı duymadın
erinmedin soydun postumu
kovuklara sığındım güneşten
iniltim tuttu su başlarını
tellerimi kurban verdim ateşine
mızrabım sunakta kilitli
erdirmedin duru ırmaklara
tuzlu derimle şehre indim
beni satrap kılan söze ant olsun
sapkınları peşime salan sendin

Akatalpa, Sayı: 170, Şubat 2014

Hiç yorum yok: