-Şükrü
Erbaş'a-
buğday esmerliği giyindiğin
daldaki nar yalnızlığı
yorgun bir değirmendir ufuk çizgisi
tırpan yemiş yoncanın kokusuntdk almışsın
dokunmuşsun insan fukaralığının boğuntusuna
uzağın uzağını görmüşsün
bu yüzden kirpiklerine tutunmuş hayat
kimin rahminden geliyorsun
kuş uçmaz kervan geçmez yalnızlığın
mızrabın sızlattığı bozkırın marifetidir
içindeki boşluk
dolduramazsın
uzak yakın coğrafyaların kardeş acısı
sudan,topraktan azade ağaçtır yunus'u
bilmen,
erasmus'u,
şiirin sarnıcına taşıdığın sudan değil mi
türkülere ağlaman
bağırır bir çocuk var şiirinde
kral çıplak kral çıplak
biliyorsun şarabın meşeye yatışını
beklemek sızıdır biliyorsun
mecbursun inanmaya,
insana aç
bu diyar tüm dicle kıyısı
lakin kör, sağır
ve dilsizdir halifen
kendi göbeğini kesmedin mi sen
üç günlük açlık ne ki
bir ömür açlığı giyinmişken
tutar bir şiir yazarsın
gölgesi hakkari'ye düşer
titrek bir sestir yansıyan
gecenin kör vakti
hesapsız, insana aç, kekeleyen
düğüm düğümdür dilin
susar, konuşamazsın
köylülüğe inat bir yaşamak bu
kirpiğine tutunup çocuğun
sağaltır toprağın yarasını
alçaklara inat
daldaki nar yalnızlığı senin payın
“Sonrası
Zaman” adlı kitabından
Cem
Özaydın
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder