(1942, Çaykara /
Trabzon - )
Mehmet Akif, Necip Fazıl, Sezai Karakoç ve daha bir çok müslüman yazar
ve şairin kuşatıcı bir medeniyet söylemine yöneldiği bir dönemde yetişti.
Çocukluğundan itibaren Sebilürreşad, Büyük Doğu, Diriliş ve Millet gibi düşünce
çevreleriyle tanıştı.
1960 yılında Trabzon’da başladığı yazarlık hayatına, Eskişehir’de bir han
odasındaki daktilosundan güçlü, sorumlu üslubuyla müslümanları beslemeyi
sürdürerek devam etti.
Zamanla Büyük Doğu lehine bir tercihte bulunan Müftüoğlu, uzun yıllar bu
tercihi heyecanlı ve bilinçli bir biçimde korudu.
Müftüoğlu, sağlıklı bir anlayışa ve kavrayışa ancak, ümmeti kuşatan bir
perspektif ile ulaşabileceğini düşünerek, ulusalcı düşünce çevrelerine mesafeli
durmaya başladı. Edebiyat Dergisi’ne uzun aralıklarla, Mavera Dergisi’nde ise
kısa aralıklarla deneme yayınladı. Daha sonra yazarlık ve yazarlar konusunda
farklı bir tavır ortaya koyan Müftüoğlu, düşünsel hareketliliğin yaşandığı
dergilerin etrafından uzaklaştı. Bu seçiminden sonra Müftüoğlu İslam’ın ve
müslümanların üstünlüğü için bir etkinliği fiilen ortaya koyan her düşünceye,
her eğilime, her kişiliğe zihnini ve yüreğini sonuna kadar açtı.
Yüreğine çokça müslüman adresi ve geniş bir coğrafya sığdıran Atasoy
Müftüoğlu, giderek daralan kuşatmanın algılarımızı parçalamasına, bilincimizi
yok etmesine ve bütün coğrafyamızı işgal etmesine karşı direnmeyi kendisine
şiar edinen bir mücadele insanı oldu.
Başta Büyük Doğu, Yeni İstiklal,
Yeni İstanbul, Yeni Devir, Yeni Şafak olmak üzere kimi günlük gazetelerde
aralıklı olarak köşe yazarlığı yaptı ve bazılarında hâlâ yazılarına devam
etmektedir.
Yazıları ve sohbetleriyle İslâm ümmetinin ve insanlığın esenliğini
samimi duygularla savunan Atasoy Müftüoğlu, kendisinin bir çok ulusal derginin
dışında Anadolu’dan gelen davetlere de icabet etti.
Müftüoğlu hayatının her döneminde, insanın ufkunu genişleten ilkeli bir
şahsiyeti, derviş merşreb bir kişilikle siyasal bir duruş ortaya koydu. Bir
aktivist olarak, kendisine ulaşan her haberin, her eylemin peşinde koşan,
yanında olmak isteyen biri olarak; ülkesindeki bir muhitin her zaman ufkunu
açmış, gönlünü genişletmiştir. Onun heyecanıyla heyecanlanan, onun öfkesiyle
öfkelenen bu muhit, İngiltere’den, Çeçenistan’a; İran’dan, Afganistan’a;
Somali’den, Bosna’ya kadar geniş bir İslam coğrafyasına duyarlılık gösterdi. Atasoy
Müftüoğlu, kendine ait durusu ve söylemi ile Afrika, Kudüs, Kandahar, Moro,
Hayfa, Isfahan, Halep, Harlem, Peşver, Keşmir, Taşkent, Grozni, Doğu
Türkistan’ı ve daha nice İslam coğrafyasını kelimeleri ile kucakladı. Müftüoğlu
bununla da kalmayarak, uluslararası konferanslarda ve seminerlerde tebliğler yayınladı.
Bu dönemde yaşanan iki olay onu derinden etkiledi; Biri Şeyh Abdülkadir
Es-Sufi ile tanışması, diğeriyse İran İslam Devrimi. Es-Sufi ve cemaatini
tanıyınca öylesine sarsıldı ki, izlenimlerini layıkıyla anlatamamaktan çekindi.
Ayrıca İran İslam Devrimi’ni büyük bir heyecanla karşılamakla kalmadı o
heyecanı edebiyat inceliği ve mü’mince dikkatiyle çevresindekilere de taşıdı.
Atasoy Müftüoğlu’nun yoğunluğunu en çok gösterdiği 80’li ve 90’lı
yılarda Türkiye’de yükselen İslamcılık eğiliminin temelinde hayatın tüm
alanlarına yöneltilmiş sağlam bir “tevhit” algısı ortaya koydu. Kitaplarında
tevhit, mücadele, ahlak, hikmet ve merhamet eksenli denemeler yazan Müftüoğlu,
hemen her müslümanın duygu ve düşünce dünyasında bu kavramların yerleşmesinde
büyük pay sahibi oldu.
Atasoy Müftüoğlu, kendi kuşağı içinde Rasim Özdenören’le birlikte
tercihini net olarak ortaya koyan bir insandır. Necip Fazıl Kısakürek ve Sezai
Karakoç hemen her alanda ürün verirlerken Rasim Özdenören “öykü”yü, Atasoy
Müftüoğlu da “deneme”yi tercih etmiş ve tercihlerinde derinleştiler. Öyle ki,
Atasoy Müftüoğlu deneme dili ile din dilini birleştiren; üsluptan, mesajdan
taviz vermeden yazı serüvenini aralıksız sürdürdü.
Atasoy Müftüoğlu’nun, Kur’an’ın, hadislerin, Gazâlî’nin, İmâm-ı
Rabbânî’nin, Hasan el-Benna’nın, Malik Bin Nebî’nin, Mevdûdî’nin, Seyyid Kutub’un
terimleriyle örülü dili, modern ve batılı bir yapı taşımaktadır. Bu nedenle
konuşmalarında ve yazılarında edebiyat ilgililerini muhatap almakta,
mesajlarını imkan bulduğu sürece edebiyat dergileri üstünden iletmeyi
seçmektedir.
Kuşağının moralini ve umudunu diri tutan Atasoy Müftüoğlu’nun en önemli
özelliği okurunu eleştirinin sonuçlarıyla baş başa bırakması değil oradan bir
adım daha öteye giderek, çözüm yolu göstererek yardımcı olmasıdır.
2005 yılının Kasım ayında yayınlanan Kitap Postası’nda ise özel olarak
hayatı ve fikirleri irdelendi.
2008 yılında Hece Yayınları’nda çıkan, Hayatın Kareleri, Dilden Dünyaya,
Armağan Yazılar, Kalplere Kablo Döşemek, Mektuplar, Kaynakça ve Albüm
bölümlerinden oluşan “Irmağın İçli Sesi: Atasoy Müftüoğlu Kitabı” yazarın
hayatını çeşitli yönleri ile okuyucuya sunmaktadır.
Müftüoğlu’nun müstesna kişiliğini; ağabeyliği, kadirşinaslığı,
vefakarlığı, çilekeşliği, dostluğu, arkadaşlığı, mürebbiliği, eğitmenliği,
aydınlatıcılığı, üretkenliği, paylaşmacılığı ile kendisini göstermektedir.
Atasoy Müftüoğlu, Eskişehir’de 45 yıl boyunca sürdürdüğü büro
faaliyetlerine 30 Mart 2015 tarihinde son vermiştir. Hâlen birçok gazete, dergi
ve internet sitesine yazılar yazmakta, Türkiye’nin ve dünyanın farklı
yerlerinde konferanslara katılmakta ve konuşmalar yapmaktadır.
Yazıları ve söyleşileri Bilge
Adam, Büyük Doğu, Demlik, Diriliş, Düş
Çınarı, Edebi Pankart, Edebiyat, Haksöz, İktibas, İslami Analiz, İslami
Düşünce, İtibar, Kudüs, Mavera, Özgün Duruş, Selam, Ukba, Umran, Vuslat, Yeni
Devir, Yeni İstanbul, Yeni İstiklal, Yeni
Şafak, Yenidünya gibi dergi ve gazetelerle çeşitli internet sitelerinde yayımlandı
/ yayımlanıyor.
Yapıtları:
Deneme Kitapları:
& Firak (1978, Akabe Yayınları)
& Vakti Kuşanmak (1980, Akabe Yayınları)
& Furkan Günleri (1985, Bir Yayıncılık)
& Tevhidî Gerçekliğin Işığında (1986, Nehir
Yayınları)
& Rahmanın Ayetleri Karşısında (1988, Nehir
Yayınları)
& Vahyin Kılavuzluğu Altında (1988, Nehir
Yayınları)
& Bunca Tuğyan Bunca Issızlık (1989, Nehir
Yayınları)
& Göklerin ve Yerin Dili (1990, Nehir
Yayınları)
& Yeni Bir Tarih Şafağı (1992, Nehir
Yayınları)
& Evrensel Vicdanın Sesi Olmak (1998, Ekin
Yayınları)
& Küresel İhtiraslar ve Küresel Kuşatma (2002, İnsan
Yayınları)
& Barbarlığa Dönüş (2004, İnsan Yayınları)
& Düşsel Ufuklardan Gerçek Ufuklara (2005, İnsan
Yayınları)
& Onurumuzla Yaşamak Elimizdedir (2007, İnsan
Yayınları)
& Sözün Erimi (Konuşmalar; 2008, Hece Yayınları, Ank.)
& Yeni Bir Zamanı Başlatmak (2010, Hece
Yayınları, Ank.)
& Zamanın Sınavından Geçmek (2010, Mana
Yayınları, İst., 210 s.)
& Küresel Çağda Kaybolmak (2011, Hece
Yayınları, Ank.)
& Küresel Çağda Varolmak (2012, Hece Yayınları,
Ank.)
& Teslimiyetçilik Kader Değildir (2013, Hece
Yayınları, Ank.)
& Ağır Hasarlı Algılar (2014, Hece Yayınları, Ank., 192 s.)
& Varoluşsal Kaygılar (2014, Hece Yayınları, Ank.)
& Varoluşsal Belirsizlikler (2015, Hece
Yayınları, Ank., 228 s.)
& Tarihin Taşrasında Yaşamak (2016, Mahya
Yayıncılık, 216 s.)
& Hakikat Bilincinin Kaybı (2017, Mahya
Yayıncılık, İst., 208 s.)
Hakkında Yazılan Kitaplar:
& Irmağın İçli Sesi - Atasoy Müftüoğlu Kitabı (Hazırlayan:
Hüseyin Su; 2008, Hece Yayınları, Ank.)
Kaynaklar:
Hakkında
Yazılan Yazılardan Alıntılar:
/ “Atasoy Müftüoğlu…
Sert ve pürüzsüz bir ıra…
Yalansız bir dil…
Dolansız bir üslup
Gıybetsiz bir sözlük…
Şaşmaz bir iman…
Yılmaz bir gayret…
Faruk bir yürek…
Muhkem bir yoldaş…
Sırtını döndüğünde, seni pişman etmeyecek
bir emin adam…”
Rasim Özdenören
/ “Atasoy Müftüoğlu,
yüreğinde en çok müslüman adresi taşıyan bir insandır… O, bir umudu, bir
çoşkuyu kor gibi avuçlarında taşıyan bir imgedir.”
Hasan Aycın
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder