4 Ocak 2016 Pazartesi

SEMA ENCİ

(4 Ocak - )


       Gazi Üniversitesi'nde okudu.
       Şiirleri  Akatalpa, Ayna İnsan, Eliz Edebiyat, Mühür vb. gibi dergilerde yayımlandı.
Kaynaklar:
A  http://semaenci.blogspot.com.tr/

Şiirlerinden Seçmeler:

BIRAKAMAYIŞ

sizin gözleriniz var mı? bakmadım.
gidecek bir eviniz?
bu yol benim yolum
üstünde doğup batar gün
üstünde gemilere uzanır gölgeler
ipince bir kadına benzer yürüsem
yürümesem kemana
size bunu anlatmadım.

apaydınlık bir bugündü
herkesin kendine döndüğü
biçimleri ışıkla buluşturdum
neye uzandıysam merdiven altı
yedi, sekiz
dokuzu da sayarsam ona benim diyeceğim
bir yalanınız var mı? inandırdığınız…
ah neydi onun adı neydi
dibinde kimseydim
neydi adı bir söylesem.

sizin her şeye yeniden başlamanız var mı?
 herkese benzeyen
ama değişilmeyen hiçbir şeye
otobüse yetişmeleriniz?
bu beklemeler benim
lütfen lütfen gidiniz!
incinmelerle renkleniyor sardunyalar
bu sır benim söyleyemem
o ve ben
denizlerce sessiziz.

siz serçeleri sever misiniz?
lütfen hayır deyin lütfen
aramızda bir akşam
aramızda gerçek bir akşam
kırık dökük bir anıya sarılıyorum ah bunlar elleriniz
sarılmasam yine elleriniz
koskoca bir ormanı andırıyordu bendeki
bırakmadım.

30 Temmuz 2013
Akatalpa, Sayı: 166, Ekim 2013

BİR OTOBÜS ÇİZİYORUM HERKES UYKUDA

gelecek gibi değilim eşyalar uykuda
eşyalar ve ışıksızlık
eksiğim bunu nasıl anlatmalı
kırgın ama nasıl
bir aşağıya bir yukarıya bakıyorum
kökleri ve yaprakları ağacın
uzadıkça incelen inceldikçe kuruyan dalları
gelecek gibi değilim

bir haber bekliyor sağ elim
yaralı elim kırık kanatlı güvercin
kalkmıyor elim -süzgün takatsiz
akşamüstleri yenik çocuklar
ve kederli gölgeleri şimdi her bir şeylerin
ve izleri kaldı sokaklarda
ölüp gittiler gelecek gibi değilim

pencere önleri ve çiçekler saksıda
şaşırmamış gibi kalakaldılar
caddeler ve çocuklar
meydanlar ve çocuklar
hep mi güzeldiler böyle
hep mi uykuda
aynı yolu hep aynı saatte yürüyen
memurlar ve devletin sabahı
memurlar ve öğrenciler
memurlar ve içimdeki ölgün bahçe
gelecek gibi değilim sakın bekleme

beni bekleme uyanacak gibi değiliz
yanacak gibiyiz ve patlayacak
zalim bir hoyratlık bu nasıl yazılacak
akıl ki bu nasıl bir uçurum
kendine düşen ve yine düşman kendine
bir otobüs çiziyorum kelimelerden
ve resmediyorum akıl defterime
caddeler boyu koşuyorum
caddeler boyu ölüm
caddeler boyu çocuklar
boy boy güzel mi güzel çocuklar
ölü çocuklar
gelecek gibi değilim yasaklanıyorum caddeler boyu

ben bazı bayramlar çok insan oluyorum
bursa'da yetim bir zeytin ağacını öpüp
çok çocuk.
arkadan vuruluyorum şiirler düşüyor
arkamdan bağıran bütün faşistler tellallığını yapıyor asrın
arkamı dönüyorum -sorma büyük rezillik
hayra yorulmayan rüya
yolu kesilmiş su
suçüstü yakalanmış bir ekim uykusu
değilim gelecek gibi.

Eliz Edebiyat, Sayı: 83, Kasım 2015 -

BÜYÜK S

bana çok şeylerden bahset danyal diye başlamak istiyorum
bir giriş arıyorum ama kapı değil
pencerelerin de açıldığı doğru manzaralar yok
ben doğru değilim
bu benim manzara olmadığımı göstermiyor
iki yalanı yumuşak söylesen kanabilirim
yumuşak şeylere inanıyorum
mesela üstüme çektiğim battaniye
tüpten yeni çıkmış titanyum beyazı
fırçada kalmış resim
fırça elimde
bu bir fiilsizlik gibi görünüyor
ben aynada çok fil
bir giriş arıyorum ama kapı değil
kapı değil
kapı değil.

danyal demişsem bir şeylerin daha çivisi çıkmıştır
memleket meseleleri çok yumuşaksız
buna dil bilimcileri içerlenebilir olsun
ben dışarıdayım her bir şeylerin
dışındayım bir giriş arıyorum ama kapı değil
adım merhaba nasılsın
adım görüşürüz hoşçakal
adım çok beklemiş bir gök
çok rutubetli bir put
inan demeye dilim varmıyor.

sessizlik unutamadığım bir şarkıdır
hep hatırlamayla başlayan
bir giriş arıyorum ama kapı değil
biraz kitapsızlıktır belki danyalsızlık
bu beni çok ağlatıyor gülmekten ölürsün
ölürsün putlarım yıkılıyor görürsün
bu yüzyıl ne kadar da bedbaht
ve bunun bir ilişkisi var erimekle
düşünsene dönüşüyorsun
burada kaldırıp işaret parmağımı
bir büyük S çiziyorum havaya
ne çizsek canlanacakmışçasına bir sevinç
aceleci.
çok artan bir şeyler oluyor
havaya kaldırılan parmaklar
ateş böcekleriymiş çok artan
hayaller tutuşuyor
tutuşmak yumuşak bir şey olmalı
ve çağırılması danyal'ın
kapı değil
kapı değil.

ikibinonbeş'te14ocak

Ayna İnsan, Sayı: 14, Mart - Nisan - Mayıs 2015

YİRMİ İKİ

devlet kayıtlarından silinmiş bir yirmi iki
şimdi okyanus içmiş bir kuş
gibi şairin
gerçeküstücü bir özleminden başka nedir ki
ben onu annemin sesinde sevdim.

onu sırlara
oyuna
dalavereye susarken
uzak bir ülke gibi düşerken gözlerim
camın ardına
üstelik sesim de güzel değilken…

ölmenin ödülünü veriyordu
büyük salonların
proporsiyonu düzgün hanımları beyleri
kalbimi çıkarıp oracığa
acıyla gülümsemeliydim
sonra avuçlarım yumruk
masada
havada
avuçlarım boşlukta
ben onu vazgeçerken sevdim.

beklediklerimizin gelmeyişinden miydi
yılgınlığı güneşin?
annem kaçıncı rekâtta melek
kaçıncı vakitte cennet olacak?
ne güzel ölmek
ne güzel sokaklarda,
ne güzel bırakıp ne güzel
bir sevgilinin elini.

köşedeki ağaç
köşedeki bakkal
köşedeki adam
satıcı
ev
ve sokak
saymıyorum bile içinde durduklarımızı
odanın mesela
ve hatta insanın
bütün köşeleri kaptırdığım zamandı
ağzımda yirmi iki
böyle değil
öyle değil
ben onu ikindi vakti
duvar diplerine düşerken gölgeler
dünya bisikletin tekerinde dönerken
ama dönmezken dilim…

rüzgârın mı yoksa yaprağın mıydı
o ses?
iki elin buluşması
belki vuruşması
ama illa ikilikti
ve o hep yirmi iki
sevdim
sevdim.

Akatalpa, Sayı: 176, Ağustos 2014
YÜZÜMDEKİ RESİM

bir kuş göğü yarıyor kanatlarıyla
gölgeler ışığa ters
çatılarda güneşin saçları.
sana kaç çocuğun ağzıyla gülsem ısınırım
kaç çiçekle bahar olur kalbin
göğüsleri sütlenmemiş kız kaygısızlığı
ezberlenmiş günlerim.

suyun intiharıdır akmak
yavaş yavaş
dünümüzde bir perşembe boşluğu
hadi gülelim isyan olsun
ellerimiz ısınsın gülelim

içime yükseliyor gökdelenler
şairler ve sahte vesairler
yüzüm kalabalık
yol bitti avuçlarımda
günde beş vakit ışıkta ağzım
ayağım hiçliğin birikintisi
ha sıçradı ha sıçrayacak yürüsem
dursam bulunmayacak.

umudun ipine tutunmuşum
yüzüme bir gülüş çiz ama kendi ağzımla olsun
karanlık pencerelerin incecik hüznü
ve kendi sesini yadırgayan rüzgâr
unutmayalım
unutmayalım
bizimle olsun.


Akatalpa, Sayı: 170, Şubat 2014

Hiç yorum yok: