24 Eylül 2016 Cumartesi

SONER SANCAKTEPE



       Şiirleri Akatalpa, E, Kitap-lık, Kuyudaki Koro vb. gibi dergilerde yayımlandı.
Oyunları: Jean Paul Sartre / Çıkış Yok (2013-2014, Prova Tiyatrosu; Yönetmen ve Dramaturg)
Fail (Yazar ve Yönetmen)
Poligon (2016, Prova Tiyatrosu; Yazar ve Yönetmen)
Yapıtları:
Şiir Kitapları:
& Sessizliğin Hızlı Atları (1999)

Şiirlerinden Seçmeler:

JE VIS

Hepimiz denizin sarhoş ruhunda kaybolmuş sözcüğün peşindeyiz.
Fırtınalı yolculukların dayanılmaz yağmurunda
karanlığın içindeyiz,
toprağın çığlığında cırcırböcekleri delirirken.
Ben, ölümüm ve suskun tanrım
büyüleyici karanlık
içindeyiz.
Uçsuz bucaksız şiirini yaratırken sessizlik,
Bulutların masmavi gülüşmeleri, yıldırımlar
Tanrının soluğuna doğru aşkla akan sular.
Aşk... duymuyor bu sözcük sağır
başka bir sessizlik çağrısı bu.
Yok duyulmuyor
Yağmurun yaşlandıran sâri kokusu.
Bıraktım ışığımı esinlerin korkusuna
zaman uzun sürüyor içinde kayıpsa insan,
ona ait tek bir arzu yaşattı beni
kayıp bir sözcüğün lanetli nefesi.
Sessizdim, karanlığa yaklaşırken ateşten şüphelendim
İnsan yüzünde yiterek varolan soygunu bilmeli dedim.

Hiçbir sözcüğe sığınmadan söylemeliyim
sesim dilin kölesi olmamış gibi
sırrı üzerine dökülmüş aynaya düşman yılan gibi.
Sesteşine âşık anlamın kahrı
sesteşine hain kökün kahrı
aynı.
Buğuyla büyülesek de ateşi
kendi buğusu büyüsüyle aynı.
Utandım dünya karşısında diyor Dario
böyle sessiz olmak varmış meğer.
Donuk yüzlerimizde bu dipsiz duyum
olmalıydı
arzularımızla avuntularımız arasında öldürücü uyum.

Akatalpa, Sayı: 10, Ekim 2000

MACABRE

hepsi aynı şey şimdi
kıble ve karanlık
sakalım ve kahkaham
sizin için ve atlar için
düşündüklerim. artarda
yürüdüğümüz toprak ve
gürültü. ölümüme sinen
gölgem ve gölgemden
silinen göğsüm.
hepsi aynı şey
kokumu rüzgâra çaldırdım
işıktan korkan ruhum olmalı
gözeneklerimden çıkıp
toprağa dağılan pis koku.
onu buradan duyuyorum;
yürü çabuk, var git buradan
arkana bakma.
vardım ben, gittim
aldım ve
geri verdim
her şeyi.

hepsi aynı şey
sırrım ve dalgınlığım
humus ve husuf hepsi bir
beynimde hükümlü bir gömüt
cesaretsiz kanı donmuş
hayvanlar gırtlağımda
sesimde barınan
kör ve dizsiz kız.
yaşamak için zehirliyorum kendimi
ve yetmiyor sevişmek, alametler, sesler
yetmiyor aşk, abıhayat, ne de bakmak
gitmek ve yitmek bile.

işinden başka bir şey düşünmeyen bir
orospu gibi gülümsüyorum doğaya
ve her şey yarım kalıyor benim bedenim
benim kayboluşum karışınca sulara
avutmuyor beni tanrının sözleri
sözcüklerde ve göklerde bir eksiklik
seziyorum. biliyorum bu sezgi beni
gün doğuşunda fısıltımın kaybolduğu
yere değin sürüyecek. ama yetmiyor
bilmek ve hatta densiz bir at gibi
orta derimdeki vadilerde dünya ile sevişmek.

hepsi bir artık
gözlerim bağlanmış tan yeriyle
ellerimde henüz koparılmamış
çiçekler
ne fark eder
bu bulanıklığı ezemedikçe nefes alışım
iskeletimde evreni ürkütemedikçe
eğilip sabahın göğüslerini emmedikçe
ne bedel ne de tebessüm
hepsi bir ve aynı leşin mücevherleri.

“Sessizliğin Hızlı Atları” adlı kitabından

TEMAS

birlikte yapabilecekleri şeylerden
şeylerden ötürü işte-
kendisiyle karşılaşmaktan
ölesiye
korkan
bazı insanlar yoktur/

bazısı kimsesizdir
kalp kırmamaktan
bazı güneş eğilir uçurumdan
aşağı
onlar bazı yaklaşırlar
biri sınavlara girer işhanlarına girer
köprüden bakar aşağı
yeşilliklerden ağaçlardan aşağı
ayçiçeklerinden tarlalardan
derelerden balıklardan geçer
gişelerden piyango biletleri
camekanlardan pantolonlar
seçer

sizi dinler
sonsuz bir şeyi dinler gibi.
kendin olmak gerçekte
öleceğin odayı seçmek gibidir\

diğeri sessizdir ağaçlar gibi

onlar
yaklaşır
birbirine
bazen
çok yavaş güneşler geçer

sonsuz ayçiçeklerinden.

Hiç yorum yok: