25 Kasım 2012 Pazar

CUMA DUYMAZ

(2


(21 Mart 1977, Elbistan / Kahramanmaraş- )


       Arkadaşlarıyla birlikte Yom Sanat ve Düzyazı Defteri dergilerini çıkardı. Ersun Çıplak’la birlikte Karayazı dergisinin editörlüğünü yaptı. Adana’da yaşıyor.
       İlk şiiri; “Arınma” 2001 yılında E dergisinde yayınlandı. Şiirleri, yazıları, ve söyleşileri Akatalpa, Duvar, E, Edebiyatta Üç Nokta, Heves, Hürriyet Gösteri, Karagöz, Karayazı, Natama, Sincan İstasyonu, Varlık, Yasakmeyve, Yazılıkaya, Yom Sanat vb. gibi dergi, gazete ve eklerinde yayımlandı.
       Ödülleri: “Avunma Mevsimi” adlı dosyası 2005 Arkadaş Z. Özger Şiir Ödülü’ne değer görüldü.
Yapıtları:
Şiir Kitapları:
& Avunma Mevsimi (2005, Mayıs Yayınları, İzmir, 66 s.)
& Beni Yanlış Bırakın (2017, A5 Yayınları, 64 s.)

    
      İnceleme Kitapları:
& Belki Yarından da Yakın - Mehmet Akif Ersoy'un Hayatı (2016, İskenderiye Kitap, 160 s.)
& Sisi Dağıtan Umut – Tevfik Fikret’in Hayatı (2018, İskenderiye Yayınları, 176 s.)
       Katkıda Bulunduğu Kitaplar:
& Necmi Zekâ Şiiri / Yavru Aslan'dan Konu Komşu'ya (Sempozyum kitabı)
       Hakkında Yazılan Kitaplar:
&  
Kaynaklar:

Şiirlerinden Seçmeler:

ALIŞMAK

bir şey var
dilimin ucu
dilimin karıncalanması

öyle uzak
bir söz besbelli
dilimde yarım
müşkül düşüren belli

oldum olası kendime kapı
çıkıp gitmek
içimde
kalmıştır

daha anlatayım
dilimin döndüğü
her şeyi bir gün
çıplak bulmak ortada
aklım benim
ne yapsın bir gün

kimeyse varıp
kapılara güzel cümleler bulmak
alışmak kapılara
güzeldir kilitler pas
güzeldir
çok zaman geçip geçip gitmiştir

insan alışkanlıktır
dilimin altı

Karayazı Dergisi, Sayı: 2, Haziran-Temmuz 2008

DOĞUM: SANCIM
                                 
 taşkın bir asi’ye yataklık etmiştir amik
suçludur

fırat
iki yakasını bir araya getiren
köprüleri yıkmıştır

(denir ki:
taze gelinlerden aldığı gülleri
dicle’ye sunabilmek için terk etmiştir
doğduğu toprakları)

ha/van’da dövülen su
ha bağrımıza saplanan Ağrı

bin dereden su getirilmiştir
bingöl için
meşe var neşe yoktur dağlarında
Kamu bilir
hangi çoban hangi sevdayı gütmüştür


ve ölüm hiçbir zaman
sarıkamış’taki kadar soğuk
göstermemiştir yüzünü

kana kana içtiğimiz pınarlar da
kana bulanmış neden

kim gelip geçmiştir yaylalardan
zamandan başka

diyarbekir
bildiği her şeyi susmuştur...

(kork/mayın diye bağıran çocuk
bacaksızın tekidir artık)


ah doğum
               sancım benim

kış görmüş
alkış görmemiştir

“Avunma Mevsimi” adlı kitabından

KIMILTI

kenarsız bir uçurum
insan düşendir
olsa da kenar tutmaz
insan:
iki yaka arasında
en güzel boşluk
kuyular boşsa güm güm ötendir

nasıl bir güzleyiz bahçelerden
dalında solmuş kuşlarıyla
insan yazdır
ve yağmuru sevmez
ve rüzgarı
kendi yara kendi sara
insan:
kendi bağını kendi bozandır

sarardık evet
güz açıp kapayıncaya
ey en güzel gülü bahçemizin
ey seni biz bile
nasıl kıyalım koklamaya
değil uçurumlara uzatmak

dünyayı soğuttuğumuzda
uzun kış gecelerini evlerinize soktuğumuzda
sizi üryan
it gibi dalayan rüzgarlara tuttuğumuzda
ateşimizi ocaklarınızdan çekip aldığımızda
onları(bize inananları) ılık bir tülle örttüğümüzde
değil baharları beklemek

ey en güzel gülü bahçemizin
kokmaktan korkma
insan oğludur
değil dikenine katlanmak

Duvar Dergisi, Sayı: 2

YAPA'YANLIŞ

beni yalnız bırak tanrım
gül kurutuyorum kuytularda

kuruyunca kül oluyor biliyorsun

yangına ve küle dilimi çıkartıyorum
dilimi eşek arılarına
dilimi dibime

kılıcımı kın'ıyorum
beni kesmiyor

beni büyümek büyümek
(beni büyüyünce ne olmak)
büyüyünce hiçbir şey olmak istiyorum

bir babam vardı
kıldılar götürdüler

çor çocukluğum
öyle eğri duruyorum

beni yanlış bırak tanrım

sokrana sokrana yaşıyorum biliyorsun

ben ermeden
aklım erdi

gavur oldum
cehennemine odun oldum

tanrım benim
beni bırak
ben oldum

      Heves Dergisi, Cilt. 14

YÖRÜNGE

sabrın demiri erittiği zamanlardı

o zamanlar ben
lanetlenmiş bir kavmin takviminde
sığıntı bir bayramdım

ateşten ve baruttan önceydi

payımıza düşen ömrü
angın ölümlerle sınayan neydi

neydi o anneler ki
çocuklarını sabahın bağrına beleyerek
umutlarını bileyerek
sözleri kamaşıncaya kadar susuyorlardı

gökyüzünün altında insanlar
kader çizgilerini bozarak
sınırlar çiziyorlardı

tanrılardan ve sanrılardan ibaretti her şey

gökyüzünün altında
söz ve anlam birbirine düşüyordu

o zamanlar ben
kitabı kutsanmamış acemi bir peygamberdim

biliyordum
bütün yollar bir silahın menziline çıkacaktı
yıkacaktı kumdan kalelerimizi zaman

önce kadınlar terk etti bizi
sonra mevsimler

bir yalan bulduk
o/yalandık

o zamanlar
en mahrem yerimizdi aşk
“Avunma Mevsimi” adlı kitabından


*Şiirler, Cuma Duymaz'ın izniyle yayınlanmıştır.

Hiç yorum yok: