Ferhat Özkan, Logosoloji
(2013,
Raskol’un Baltası: 008, Öykü: 001, İst., 152 s.; Editör: Ahmet Güntan, Kitap
tasarımı: Ömer Ozan Erdoğan)
“Yüksek
Sanat Üst Kurulu’nun (YSÜK) “Edebiyat, üretim ihtiyaçlarımıza karşı faydasız ve
tüketime yol açmayan ilkel bir sanat türüdür” açıklamasının, kâbus dolu
günlerin başlangıcı olduğunda hemfikirdik. Kalemler tedavülden kalkalı yıllar olmuş,
klavyeler yerlerini tüm işlerin butonlarla halledildiği dokunmatik saydam ekranlara
bırakmıştı.”
Logosoloji,
hem öykü geleneğimizin içinde kalıyor, hem de yazarın coşkun hayal gücünden
çıkan fantastik ve bilimkurgu öğeleriyle bizi bambaşka bir evrene sıçratıyor. O
evrende ise sıra artık yeniden trajik insan varoluşuna gelmiştir. Katushi M.,
müzik dosyalarını haplara kaydedip müziği “hapsetmek” ister. Harun Bey’in
tıbben büyüyen zihni gün boyu daha fazla veriyle doldurulmayı bekler, yoksa
nöbetler başlar. Edebiyattan mahrum bir topluluğun, sözü geri kazanma projesi
olarak başlattığı “logosoloji projesi” kanla biter. Daha ilk kitabıyla güçlü
bir yazar olduğunu gösteren Ferhat Özkan’ın ustaca kurduğu ayrıntılarla
beslenen gerçeküstü ihtimaller. Peki, ya gerçekten her şey öykülerde
anlatıldığı gibi olsaydı?
Ferhat Özkan, Yoksunlar
(2016,
YKY, İst., 88 s.; Editör: Murat Yalçın, Kapak tasarımı: Nahide Dikel)
“Ferhat
Özkan’ın öyküleri günümüzde revaçta olan çizginin uzağına düşüyor. Bunun
nedeni, yazarın, kullanılagelen öykü kalıplarından, dil ve anlatım
biçimlerinden uzak durması; biçim oyunlarının, duygu işlemeciliğinin
yapaylığına düşmemesi.
İlk
kitabı “Logosoloji”de Özkan bu sıra dışı özelliklerini göstermişti.
Yoksunlar’daki
öykülerde günlük somut gerçekler üzerinden, adeta bilimsel bilgi yöntemleriyle
insana varılıyor. Ortaya çıkan durumlar, okuru düşünceye dayalı bir ironiyle ve
bir dizi kesinliklerle baş başa bırakıyor.
Bir
söyleşisinde “Ne anlatırsam anlatayım, insanı ve insani olanı ıskalamayacaktım”
diyen Ferhat Özkan, üstünde durulmayı hak eden özgün bir yazar olduğunu “Yoksunlar”
ile bir kez daha gösteriyor.
Sınırlarını
hiçbir zaman aşamayacağım hayatımda içe doğru bir yol açıyorum. Tünel kazan bir
mahkûmum: Kendi hayatımdan, yine kendi hayatıma çıkıyorum.”
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder