VİNCRİSTİNE
ayrılırken
üstünü örttüm şehrin
oralet
zamanlar bıraktım sana
hazirandan,
bal’dan, sarı liradan
sen
boyundan büyük erzurumlar
ve
akşamları bir güneş yanığı
olarak
hatırlanırsın buralarda
leblebi
tozu boğazına kaçmış
bir
çocuklukla geldim yaşıma
yusufyusufyusufyusufuf
puf
zaman da
nefes alamaz oldu
tenim teşne
yalnız bir neşterin
söylediklerine
inanmaya
üç yıldır
birikir tırnaklarım
haraç keser
kemoterapi saçlardan
aşk dersin;
bir hıdrellezi çalıntı
lastiklerle
sürdürmeye çalışmak
kar tatili
ve kefen arasındaki fark:
her deli
bayram bana
sana kalan
köhne bir lisenin
yaralı
bahçesi ve bazı kitaplar
dictionnaire des suicides
kaldırımlar
dondurmama külah
bir dikişte
bitmiştir bonibonlar
yüzümde üç
günlük bir hüzünle
girdim
bütün resmi dairelere bak
hiçbir
buluşmaya gelmedi
adını
yaralı bir mübaşir gibi
sayıkladığım
kadınlar, gül düştü
aşındı her
şey zamandan
“Bisturi Düşleri” adlı kitabından
AYRAÇ YARASI
‘kimseler
konuşmuyor; suskunluk dil boyu!
kalemlerimi
mektuplarla bilerdim
ağzını
bıçak bile açmıyor artık zarfların.’
derken
hatırladım parkta yan yana bindiğimiz
iki
salıncağın nasıl da tekmelediğini hayatı
arkandan ekmekleri
değil yolu topluyorum
dönerken
çocukluğunu unutma sakın!
şimdi bütün mümkünlerin kıyısında bir ev
yapsın
turgut uyar okuduğumuz zamanlar
ilk dizeden
içeri gir, çalma zili, beni an yeter
anlarım
geldiğini kulaklarımın çınlayışından
çocukluğuna
koşar mış yaklaş karşıdan
aynı şeyler
değildir belki bu sefer
sana
sarılmakla uzuneşeğe atlarken
birden çekilivermesi
herkesin altımdan
bugün
kilidini aç ya da yak! yıllarca
içinde
oturduğumuz bu hatıra defterinin
yan yana
duran kâğıt odalarıyız ikimiz
ve aramıza
bırakılmış o keskin ayraç
kanatıyor
okudukça hep aynı yeri
‘bana
kalbin kadar temiz bu sayfayı
ayırdığın
için çok teşekkür ederim…’
“Bisturi Düşleri” adlı kitabından
ELMA YARASI
yüzümdeki
kalabalığa çıktım bugün
saça sakala
karıştım çözülmedim
şık bir ara
pasıyla kalbimi attım sana
bir kadının
ofsayda yakalanmasını yazdı tarih
hızla
yuvarlandım her şeye doğru
karsız bir
çığ nasıl yuvarlanırsa
delinmedi
hiçbir ağ, değil mi ki
birdir
kaderi insanla balığın şu dünyada
temize
çektim bugün kendimi
okudum
unuttum sonra ezberledim
ama susup
pusuyorum bir şeyleri
bir müzik öğretmeninin
akort tutması diye
kulağını
çektiği şımarık çocuğum
ve senden
kalma bir dilaltı jiletidir
kimi öpsem
ağzımda bulduğum
indim bugün
uçan halımdan
kendimi
bıraktığım cami avlusu…
hint
kumaşları ve bulmak kaybetmektir
üstsüz
güneşlendi fiziki haritalarda istanbul
boğaz
köprüsüne binmeyi bir türlü
beceremeyen
acemi bir kovboyum
masalım
dindi
gökten
düşen beton elmalarım…
anne çıkarıp
sok kalbine şu usturayı
tutuştur sonra
elime
çok oldu tutmayalı
yürekten
bir elma şekerini elimde
“Bisturi Düşleri” adlı kitabından
*Şiirler, Hakan Yirik’in
izniyle yayınlanmıştır.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder