(1926, Kısas köyü,
Urfa- 1990)
Asıl adı Hamdullah Aykut’tur. İlkokulu köyünde okudu.
Müzikle ve aşıklık geleneğiyle küçük yaşlarda ilgilenmeye başladı.
Alevi-Bektaşi geleneğine bağlı olarak köylerine gelip giden aşıklar ve zakirler
aracılığıyla kendini geliştirdi ve bilgisini pekiştirdi.
Aşık Büryani uzun bir dönem mahlas kullanmadan çalıp söyledi ve
genellikle yöreden çıkmadı. 40’lı yaşlarından itibaren söylediği bir deyişten
sonra evlerinde konuk olan Hacı Bektaş-ı Veli ocağından Muharrem Sefa Efendi
tarafından Büryani mahlası verildi.
Hacı Bektaş Dergahına bağlı dedelerden olan Aşık Büryani, başta oğlu
Dertli Divani olmak üzere yöredeki birçok genç aşığın yetişmesine katkıda
bulundu.
Büryani Baba Kısas’ta öldü ve orada toprağa verildi.
Kaynaklar:
Şiirlerinden
Seçmeler:
GEL BERİ GÜFTUMU
Gel beri güftumu
güş eyle gafil
Bilmez misin niye
geldin cihana
Elest-i bezmini
hele bir düşün
İspatı imtihan geldik
bu hana
Şu fani dünyanın
sefası yoktur
İkrar bend olana
cefası çoktur
Dört kapı kırk
makam cümlesi haktır
Var ilet özünü
şah-ı hübana
Vefasız bu yola
basamaz kadem
Fehmeyle bu sözü
adem ol adem
Zikreyle Muhammet
Ali’yi her dem
Der Büryani vuslat
olduk canana
NERDE KALDI
Gayrı harap oldu
bozuldu cihan
Eski gidişatla yol
nerde kaldı
Bozuldu bağ bahçe
gitti bahçıvan
Bülbülün konduğu
gül nerde kaldı
Eski günlerimiz
bahar yaz idi
Bahçemize konan
şahin baz idi
Her günümüz
muhabbetle saz idi
Hoş avazla öten tel
nerde kaldı
Şimdi bir huyumuz
gitmiyor hoşa
Kimi ağa oldu
kimisi paşa
Atlas libas giyen
geçiyor başa
Hani aba hırka şal
nerde kaldı
Kime ne diyem de
ben kime küsem
Yağmur gibi yağam
yel gibi esem
Büryani hasbıhal
olayım desem
Müşkül danışacak
kul nerde kaldı
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder