“Her gün kandırıldığımız, manipüle edildiğimiz, doğrularla
yanlışların eğilip bükülerek yer değiştirildiği bir ülkede yaşamak elbette
zaman zaman gelecek adına korku veriyor. Korku o kadar da kötü bir şey değil bu
arada; varoluş sigortası olduğunu düşünüyorum. Bizi dinç, tetikte tutuyor.
Korkmayan insanlardan olmak istemezdim; çoğu bence uyuşmuş ve kendilerinden de
umudu kesmiş kişiler. Korkunca da yazıyorum; başka bir direnme şekli
bilmiyorum.”
M. Özgür Mutlu'nun
Yaşar Nabi Nayır ödülünü alan ilk kitabı "Van Gölü Ekspresi"nin üzerinden
geçen yıllarda heyecanla yeni kitabını bekliyorduk.
"Karton
Ev" beklentileri boşa çıkartmayan bir kitap. Toplumsal kaygıları, kişisel
varoluş çabalarımızı bize kelimelerle hatırlatıyor. Sivas'ı unutmayın diyor.
Garavillelerin yürüyüşünden, kıyıya vuran insanlığımızdan bahsediyor. İki yüz
kırk beş basamakta inişli çıkışlı hayat yolunda yürütüyor. Tüneller açılırken
toprakla üstü örtülen hayatları gösteriyor. Doğuyoruz, ölüyoruz ve arada geçen
zamanda yenilenebiliyor muyuz diye soruyor.
Yazmak direnmekse,
okumak direnişe omuz vermektir.
Karton Ev'in son
sayfasına geldiğinizde, Ay'dan bir dilim kesip rakınıza meze yapmış, kendi
isteğinizle girdiğiniz bir mezardan yürek çırpıntılarıyla çıkmış, amcanızın
yuttuğu babanızı yeniden görmüş olacak ve beklediğimiz o gün geldi mi diye
soracaksınız kendinize.
Şaşıracağınız,
garipseyeceğiniz, hüzünlenip kızacağınız öyküleri okuduğunuzda M. Özgür
Mutlu'nun gösterdiği yerden, aşka, hayata, ölüme ve kendinize bakmış
olacaksınız.
-Ayşe Akaltun-
(Tanıtım
Bülteninden)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder