Özcan Yalım’a
I.
Denizin dinginliğine dayamış dirseğini
Dağından kovulmuş arkası kar
Rüzgârı yoksa da güz uğultusu
katlıyor yapraklarını tomar tomar
Dengini yitirmiş, buraya kadar
hayal atlasının sarsak yolcusu
Dedede ıssızlık gani…
İlle de aşınmış bir köşesi olacak
minderinde siftinecek anılar
pörsümüş çiçeklerini oraya koyacak
Tıklamaya camını ikindi çayının
yurtsanacak şekersohbet biri
İlle de gelmeyecek… susulacak…
II.
Haydi Dede’ye gidelim bir şiir kaçamağı
pati hızıyla gidelim tekir mekir
İki kişilik yalnızlık topu topu
esmer çizgileriyle sevilir
Söz ile eklenelim kül divanına
Biz Foça’nın üç güzel taşıydık, onu diyelim
Yaz kumunu dağıtmışken zaman
İnce yol, ince fikir…
III.
Gittiydik… kuşlayın konduk omzuna
Kışkışlarken bulutları sakin bastonu
düşüverdi sakalından gizli güncesi
Akrebini arayan naif intihar
zehriyle yarenliği aman aman
Ah Dede, akıl almaz zakkum bilmecesi!
“Islık
Borcu” adlı kitabından
Ahmet
Günbaş
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder